*7* DENİZ

91 7 0
                                    

Şuan tamda bir kaçık gibi hissediyordum. Sahilden döndükten sonra uykum kaçmıştı yatağımda debelenmeme son vererek odamdaki ışığı açıp lavoboya girdim. Açık olan saçlarımı yukarıdan sıkı bir şekilde topladım yüzüme bir kaç avuç su çarptıktan sonra aynadaki yansımama baktım ela gözlerim koyu yeşil rengini almıştı son bir kaç yılda biraz zayıflamıştım. Denizin tabiriyle bebeksi yüzüm bir kaç ton koyulaşmıştı. Babam ve annem sarışınlar. Kahverengi saçlarım güneş gördükleri için sarı rengini almaya başlamıştı. Son bir kez daha yüzüme su çarpıp odama geçtim ne zamandır elime almadığım şarkı defterimi elime aldım. Ne? Olamazmı? Küçüklükten buyana müziğe ilgim vardı ve şarkı yazmak gerçekten iyi hissettiriyor. Denizin bile haberi olmayan defterime göz gezdirdim uzun zamandır yazmıyorum ve içimde birikmiş bir kaç değişik duygu var. Arkadaşlık ve ıım.. diğeri hakkında bir fikrim yok.

Kafamı kaldırıp saate baktım 04:32 battaniyemide alıp balkondaki koltuğa kuruldum güneş biraz sonra doğardı. Yani öyle umuyorum. Defterimi alıp birşeyler karalamaya başladım çok ilginç şeyler yaşamama rağmen boş hissediyorum ve düşünemeyecek kadar yorgun. Yazdığım sözlere nokta koyup esneyerek doğruldum güneş açmıştı gülümseyerek arkama yaslandım. Biraz etrafı seyrettikten sonra uyku bastı içeri girip kapıyı kapattım düşürdüğüm yastığı geri alıp yatağıma yattım pikeye iyice sarılarak gözlerimi yumdum.

Sabah telefonumun sesiyle uyandım yatağımın bir köşesindeki telefonumu alıp aramayı cevapladım. "Ada"

"De-deniz iyimisin ne oldu? Niçin ağlıyorsun?" telefonun diğer ucundan hıçkırdığını duydum gözlerimden yaşlar inerken ağladığımı fark etmemesi için boğazımı temizledim. "Her ne olursa olsun hiçbir şeyi düşünme çantanı hazırla seni almaya geliyorum." kararlı ve güçlü çıkan sesime birkez daha teşekkür edip denizin iç geçirmelerini dinledim. "A-ada ben ya-yapamam. Annemi burda bırakamam zaten izinde alamam biliyorsun."

"sadece dediğimi yap ve bekle beni."

"Ta-tamam"

"Deniz sakın ben yokken ağlama sil gözlerini seni çok seviyorum."

"Tamam bende seni çok seviyorum." telefonu kapatıp dolabımdan siyah dar pantolonumu beyaz bol tişörtümü giydim spor ayakkabılarımıda ayağıma geçirdikten sonra telefonumu arka cebime sıkıştırıp annemlerin odasına yöneldim. İkiside hala uyuyorlardı babamı yanaklarından kocaman öperek uyandırdım. Gülüp beni gıdıklamaya başladı olabildiğince sessiz olmaya çalışarak kahkaha atma isteğimi bastırdım. "Baba sessiz olmamız gerek. Acil durum."

"Neymiş bakalım"

"Deniz.. Zor durumda ve arabana ihtiyacım var." babama biraz daha durumu açıklayınca tabi ki, izin vermedi. Hey benim ailem sorumsuz olabilir ama o kadar boş birakmazlar beni. Beni başından def ederek tekrar uyumaya başladı.

Aklıma alp geldi ne de olsa benim abim değilmi? verir arabasını.

Kapıya gelince zile iki kes bastım alp eşorfmanı karışmış saçları ve uykulu gözleriyle esneyerek karşımda duruyordu. "Çok soru sorma giyin bekliyorum anahtarları almayı unutma" arkamızdan kapıyı kapatıp alp'i yukarı gönderdim. Evi fazla modern ve dağınıktı kendimi koltuğa bırakıp yumuşak bir yastığa sarıldım. Kim bilir ne olmuştu denize kafam deli gibi ağrıyordu. O benim çocukluğumdu başkalarına söylemeye korktuğum şeyleri bilirdi o hep yanımdaydı kardeşimdi. Onu üzen herşey benide üzer. Alp merdivenleri sekerek indi. Koltuktan kalkıp kapıya yürüdüm alp kapıyı kapayınca arabaya bindik. "Eveet. Bu kadar suskunluk yeter ne oldu ada? Nereye gidiyoruz?" derin bir nefes alıp "istanbul" dedim. "Ne? neden kötü birşeymi oldu?" ona bilmesi gereken kısmı anlattım yol ayrımında 'istanbul' tabelasını görünce derin bir nefes aldım evden çıkarken giydiğim hırkaya iyice sarılıp radyoya uzandım çalan şarkıyla içime huzur doldu koltuğa geri yaslanıp başımı omzuma dayadım alp'e tam olarak adresi anlattım başını sallayıp önüne döndü.

