~27~

913 76 103
                                    

Birkaç ay sonrası

"Bu kutsal çarşamba işi baya iyi oluyor."

"Evet, 8 kişi evde toplanmak cidden harika. Hyunjinie haklı~"

Sesimi incelterek aegyo yaptığımda kirli ellerimi Hyunjin'in üzerine değdirmemeye çalışarak ona sarıldım. Diğerleri de gülüyordu çünkü Hyunjin yüzünü 'Eww!" dercesine ekşitmişti.

"Aslında bir fikrim var," diye söze atıldı Chris. "Bizim babalarımız evleniyor, bu grup olarak aynı eve çıksak ya?"

"Aslında iyi fikir ama geceleri uyuyabilir miyiz dersin?"

Ona cevap vermemle bütün gözler Minho hyung ve Jisung'un üzerine dönmüştü. Onlar da şaşkınca bize bakıyordu.

"Hey! Buradaki herkes sevgili, tek ses çıkaranın biz olacağımız ne malum?"

Abim memnuniyetsizce söylendiğinde Chris eline bir kaşık alarak ona öldürücü bakışlarını atıyordu. Yüz ifadesi komik olduğundan hepimiz gülmekten yarılacak duruma gelmiştik.

"Hyung sürekli basılan sizsiniz!"

"Belki sadece aynı evde olmadıkları için Seungbin ve Hyunin basılmıyor? Chanlix'e yorumum yok, onlar yılda bir anca oynaşıyor zaten!"

Az önce Chris'in kaşıkla yaptığı mimikleri ben de Jisung'a karşı yapmıştım. O da korkmuş gibi yaparak abime sarılıp gizlenmeye çalışmıştı.

"Aman tanrım bir kaşığı var!"

Böyle demesiyle zaten gülme sesleri çıkan gruptan daha da sesli kahkahalar gelmeye başlamıştı.

"Eee teklifi konuşalım."

"Yani babamı sizin eve atarsak hem onun odası hem de çalışma odası kalkmış olacak. 8 çift olarak rahat sığarız eve, boşuna ev bakmaya gerek yok. Yarın düğünden sonra detaylıca konuşuruz."

Ev arkadaşlığı konusundaki tartışmalar son bulduğunda sohbet ve gülmeler eşliğinde masadakileri silip süpürmüştük. Herkes tamamen doyduğunda bir süre daha sohbet için oturalım demiş, masanın çevresinde oturuyorduk.

Masanın diğer ucunda olan sevgilim yavaşça yanıma yaklaşmaya başlamıştı. Ellerini geriye yaslayarak yanımda oturmuştu. Ona gülümseyerek kolumu omzuna atmış, yüzümü masaya geri çevirmiştim. Hala bana baktığını hissedebilirken fısıldayarak konuşmaya başladı.

"Çok güzelsin, bakmadan duramıyorum."

Ona dönmeden gülümsemiştim.

"Keşke masada olmasaydık, belki biraz severdim seni."

Masadaki sohbetin ne olduğunu bile algılamayı bırakmıştım o an. Yüzümü ona doğru döndüm. Gülümsüyordu ve şu hali aşırı şirin gelmişti gözüme.

Bir elini yerden kaldırarak baş parmağıyla yanağımı okşamaya başladı. Ben de gözlerimi kapatmış, öylece duruyordum. Onunla temas içinde olmak zaman geçtikçe benim için vazgeçilmez bir ihtiyaç olmuştu sanki ve bu hoşuma gidiyordu.

"Öhm öhm, Chris, abisi olarak hala buradayım!" diyerek seslendiğinde yüzümdeki elini çekip sırıtarak abime döndü.

"Bu dediğinin bir karşılığı olur ama, biliyorsun değil mi?"

"Chris hyung iyi yerden vurdu yalnız, tebrik ederim."

Seungmin'in konuşmasıyla ikisinin arasındaki bakışma savaşı sona ermişti. Biraz daha öylece takıldıktan sonra hepimiz ayağa kalkmış, Changbin hyung ne olduğunu anlamaya çalışarak hala oturuyordu.

"Artık bulaşıkları da Changbin yıkar!"

Minho hyung konuştuktan sonra Jisung'un elinden tutarak salona doğru koştu. Hyunjin ve Jeongin de peşlerinden gitmişti. Ben, Seungmin, Chris ve Changbin hyung hala dikiliyorduk.

"Hyung siz de geçin isterseniz, ben toplarım burayı."

