İnternet Kafede Aşk

~9~

“ Elçin uzak dur öğğk git. "

Burağı şaşkınlığımı attıktan sonra zar zor çıkarttım. O da şimdi içindekileri çıkartıyor. Amacı her çeşitten bir bardak içmekmiydi ki ? Çünkü kusmuğu renk değiştirip duruyor. İlk baş siyah bir şeydi. Sonra yeşil bir şey kustu. Şimdi de kahverengi. Tabi yeşil kusmuğunu görünce kustuğumu atlamak istemem.

Bakkaldan aldığım suyu uzattım. “ Al iç şu suyu. " dedim. Suyu hemen aldı ve içti. Ağzında ki tattan kurtulmak istiyordu anlaşılan.

“ Senin sorunun ne ? Niye bu kadar içtin ? " Şimdi sinirimi tutmaya gerek yok öyle değil mi ? Barda ki gibi sakin olamayacağım.

“ Çok değiştin Elçin. Senin gözünde şerefsiz miyim ? "

“ Bunu beni sevgilisine seçen biri mi söylüyor ? Asıl sen değiştin be ! Ben o gün seni merak etmi- "

“ Her seferinde şu olayı anlatma artık! "

Bana doğru bir adım daha atıp bağırarak söylemişti bunu. Dengesiz.

“ Zaten bir malsın. Sarhoşken daha da mal oluyorsun. Artık eve gitmem lazım. Ve hiç önemli değil. Bu saatte bir sarhoş ile uğraştım. " dedim bende bağırarak. Mahalleyi ayağa kaldıracak kadar sesli kavga ediyorduk. Bana kalsa içimden onu parçalamak geçiyordu ama artık eve gitmem gerekiyor. Arkamı döndüm ve koşmaya başladım. Saat 4 olmuştu. Koşarak giderken Burağın sesini duydum.

“ Teşekkür ederim. "

--

Sabah çalan alarm ile uyandım diyemeyeceğim. Çünkü eve geldiğimde saat gece 4 buçuktu. Allahtan yakalanmamıştım. Saat 5 olunca da yatağa yatmıştım ama uyuyamamıştım. Sürekli Burağın dedikleri aklımdaydı. Dediği sevgi masum bir sevgi miydi ?

Telefona bakınca tarih ilgimi çekti. Aman Allahım ! Yarın okul var ! Lanet olsun. Binlerce kez !

Belkide şimdi okulun 4 köşesine bomba yerleştirmeliyim. Sonra baamm.. Huzur.

Bugün alışverişe çıkmam gerekiyor o zaman. Yeni bileklikler, yeni tokalar, yeni defterler, yeni kıyafetler..  Çünkü gideceğim kolejde serbest kıyafet uygulaması varmış. Bu benim için sorun değil çünkü fazla kıyafetim var. Diğer kızlar gibi giyecek sıkıntısı çekmiyorum ve buna herkes şaşırıyor.

Koyu mavi taytımı ve üstüne beyaz salaş tshirtümü giydim. Babamdan kredi kartını rica ettim ve evden çıktım. Ama kendimde yeterince enerji göremiyordum. Uyumamıştım ve kahvaltı yapamamıştım. Şimdide tepemde bir güneş.

Çok uzun süren bir alışverişten sonra elimdeki ağır poşetler ile eve geri dönmek üzereydim. Çok şanslıyım ki evden çarşıya inmek için internet kafenin önünden geçmem gerekiyor. Ve şuanda tipim nasıl hiç bir fikrim olmasa da Baran ile karşılaşacağımızı biliyorum. Duvara sırtını dayamış ve siyahlara bürünmüş bedeni ile elinde sigara karşıya bakıyor. Gözleri dalmış gibi. İki elim de poşetler ile dolu olsa da tüm poşetleri bir elime aldım ve boşta olan elimle saçımı düzelttim elimden geldikçe. Yüzümde oluşan ter tabakası saçımı ne kadar düzeltsem de şuan ki görüntümü daha iyi yapmama engel oluyor. Sanki beni görse sevecek olsa da sevme ihtimali azalır gibi geliyor.

Sigarasından bir nefes daha aldı ve dumanı serbest bırakırken aynı anda etrafına baktı. Gözüme öyle muhteşem görünüyor ki sanki onu hak etmiyormuşum gibi hissediyordum. Sanki saçının her bir telini ayrı bir özenle yapmış gibi. Ellerini saçlarından geçirince oluşan dağınıklık bile onda bir hoş duruyor sanki.

Gözleri gözlerime değince göz bebeklerinde ki karanlık koyu bir çukur gibi ayakta durmamı zorlaştırsa da bir adım daha attım. Dikkatim hemen gülünce kıvrılan dudaklarına gitti. İçimde ki öpme isteği ile kendime ne kadar kızsa da sadece hormonlarım yüzünden dedim. Bana doğru yaklaştı. Bana yakın değildi ama birazdan yakınımda olacağı düşüncesi heyecan yapmama neden olurken ter tabakası daha da katlandı ve yoğun bir sıcaklık hissettim bedenimde. Sonra düşündüm ben kaç saattir ayaktayım ve yemek yemedim. Tepemde ki güneş başımı döndürmeye başladığında gözlerim hala gülen yüzündeydi. Sadece onda gördüğüm sıcak bir gülümsemesi vardı. Ama kahkahası daha da farklıydı. İnsanın içini ısıtıyordu. Bir an ayağımın altında bir şey hissedemedim. Aşırı yorgundum ve karşımda ki bu yakışıklı çocuk bana hiç yardımcı olmuyordu.