18: a second shotaro, minami-chan

556 106 42
                                    

Na Jaemin, hep bu kadar umursamaz ve dışadönük değildi.

Aslında... Hiç öyle biri olmamıştı.

Sadece acıyı gizlemek için rol yapmak daha kolaydı.

Genç çocuk, oynadığı oyunu kapatarak konsolu fişten çekti ve hafifçe öksürerek ayağa kalktı. O gün annesi ziyarete gelecekti, bu yüzden okula gitmeye zahmet etmemişti. Gitse de derslerden hiçbir şey anlamaz, anca öfkesini etrafındakilere kusup boş yere insanların kalbini kırardı. Böylesi daha iyiydi.

"Senin gibi bir canavar evde kapalı kalmalı!"

Jaemin, hafifçe tebessüm etti.

Belki de annesi haklıydı.

Fakat çoktan özgürlüğün tadını almıştı ve sırf annesi haklı diye kendisini eve kilitleyecek hâli yoktu. Çoktan Yoo Jimin'le tanışarak kalbini kırmasına bile izin vereceği türden bir kıza aşık olmuş, Tanaka Minami adında müthiş saygı duyduğu bir kızı tanımış ve Uchinaga Aeri ile Kim Minjeung adında iki cesur kızın varlığına şahit olmuştu.

Artık annesine hak vermek için çok geçti.

Saat henüz okulun öğle arası saatlerine geliyordu, çocuğun tek başına yaşadığı apartman dairesi tamamen sessizdi ve tüm arkadaşları da okulda olduğundan ne yazık ki yapacak hiçbir şeyi yoktu. O, sıkıntıyla oflayarak daha az önce fişini çektiği oyun konsolunu tekrar prize takmaya gidiyordu ki, çalan kapı zili onu duraksattı.

Na Jaemin, şaşkınca kaşlarını kaldırdı. Annesi akşam gelecekti, bu saatlerde gelmesi imkânsızdı. Beş dakika fazladan onun yüzünü bile görmeye dayanamayan kadın en az yedi saat önceden gelecek değildi ya...

"Kim ki?"

Pek üzerinde düşünmeden kapıyı açtığından olsa gerek, gri eşofmanının üzerindeki çıplak bedenine bir tişört geçirmek aklına bile gelmemişti. Yaptığı şeyin farkına son anda gelse de çoktan kapıyı açtığından şokla olduğu yerde kalakaldı.

Ve kapıdaki nefes nefese kalmış Yoo Jimin de onun kadar şaşkındı.

"Jimin?" diye mırıldandı Jaemin, şaşkınca.

Jimin, kızarmaya başlamış yanaklarıyla onu hafifçe içeri itti ve kendisi de içeri geçerek kapıyı arkasından kapattı.
"Ne diye öyle yarı çıplak kapı açıyorsun yarım akıllı?" diye azarladı onu, hafif bir öfkeyle.
Jaemin ise pek tişörtüyle falan ilgileniyor gibi durmuyordu. Şaşkın, irileşmiş gözleri kızın yüzüne kilitlenmişti.
"Evimi nasıl buldun? Shotaro bile bilmiyordu. Kimden öğrendin?" diye sordu, sarsak adımlarla odasına adımlayarak.
O, üzerine bir tişört geçirmek için odasına geçerken, Jimin onun duyması için sesini yükselterek girişe bağlı mutfak ve salonun ortasında yavaş adımlarla yürümeye başladı.

"Ben hâlâ öğrenci başkan yardımcısıyım, unuttun mu? Öğrenci bilgilerinden baktım!"

Dolabındaki ilk tişörtü üzerine geçiren Jaemin, hafifçe güldü ve yavaş adımlarla kızın yanına, ortak alana geri döndü.
"İçecek bir şey ister misin?"
Jimin başını olumsuz anlamda iki yana salladı.
"Vaktim yok. Çalıştığım kafenin bugünkü garsonunun acil bir işi çıkmış, bu yüzden işler bana kaldı, okuldan erkenden çıkmak zorunda kaldım. Sadece okula gelmediğini öğrenince kontrole geldim, hasta mısın falan diye ama domuz gibisin. Yok bir şeyin."
Jaemin, ona ufak bir kahkaha attı ve başını onaylar gibi salladı. Jimin'in pasif agresif hâlleri onu çoğu insanın aksine üzmüyordu çünkü kızın şaka yaptığını ve genelde sevdikleriyle uğraştığını az çok çözmeyi becermişti.
"Öyle..." dedi, başını onaylar gibi sallayarak.
Kızın ufak bir gülümseme kaplamış yüzüne gözlerini çevirdi ve tıpkı onun gibi gülümsedi.

akogare ➵ osaki shotaro✔️Where stories live. Discover now