Alp beni dürtükledi "Ada hadi kalk geldik" etrafa bakındım denizlerin evinin önünde olduğumu fark edince hemen arabadan çıktım kapıya doğru koşarken açılan kapıyla denize sım sıkı sarılmam bir oldu. Kollarımda sarsılarak ağlarken göz yaşlarımı sessizce boşta olan elimle siliyordum. Denizi kendimden uzaklaştırıp iki elini tuttup sakinleşmesini bekledim. Hıçkırıkları sesli iç çekişlere bırakırken kapının önüne bıraktığı orta boy valizi aldım denizide kolundan tutup valizi bagaja yerleştirdim. Şaşkınca bana bakan alp'e gözlerimle arabayı gösterdim oda binince derin bir nefes alıp açık kapıdan denizlerin evine girdim "Nazlı teyze?" salonda yoktu mutfağa geçtim oturmuş sessizce göz yaşlarını akıtıyordu yavaşça gidip ona sarıldım güçsüz kollarını bedenime sararken ağzından bir hıçkırık kaçtı bir kaç dakika sonra derin nefesler alarak benden ayrıldı. Söze nasıl başlayacağımı bilmiyordum. "Nazlı teyze denizi bize götürüyorum bu kadar şeyi taşıyamayacak kadar kırılgan bir yapısı var sende biliyorsun ama senden izin almaya gelmedim senide götürmeye geldim gidelim biraz kafanı dinle bu yaşananlar çok zor senin içinde" tutmuş olduğum nefesimi bırakıp yüzüne baktım soluk bir gülümsemeyle saçlarımı okşadı "Denizle gidin ne zaman dönmek isterse gelsin. Ama ben gelemem adacım burda kalıp işleri yoluna koymam gerek teşekkür ederim canım" ona birkez daha sarılıp her gün arayacağımızı ve birbirimize dikkat edeceğimiz sözünü verdim kapıyı arkamdan çekip arabaya doğru yürüdüm arka kapıyı açtım deniz sırt çantasını çıkarmış kulaklıklarını takmıştı. Ne zaman sıkılsa veya kötü bir şey olsa müzik onu sakinleştirirdi. Yanına oturup iyice yanına sokuldum kapamış olduğu gözlerini açıp bana gülümsedi kollarımı beline dolayıp bir kulaklığını kulağıma taktım dinlediği şarkıyla gülümseyip başını omzuma yasladım. (Austin mahone- shadow) Alp'e bakıp içten bir gülümseme gönderdim oda aynı şekilde karşılık verip yola devam etti.

İki buçuk saatlik yolculuğumuzun sonuna gelmiştik. Hava kararmıştı alp sessizce "geldik" diye fısıldadı deniz kucağımda uyuya kalmıştı. Alp arabayı park ettikten sonra yavaşca denize seslendim "deniz, deniz" "hııı" sessizce güldüm. "Hadi kalk geldik" deniz yavaşça doğrulup arabadan indi alp denizin valizini bagajdan çıkarmıştı. "Buyrun güzel bayan tanışma fırsatımız olmadı ben alp" denizle el sıkıştıktan sonra alpe teşekkür edip eve girdik. "Acıktınmı canım?" deniz kafasını hayır anlamında salladı "hadi gel birlikte birşeyler hazırlayalım" mutfağa geçtiğimizde denize salata malzemelerini verip tencereye su koydum.

Birlikte yemeğimizi yedikten sonra hırkalarımızı alıp sahile indik. "Naber" denize yönelttiğim soruyu bekliyormuş gibiydi bu aramızda oyun gibi birşeydi o iyi olduğunu söyliyecekti bende iyi değilsin diyecektim. Öylede oldu "iyiyim" "değilsin" "iyiyim" "değilsin" "değilim" "anlat" deniz iç çekerek söze başladı;

"Biliyorsun iyi anlaşamıyolar neden boşanmadıklarını anlamıyorum birbirlerine eziyet ediyorlar resmen benide üzüyorlar bilmiyorum ada yine çok kötü tartıştılar evde ne varsa kırdılar çok yalnız hissettim" mavi gözlerinden bir damla yaş düşünce içim iki kat yandı "şhh" denizi kendime çekip sarıldım göz yaşları saçlarımı ıslatıyordu. "İyiki varsın ada lütfen hiç gitme" denizi kendimden uzaklaştırıp göz yaşlarını sildim "hiç gitmem lütfen üzülme" bana tebessüm ettikten sonra uzanıp yıldızları izlemeye başladık

"Ada"

"Hıı"

"Şu alp sinemadaki çocuk değilmiydi"
Sessizce kıkırdayıp kafamı salladım.

"Anlatsana kızım birde gülüyor" denize alple nasıl karşılaştığımızı ve diğer çocukları anlattım "Vay be ada senden beklemezdim demek beni sattın ha" gülüp oturur pozisyona geçtim "Saçmalama sen benim hirşeyimsin aşğım" denizle kahkaha attıktan sonra eve girdik

SÖYLE RUHUM..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin