☆26☆

263 17 4
                                    

"Teşekkür ederim Seokjin." Seokjin elleri cebinde hafif bir tebessüm ederek yanında yürüyen Karen'a sert olmayacak bir şekilde dirsek attığında Karen uyuşuk bir şekilde gülmüş ve aynısını onda tekrarlamıştı. Sonra o da onda...o da onda...

"Ya! Küçük çocuklar mıyız biz?!" Kendini küçük çocuklar gibi hissedince aynı zamanda da üzerlerindeki duygusallığı tamamen atmak için olgun bir insan olarak(!) isyan ettiğinde Karen gülmüş ve dışardan nasıl gözüktüklerini düşünmüştü. Gerçekten küçük çocuklar gibilerdi.

"Tamam o zaman şimdi ben sana vuruyorum tamam mı ve sen de bana bir daha vurmuyosun." diyerek son kez dirsek atacağında, Karen kenara kaymış ve Seokjin'in dirseğini boşa savurmasını izleyerek kıkırdamıştı.

"Son kez ben vurmuştum bu yüzden burda bitirelim."

"Neden son kez sen vurmuş oluyorsun?! Gel buraya, ben de bir kez vuruyum, ödeşelim."

Karen inanamazca ona baktı. "Benimle birlikte ödeşmiş olmuştuk zaten."

Seokjin gözlerini sonuna kadar açarak yapmacık bir şaşkınlıkla konuştu. "Benimle birlikte ödeşmemiz lazımdı."

"Öyle mi, nerden vardın bu tanıya acaba?"

"Başlatan bitirir canım."

Karen ciddi bir şey konuşuyorlarmış gibi adımlarını durdurup onun yüzüne bakarak ciddi bir şey anlatıyormuş gibi konuştu ."Yanlış düşünüyorsun. Sen başlattıysan benim bitirmem gerekir."

Seokjin de adımlarını durdurup ona bakarak bir süre söylediğini düşündü ve bir anda kendine gelerek "Beni kandırmaya mı çalışıyorsun, en son ben vuruyordum." diye Karen'ın kafasını karıştırmaya çalıştı ama bu pek te işe yaramadı.

"Hayır, en son ben vurdum ve bitti." Tekrardan yürümeye devam ettiler.

"Haklıyım diye konuyu kapatmaya çalışıyorsun." diyerek bir adım önünde yürüyen Karen'a tehdit edercesine parmağını salladı Seokjin.

"Öyleyse, az önce son kez vurdun hatırlatırım." dedi Seokjin'in boşa savurduğu dirseği kastederek Karen.

"Ne?! O sayılmaz, boşluğa geldi."

"Boş moş, sonuçta vurdun mu vurdun."

"Ya!" diyerek bir kez daha adımlarını durdurdu Seokjin. Karen arkasından gelmeyen adım sesleriyle birlikte arkasını döndü. Seokjin kaşlarını çatmış ona bakıyordu. Oflayarak geri önüne dönüp yürümeye devam etti Karen.

Bir süre yürüdükten sonra Seokjin'in hala peşinden gelmediğini görünce olduğu yerde durup tekrar arkasını döndü ve boş bir şekilde birkaç metre uzağındaki Seokjin'in yüzüne baktı.

Seokjin'in çattığı kaşlarıyla hala aynı şekilde ona bakmaya devam ettiğini görünce derince ofladı.

"Ya! Seokjin, orda öylece dikilmeye devam mı ediceksin?!"

Seokjin'in mimiklerinde herhangi bir değişme olmazken sadece omuz silkti.

Karen, tekrardan ofkayarak başını öne eğip saçlarını dağıttı. Geç kalıyorlardı.

"Seokjin herkes bizi bekliyor. Si hyuk amca bana çok kızacak zaten beni çağırdığında yanına gidemedim, yürü hadi." Seokjin bir adım bile atmayıp tekrardan omuz silkti.

"O zaman ben de tek başıma giderim." diyerek az öncekine kıyasla umursamazca arkasını dönüp yoluna devam etti Karen. Ama bu pek te uzun sürmedi.

Bir "u" dönüşü yaparak aynı tempoyla Seokjin'in yanına döndü ve dibine girip "ne istiyorsun?" diye sordu.

Seokjin, istediğini almış gibi göğsünde bağladığı kollarıyla kaşlarını kaldırıp Karen'a baktı ve onun anlamasını istermişçesine çenesini kaldırıp indirdi.

