iki

6.6K 68 3
                                    

iş çıkışı yorgun argın eve dönmüş, direkt olarak da uyumayı planlamıştım. yemek bile yemek istememiştim o an çünkü öylesine yorgundum. planlarımı mahveden şey ise ardı arkası kesilmeyen kapı sesiydi.

üzerimdeki ince battaniyeyi kafama kadar çekmiş ardından kapıda ki gereksiz kişi her kimse bir süre gitmesini beklemiştim. tam gittiğinden emin olmuş, geri yatacaktım ki tekrar kapı vurulmaya başlandı. ardından zile uzun süre basmasıyla kapıda ki kişinin ben kovmadan gitmeyeceğini anlamıştım.

öfkeyle üzerimdeki ağırlıktan kurtulmuş kapıya doğru ilerlemeye başlamıştım. bir yandan da ona yapacağım işkenceleri düşünmekten de alı koymuyordum kendimi. ancak tüm işkencelerim de, planlarım da kapıyı açtığımda gördüğüm şeyle suya düşmüştü.

elinde gülle kapıma gelmiş bir leo beklemiyordum çünkü.

"müsait miydin?"

üstelik paldır küldür evime dalmadan, müsade isteyen bir leo. dünyanın sonu gelmiş olmalıydı ki leo ancak o zaman böyle davranırdı.

kapının önünde durmamın mantıksız olduğunu düşünerek geri çekildim ve geçmesi için ona yol açtım.

"evet evet müsaitim."

yüzündeki gülümsemeyle eve girdiğinde arkasında bir şey daha sakladığını gördüm. bu kadarı da fazlaydı ama. neler oluyordu bu çocuğa böyle.

"de sen hayırdır? iyi misin?"

soruma gülümseyerek hatta göz kırpadak yanıt vermişti.

"süperim fıstık, sen nasılsın?"

garipseyerek yüzüne baktım.

"şaşkınım."

kaşlarını çattı nedenini sorarak.

"sebep?"

açık açık konuşmaya çalıştım.

"seni beklemiyordum. hele de elinde..."

ardından sustum. belki de yanlış anlamıştım. hatta büyük ihtimalle yanlış anlamıştım. bella'ya aldığı çiçeği bana aldı sanmıştım. neyse ki bunu ona söylemeden anlamıştım. ne rezillik ama...

"elinde ne var senin, ne saklıyorsun?"

son anda lafı kıvırdığım için kendimi tebrik ettim.

ancak o beni şaşırtacak bir şey yaptı ve önce elinde ki gülü bana uzattı.

"bu dün için, özür mahiyetinde."

gerek olmadığını söyleyecektim ama o bunu anlamış olacak ki benim konuşmama izin vermemiş ve kendini açıklamaya çalışmıştı bile.

"dün sana gereksiz çıkıştım, kabul etmek zorundasın."

gülümsedim, kafamı aşağı yukarı sallayarak kabul ettim ve elinden gülü aldım. o gider gitmez bunu evimin en güzel köşesine koyacaktım muhtemelen. ben düşündüğüm şeyin saçmalığını fark edene kadar o konuşmaya devam etti.

just love me +18Where stories live. Discover now