"Evet evet ben de Felix'e yardım ederim hemen biter zaten. Siz geçin içeri."

Emin olmayan bakışlarla Changbin, Seungmin'in elini tutarak salona yürümeye başlamıştı. Hala emin olmadığı arada arkasına baktığı bakışlarından belli oluyordu.

Masadakileri mutfağa getirdikten sonra Chris'i zorla oturtmaya çalışsam da oturmamıştı. Çöpleri çöpe atmış, benim akıttığım tabakları makineye yerleştiriyordu. İşimiz bittiğinde makineyi çalıştırıp içeri geçmek için hamle yapmıştım ki kolumdan hızla çekilmiş, tezgah ve onun arasında kendimi bulmuştum. Yüzüne baktığımda sırıtan ifadesiyle karşılaşmış, ben de ona karşı gülümsemeye başlamıştım. Ellerimi tezgaha dayadığı ellerinin üzerine koyduğumda bakışları oraya kaymış ve gülümsemişti.

"Hemen kaçmaya çalışıyorsunuz Bay Kim. Şurada iki yalnız kalmışız."

Güldüğümde o da benimle birlikte gülmüştü. Sevgili olduğumuzdan beri iyice romantikleşmişti sanki.

Gülmem gülamsemeye dönüştüğünde alnımdan öpmüştü. Benden bağımsız olarak gözlerim kapanmıştı ve ardından minik öpücüklerini gözlerimde hissetmiştim. Sonra burnum, yanaklarım derken dudaklarımda hissettiğim baskıyla karşılık vermeye başlamıştım. Öpüşmeyi durdurup dudakları hala dudaklarımın üzerindeyken gülümsemişti.

"Bana ilk kez karşılık veriyorsun."

Onaylayan mırıltılar çıkarmamın ardından tekrar öpmeye başlamıştık. Kollarımı kollarının altından geçirerek omuzlarından tutunmuştum. Tabi bu biraz zordu çünkü kollarım düşmesin diye tırnaklarımı geçirmek zorunda kalmıştım.

"Bu bana yardımcı olmuyor." diyip gülerek kollarımı boynuna dolamıştı. Ayrıldıktan sonra minik öpücükleri boynuma doğru yol almıştı. Isırdığını hissettiğimde kafamı geriye atarak bağırmıştım.

"Ah acıdı!"

Bağırmamın ardına birinin ayak seslerini duyduğumuzda hızlıca ayrılmak zorunda kalmış, kapıya doğru kimin geldiğine bakıyorduk. İkimiz de hem az önceki anlardan hem de kimin geleceğini beklemenin heyecanından nefes nefese kalmıştık. Sonunda abimi görmüştük.

"Lix, iyi misin? Bir yerine bir şey mi oldu?"

"H-hayır iyiyim hyung."

"Peki." Gidecekken arkasını geri dönmüş, beni işaret etmişti.

"Boynuna ne oldu senin? Kızarmış sanki."

Yanımdaki siyah saçlı çocuk kafasını eğerek kıkırdamaya başlamıştı. Abimse hala kaşlarını çatmış bir şey olmadığına emin olmak amacıyla bana bakıyordu.

"Dolaba çarptım hyung, onun için bağırmıştım zaten."

Anladığını belirtip Chris'e şöyle bir bakış attıktan sonra geri içeriye girmişti.

"Demek dolaba çarptın ha? Dur dolabın adını tahmin edeyim. Chris?"

Yandaki çekmeceden kaşık alarak masadaki ifadesini ona karşı kullanmıştım.

"Ölmek istiyorsun heralde?"

Gülerek sarılmıştı. Ben de ellerimi beline sararak kafamı omzuna yaslamıştım. Aklıma gelen fikirle az öncekinin intikamını almak için şarkı mırıldanmaya başlamıştım.

"Bana öyle bir hissettiriyorsun ki m-mmh, nefes al ver gibi m-mmh, sınırların ötesinde gibi m-mmh, seni kollarımda tutuyormuş gibi m-mmh, başka bir şey düşünme bile."

"Hass-"

Kollarımı ondan ayırdığımda o hala olduğu yerde sakinleşmek için nefes alıp veriyordu. Sırıtarak içeri geçtiğimde Jisung abisini sormuştu.

"Tuvalettedir gelir birazdan."

Tam yerinde Kai oppacığımız müdahale etti🤭🤭 Garip bir hikayemizin bitişine yaklaşmak üzereyiz hehe~

Fight With Love ~Chanlix✅Where stories live. Discover now