Karen ne istediğini anladığında 'hah'layıp göz devirdi ve sweatin kolunu yukarı doğru kıvırarak "al lanet olsun, al vur!" diyerek kolunu ona uzattı.

Onun bu tavrıyla Seokjin göğsünde bağladığı kollarını çözdü ve dirsek atmak için kendini hazırladı. Bu sırada Karen gözlerini kapatmış gelecek dirseği bekliyordu bıkkınlıkla.

"Sen böyle yapınca hevesim kaçtı, vurmaktan vazgeçtim hadi gidelim." Karen duyduğu şeyle birlikte garip bir yüz ifadesiyle onun suratına baktığında Seokjin kolunu onun omuzuna atarak kendisiyle birlikte yürütmeye başladı.

"Bizi bekliyorlar, geç kalmayalım şimdi."

...

"Afiyet olsun!"

"Afiyet olsun." Herkes aynı anda konuşup yemeğe gömüldüğünde ağzındaki yemeği umursamadan konuştu Hoseok.

"Ay çok acıkmışım."

"Normal hyung, Seokjin hyungları beklerken midemiz sırtamıza yapışmıştı zaten."diyerek tek seferde rameni içine çekti Jungkook.

"Ağzımda yemek olmasa sana bir şey derdim ama sonra Jungkook." diyip çattığı kaşlarıyla tehdirtkar bir şekilde konuştu Seokjin.

"Dedi ağzında yemek olan yanakları şişik insan." diyerek sırıttı Min Yoongi, günlük sataşma kotasını doldurmak isteyerek. Seokjin kıstığı gözleriyle ona bakarak gözlerini devirdi.

"Ağzının dolu olması sorun değil hyung, kimsenin böyle şeyleri umursadığı yok zaten. Jungkook'a ne söyleyeceksen söyle işte." diyerek spritendan bir yudum aldı Hoseok.

Sonuna kadar açtığı gözleriyle Hoseok hyunguna bakarak küçük bir çocuk gibi isyan etti Jungkook. "Sattın beni hyung!"

Hoseok gülüp onun omuzuna vurdu.

Taehyung küçük bir çocuğu teselli eder gibi sırıtarak "Bizim kookimiz alınmış mı?" diyip jungkook'un kutu kolasını alıp kapağını tek bir parmak hareketiyle açmış ve geri önüne koyarak "al iç" diyerek gülüp geri önüne dönmüştü.

Daha sonrasındaysa ona şaşkınlıkla bakarken ağzına birkaç patetes sıkıştırmıştı Jimin. Ağzı dolu bu sefer de Jimin'e dönerken "sadece yemeğini ye jungkook." diyerek Taehyung'un açtığı kolasını içirtmişti ona.

Konunun kısa bir süreliğine dağılmasıyla birlikte gözler tekrardan Seokjin'e dönerken Seokjin hamburgerinden aşkla bir ısırık alarak ağzındaki yemeği umursamadan konuştu.

"Bang pdnim varken olmaz, ayıp. Ben daha sonra uygun bir zamanda ona söylerim."

Bu söylediğiyle birlikte Karen söyleyecek bir şeyi olmadığını anlayıp gülerken hamburgerinden bir ısırık alıp üzerine kolasından bir yudum alarak lokmanın boğazından kolayca inmesini sağladı.

Bu sırada gözlerini hamburgerinden çekmeden güldüğünden Taehyung'un bakışları onu bulmuş. Öylece ona bakmıştı.

Bugünkü Namjoon hyunguyla konuşmasından sonra şimdi Karen'a bakarak kendi çapında bir karar vermeye çalışıyordu.

"Şuana kadar çoğu anlarınıza şahit oldum zaten, rahat olabilirsin Seokjin. Ama merak etme zorda bırakmıyacam seni, belli ki aklında pek bir şey yok." Si hyuk gülerek konuşup etinden bir parça kesip ağzına attığında Seokjin ağzındaki yemeğin soluk borusuna kaçmasıyla birlikte öksürük krizine girmiş diğerleri de bir yandan gülüp bir yandan da ona su uzatıp sırtına vurarak şen kahkahaları ve eğlenceli sohbetleriyle akşam yemeklerini yemişlerdi.










Kararlarına sadık olmak için kararı aldığın kişiye sadık olman gerekir...
































Jin'e geçmiş olsun diliyor ve bölümü burada biriyorum...diğer bölümde görüşmek üzereee...sağlıcakla kalın...

7-star HotelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin