Fixed - 2/3

200 30 56
                                    


Seokjin uyumadı

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Seokjin uyumadı. Hatta uyumayı aklından bile geçirmedi, kendi yazdığı sözlere, kaybettiğini sandığı o rüyaya dönüşen sözlere o kadar kapılmıştı ki. Önce bir kez hızlıca okudu defteri. Gözleri kelimelerin üzerinde hızlıca geziyordu ne olduğunu öğrenmek için çaresizce. Neredeyse, bir parçası tekrar zamanda geriye gitmişti kendisi için yazdığı bu defteri okurken. Hayal dahi edemediği yıldızlara, hatırlayamadığı o deniz fenerine.

Ve Min Yoongi'ye, bilmediği, ancak bir şekilde yine de kalbinin en derinlerinde tuttuğu adama.

Defterin sol tarafındaki sayfalar git gide daha da artarken, Seokjin, ne kadar aptalca da olsa, mutlu bir son umut etmekten kendini alıkoyamadı. Ancak tabii ki, mutlu bir son falan yoktu. Böyle bir beklentisi olamazdı, nasıl sonuçlandığını çok iyi biliyordu.

Kendi zamanına, Yoongi'nin hatırlamakta zorlandığı bir anı bile olmadığı bir zamana dönmüştü, yalnız.

Defter o kadar kısa sürede bitmişti ki, Seokjin zamanın ona bir kez daha ihanet ettiğini düşündü. Zaman Yoongi ile çok hızlı geçmişti. Ve yine, zaman Yoongi'yi tekrar okurken de çok hızlı geçti. Yeterince, Seokjin'i tatmin edecek kadar çok sayfa yoktu. O, gün batarken Yoongi'nin gözlerinin aldığı rengi bilmek istiyordu. Sonbahar rüzgarı Yoongi'nin tüylerini diken diken ederken teninin nasıl göründüğünü bilmek istiyordu. Bahar geldiğinde Yoongi'nin yüzündeki gülümsemenin nasıl değiştiğini bilmek istiyordu.

Bilmediği, bilemeyeceği, asla öğrenemeyeceği çok fazla şey vardı. Derinlerde bastıramadığı bir yerde içi çok acıyor, ve bu acı bütün bedenine yayılıyordu. Kafasına, göğsüne, karnının tam ortasına. Parmak uçlarında ve ağırlaşan kollarında hissediyordu bunu.

Seokjin dudaklarını birbirine bastırıp defteri çevirdi ve tekrar okumaya başladı. Bu bir şekilde acının seviyesini biraz da olsa azaltıyordu, bir ağrı kesicinin ilk birkaç dakikadan itibaren yarattığı etki gibi.

Defteri ikinci kez okudu, yavaşça ve dikkatle. Seçtiği kelimeler ve onları nasıl sıraya koyduğu, nasıl dile getirdiği üzerine düşünerek. Cümleleri tekrar tekrar okudu dudakları sessizce nefes alıp verirken aralanmıştı. Ama yine de, ne kadar temkinli bir biçimde içine sindire sindire okusa da defter bitmişti.

Bir üçüncü kez okudu, hatırlamaya, Yoongi'yi kafasında canlandırmaya çalıştı. Nafile bir çabaydı ancak hayalinde canlandırdığı şeyi kalbindeki anıyla değiştirebilmeyi umdu.

Bu olayların hiçbirini hatırlamıyordu ancak gerçek olduğunu biliyordu. Deniz feneri orada, kıyıdaydı tüm heybetiyle. Kaçakçılığın yarattığı o sıradan heyecanı hala hissedebiliyordu içinde. Yoongi'ye karşı besleyip büyüttüğü sevgi de öyle. Bunların hepsi ayağının altındaki yer, ciğerindeki nefes kadar gerçekti.

Kitabı dördüncü kez bitirdikten sonra, dışarıda gün doğarken, nihayet bırakmaya karar verdi. Sandalyesinde geriye yaslanıp, gözleri sabahın ilk ışıklarıyla aydınlanan havaya alışmaya çalışırken yazdığı son sözleri geçirdi aklından.

Stars Lost in the Sea • YoonJin (Çeviri)Onde histórias criam vida. Descubra agora