2- Sahte Yüzler

847 96 72
                                    

''Hoş geldiniz Bay Sehun.'' Sehun heyecanlı bir yüz ifadesiyle Kim Jong In'in kendisine uzatılan elini tuttu.
''Hoşbuldum. Sizin ile tanışmak benim için büyük bir şeref efendim.'' Sehun nefes bile almadan kelimeleri birbiri ardına sıraladığında diğer adam samimi bir gülümseme bıraktı.

'' O şeref bana ait. Lütfen içeri buyurun. '' Başbakan, el temasını kopardıktan hemen sonra holden ayrılan başka bir koridoru ressama gösterdi. Sehun, Jong In'i takip ederken diğer adam söze girdi.
'' Çalışmalarınızı atolyenizden yaptığınızı duymuştum.'' Jong In'in sesi ilgiliydi. Açıkçası Sehun daha düz surat ve kaskatı bir adamla karşılaşacağını düşünmüştü ama Jong In onu şaşırtmıştı. Gayet enerjik, rahat ve samimiydi. Bu Sehun'un endişe ve korkularını biraz bile olsun rahatlatmasını sağlamıştı.

'' Evet efendim.''

''Sizi de buraya kadar yorduk. Kusura bakmayın. '' Jong In büyük bir salona girdiğinde söyledi. Büyük kelimesi az kalırdı burası devasa bir salondu. Sehun çok kısa bir süreliğine gözlerini salonda gezdirmiş olmasına rağmen tek kelimeyle büyülenmişti. Ama odağını Jong In de tutmaya zorladı.
'' Hiç önemli değil efendim. Sizin için çalışmak benim için büyük bir zevk.'' Sehun'un sözleri Jong In'i tatmin etmiş olmalı ki değerinin yüzünde içten bir gülümseme belirdi. Sehun birkaç kere Jong In'i televizyonda görmüş ve konuşmalarına şahit olmuştu ama gülümsediğine çok fazla tanık olmamıştı. Televizyonda görünenin aksine kusurları vardı. Gülümseyince gözlerinin kenarı kırışan, saçlarında yer yer beyazları olan, esmer teninde güneş yanıkları barındıran normal bir adamdı. Tabii Başbakan olması dışında...

'' O zaman siz eşyalarınızı yerleştirmeye başlayın. Biz de hazırlanıp gelelim. '' Jong In salona kadar onları takip eden korumalara döndü. ''Min Jae. Bay Sehun'a eşyalarını yerleştirmede yardımcı olun.''

'' Tabii efendim.'' Dedi Min Jae.

'' Ve Bay Sehun lütfen bir isteğiniz olursa çekinmeyin. ''

Jong In gittikten sonra Sehun kendini biraz yalnız hissetmişti. Her ne kadar Min Jae ve duvar suratlı diğer koruma yanında da olsa ev sahibi olmadan kendine ait olmayan bir köşkün salonunda durmak garipti. Sehun derin bir nefes alıp özgüvenini tazeledi. Daha sonra çizim yapacağı yeri seçmek için salonu tekrar gözden geçirmeye başladı. Salon iki yandan da güneş ışığını direkt içeri alan pencerelerle aydınlanıyordu. Bu yüzden içeri ferah, temiz ve aydınlık görünüyordu. Sehun sevindi çünkü resim yapmak için ihtiyacı olan ilk şey, güzel ışık alan bir ortamdı.
'' Eşyalarımı koyabileceğim bir sehpa ve oturmak için de bir sandalye alabilir miyim?'' Sehun söylediğinde duvar suratlı kadın başka bir yöne doğru giderek kayboldu. Sehun bu sefer Min Jae'ye dönerek '' Bu kanepeyi duvarın önüne çekebilir miyiz?''

Sehun ve Min Jae altın çerçeveleri olan kırmızı kadife kanepeyi iki tarafından tutup taşıdıktan sonra salona giren topuklu ayakkabı sesine dönmüşlerdi. İçeri giren kadının kim olduğunu tahmin etmek zor değildi. Dizlerinin hemen altında biten etekli bir takım elbise giyen bu kadın Kim Jong In'in karısının ta kendisiydi. Sehun onu Jong In'in resimlerinin yanında defalarca gördüğünü hatırladı. Çoğu zaman davetlere karısıyla katıldığını duymuştu. Jong In gibi birinin yanına daha genç ve güzel bir kadın hayal etmek zor değildi ama şimdi karısına bakınca Sehun biraz hayal kırıklığına uğramış gibi hissetti. Kadın Jong In'den bile yaşlı görünüyordu. Sehun şaşırdı ama bozuntuya vermemeye çalıştı.

'' Siz Ressam Oh Sehun olmalısınız. Hoş geldiniz. Ben Kim Se Jin, Jong In'in karısıyım.'' Kadın tutması için elini uzattığında söyledi. Sehun anında tutmuş ve karşılık vermişti. '' Hoş buldum efendim.''

The President (SeKai)Where stories live. Discover now