1 ⊹ Fazla güç köleliktir.

1.1K 71 224
                                    

Gençliğin asla geri gelmeyecek.

Yeni tanıştığım sınıf öğretmeniyle birlikte sınıfa girdiğimde sessizlik çoktan etrafı sarmıştı. Tuhaf bir huzursuzluğun içimi kemirmesine izin vermiştim. Sınıfın ortasında bekliyordum öylece. "Oturun." dedi öğretmen. Gözlüğünü düzeltti ve kendi masasının önüne ilerledi. "Yeni bir arkadaşımız var, dönem ortasında gelmiş olduğundan dolayı ona yardımcı olun." dedi sınıfa bakarak. Sonra bana döndü, "Lütfen kendini tanıt." dedi tatlıca gülümseyerek.

Kafamı kaldırıp sınıftaki meraklı gözlere baktım. Hepsinin karışık düşünceleri gözlerimin önündeydi ve ben hepsini duyabiliyordum. İçlerinden birine odaklanmak yerine gözlerimi öndeki sıralardan birine sabitledim ve dudaklarımı araladım.

"Ben Karla, iyi anlaşalım." dedikten sonra öğretmene döndüm. "Bu kadar mı?" dedi kaşlarını kaldırarak. Fazla ten makyajı çoktan yüzündeki kırışıklıklara yerleşmeye başlamıştı bile. "Bu kadar." dedim kafamı sallayarak. "Tamam, boş sıraya geçebilirsin." dedi. Sıraların arasından ilerleyerek arkadan ikinci sıraya yani boş olan sıraya oturdum. Tek bu sıra boş olduğu için herhangi bir seçeneğim yoktu.

Derse başlayacağımızı düşündüğüm sırada öğretmenin tebeşir bulamamasıyla birkaç öğrencinin sessizce gülüştüğünü duydum. Kafamı onlara çevirdim ve içlerinden birine odaklandım. 'Bunu düşündüğümüz çok iyi oldu. Eğer tebeşir almaya giderse yeni kızla tanışmak için teneffüsü bekleme-' kafamı sallayarak önüme döndüm. Derin bir nefes aldım.

Hocaya odaklandım bu sefer. 'Kesin şu üçlünün işi bu. Onları tebeşir almaya göndersem ayrı dert kendim almaya gitsem ayrı dert. Öğrenciyi dışarı çıkardım diye başıma da bela almak istemiyorum...' Az önce önüme çıkardığım deftere baktım yavaşça.

İzlendiğim hissine kapılmam ile arkamı dönüp çaprazımdaki çocuğa bakmam bir oldu. Gerçekten dikkatle bana bakıyordu. Ne düşündüğünü merak etmekten kendimi alamıyordum şimdi. Gözlerine diktim gözlerimi... Bir anda yüz ifadesi değişti, kaşlarını çattı. Anlamamıştım, niye düşüncelerini duyamamıştım bu çocuğun? Kafamı önüme çevirdim hızla. Ne olmuştu az önce? Hiçbir şey düşünmüyor olamazdı değil mi?

Sınıf başkanı olduğunu düşündüğüm kızın yandaki sınıftan tebeşir alınmasını akıl etmesiyle iş çözülmüş ve ders başlamıştı. Öğretmen konuşurken sadece onun sesine odaklanmak çok zordu. Önümde oturanların düşüncelerini kısık olsa da duyabiliyor olmam rahatsız ediyordu. İstemeden çok fazla şey duyuyor ve öğreniyordum.

Çaprazımda oturan çocuğun ders boyunca beni izlediği izlenimine kapılmıştım. Ama her döndüğümde kafasını başka yere çeviriyordu. Teneffüslerde birkaç kişiyle tanışmış ve konuşmuştum. Öğle arası biraz kafamı dinlemek tam olarak ihtiyacım olan şeydi. Zilin çalması ve dördüncü dersin bitmesiyle yarım kaldığım kitabı elime alıp sınıftan dışarıya adımladım.

Öğrendiğim kadarıyla çatı katı vardı ve öğrencilerin kullanımına izin verilmiyordu. Ama bu, çatıya çıkan merdivenlerde oturamayacağım anlamına gelmiyordu. Merdivenin sonundaki çatının kapısına diktim gözlerimi. Birkaç kez açmayı denesem de kilitliydi. Üstteki merdivenlerden birine oturdum. Sessizlik işte buradaydı. Yalnız kalmak benim için bir hediye gibiydi.

Öğle arası bittiğinde sınıfa geri döndüm. Diğer dört dersin sonunda ilk günüm tamamlanmıştı işte. Bu korktuğum ilk gün sonunda bitmişti. Çıkış zili çaldığında yavaşça çantamı topladım ve tek kolunu takarken ayaklandım. Sınıfın büyük çoğunluğu hala buradaydı. Okuldan sonra ne yapacaklarını konuşuyorlardı.

Ucubeler Kulübü [bts]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin