yirmi sekiz

1.4K 127 61
                                    

Gülsün kurduğu muhteşem sofraya gururla baktı. Bu akşam özel bir akşamdı. Evlatlarına yeniden mutlu olmanın bir olmanın kutlamasını yapmak istemişti.

Sarma tabaklarını da yerleştirdikten sonra ev halkının masaya gelmesini bekledi. Bu sırada yaklaşan kızıl saçlı güzel kıza gülğmsedi. Adı gibi Alev Alev hoş bir kızdı. İrfan denen kart zamparada ne buluyordu acaba?

"Yardım lazım mı diye sormaya geldim ama maşallah sen her şeyi haletmişsin Gülsün abla." dedi Alev.

"Aşkım ne yardımı? Ben alışkınım kalabalık ziyafet sofraları kurmaya. Sen istersen dolaptan karafı getir. Soğumuş tur."

Giden kızın arkasından baktı. Vah vah. Ne güzel ne yetenekli kızdı oysaki. Daha iyisini bulabilirdi.

İrfan herkesten önce geldi. Gülsün ile aralarındaki gerginlik hâlen devam ediyordu. Pişmandı söyledikleri için. Kadın onu ya da ilgisini hiç fark etmemişti belli ki. Üstelik ağzına geleni söylemişti ve haklıydı da. Özür dileyemezdi. Dilerse bile Gülsün bu özürü kabul etmezdi. Onun yerine bu kini bertaraf etmek için, "Elinize sağlık. Masa kusursuz." dedi.

Gülsün cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Sanki açık kalan kapıdan rüzgar falan girmişti. Hiç gereği yokken gidip çiçekleri düzeltti.

Alev "Aşkım baksana nasıl güzel bir sofra değil mi? Bana deniz börülcesi bile yapmış Gülsün Abla. Şahane bir kadınsın sen." diyerek İrfan'ı yanağından öperken, Gülsün rahatsızlıkla arkasını döndü. Elli yaşındaki bir adamın yarı yaşındaki kızla böyle aşkımlı mucuks mucuks takılması bir tek kendisine tuhaf geliyordu herhalde.

İrfan aklı sıra kadına "Sana kalmadık." demek istemişti. Karan Bey in de izniyle bir süredir görüşmediği Alev i çiftliğe davet etmesi Gülsün'ü hiç bozmadığı gibi, İrfan'a daha da onaylamaz bakışlar atmaya başlamıştı. Yani artık sadece Gülsün'e asılan sapık herif değil, genç kızların ırzına göz diken bir kartoloştu. Ya da ibnetor. Ne demekse artık.

Gülsün Alev'in elini okşayıp, "Sen böyle otur yavrum. Beyefendi de yanına otursun. Parmaksız abiyle hemşiremi şuraya alalım. Kuzularım benim yanıma gelsin. Tamamız." derken herkes gelip yerine yerleşti.

İrfan içinden bir insanın şu 'beyefendi' sözcüğünü nasıl böyle küfür gibi kullanabildiğine hayret ediyordu. Bir de ne giymişti bu kadın bu akşam ya? Çiçekli basma pazen elbise mi? Masaya bak kılığa bak. Saçlarını jöleyle punk tipler gibi dikmişti havaya. Bir de gözlere sürme falan. Demode çorbası bir kılıkla tiple sanki dünyanın en güzel kadını gibi geziniyordu. Yere basışı bile tuhaftı bu kadının. Alev mesela süzülür gibi yürürdü. Adımları hafifti. Ama bu sarı cadaloz sanki savaşa gider gibi güp güp yürüyordu.

Hayır yani altı üstü mercimek çorbası. Niye böyle sonsuz hayat iksirini sunar gibi hareketler falan yapıyordu ki? Kaseyi uzatacağına kalk tencereyi götür. Memelerini gere gere ortalıkta salınmanın manası nedir? Kaç yaşında kaynana olmuş kadınsın sen.

Çorbadan bir kaşık aldı. Hah çorba da enfes. Zaten yemeği de kötü yapsan olmazdı. Eksik kalırdın.

Alev şımarık çocuklar gibi ağzını büzerek "Ya Gülsün Abla ama haksızlık bu. Beni bunlara alıştırıyorsun. Sonra canım çekecek. Nereden bulacağım ben bu mezeleri falan?" diye söylendi.

İrfan sıkıntıyla Alev e baktı. 'Sen de kaldır hanımefendinin neticesini tam olsun.'

"Oyyy tatlı kızım benim. Ben de İstanbul dayım. Gelirsin ne zaman istersen yaparım. Afiyet bal şeker olsun inşallah." Kadın normalde gudubetin tekiyken hastalığından sonra şeker kız candy ye dönmüştü bir de. Gerçekten kalp krizi geçiren insanlar karakter değiştiriyordu herhalde.

Şeytan Tüyü (Tamamlandı) Korunun Çocukları Final KitabıTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang