4

843 77 71
                                    

Dört yıl önce:

Onunla bakışırken polis sirenleri çalmaya başladı yakınlarda. Bu sefer ben onun elini yakaladım ve koşmaya başladık. Beni yakalamaları pek umrumda olmazdı ama onun hiç bir suçu yoktu. Beraber dar sokaklardan geçerek oradan iyice uzaklaştık. Gon peşimden gelirken bana seslendi.

"Nereye gidiyoruz?"

"Polisler geldiği için uzaklaşıyoruz." Cevabını aldıktan sonra sustu. Onu ara sokaklardan çıkartıp evlerin oraya götürdüm. İyice uzaklaştığımızdan emin olduktan sonra elini bıraktım. "Evin nerede?"

"Buraya yakın." Gözlerimi kısıp onu biraz süzdüm.

"Neden ordaydın?" Benim gözlerime biraz baktıktan sonra yere bakmaya başladı. "Orada yıkık binalardan ve tehlikeli insanlardan başka kimse yok. Neden oraya gittin?"

"Ağlama sesi duymuştum." Kafası karışmış bir şekilde ona baktım.

"O kadar sesli ağladığımı düşünmüyorum."

"Senden dolayı değil kulaklarım biraz keskindir de." Sırıttı. En sonunda derin bir nefes verdim ve yürümeye başladım.

"Bir daha oralara gitme ve insanlara bu kadar çabuk güvenme. Sen zararlı çıkarsın."

"Özür dilerim."

"Özüre gerek yok sadece uyarıyorum."saçımdaki ve üstümdeki kandan dolayı burada biraz daha kalmam sorun olurdu. O yüzden yürümeye başladım ama beni durdurdu.

"Neden ağladın?" Sorusu üzerine yürümeyi bıraktım. Ona doğru döndüm. Yüz ifadesi beni rahatsız etmiyordu. Aksine beni umursayan birisi varmış hissine neden oluyordu. Biraz kafamı kaşıdım.

"Boşver önemli bir şey değildi." Benimle ilgili aklında şüphe kalmaması için gülümsedim. Arkamı dönüp tekrardan gidicekken bu sefer kolumu tuttu. Bıkkınlıkla arkamı döndüm. "Yine ne var?"

"Benimle bizim eve gelir misin?"

***

Günümüz:

Sabah alarmın sesiyle uyandığımda her zamankinden daha dinç hissediyordum. Gon'u dürtüp uyandırdıktan sonra tuvalete gittim. Yüzümü yıkayıp aynada kendimi inceledikten sonra gülümsedim.

Sonra hazırlanmaya başladık. Ben kendi evime gidip üzerimi değiştirdikten sonra beraber okula gitmeye koyulduk.

Sıralarımız yan yana olmasına rağmen tenefüslerde fazla konuşmuyorduk. Oturup çantamı sıranın yanına asarken Gon'un adımı seslendiğini duydum.

"Killua Killua." ona dönünce konuşmaya devam etti. "Bu öğlen benimle çatıya gelir misin?"

"Noldu ki?"

"Beraber yemek yeriz diye düşündüm."

"Arkadaşlarınla yemeyecek misin?"

"Sen de benim arkadaşımsın."

"O anlamda sormadım."

"Bu sefer senle yemek istedim." benim diretmemden ötürü somurtuyordu. 

"Tamam gelirim." dediğimde gülümseyerek yanındaki arkadaşlarına döndü. Neden çağrımıştı ki acaba?

.

Öğle zilinin çalmasıyla kendi hazırladığım yemek kabımı alıp sınıfın kapısına yöneldim. 

"Hey Killua bizimle yemeyecek misin?" İkalgo ve yanında bir kaç kişi (ikalgo bir ahtopot değil bir insan haberimiz olsun.) bana seslendiğinde onlara cevap vermek için durdum.

"Üzgünüm. Bugün de Gon'la beraber yiyeceğim."

"Hmm....sevgilinle mi yani?" söylediği kelimeyle durdum. Sevgili mi? Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Ne dedin sen?"

"Sevgilinle mi?" benim anlamamış bakışlarıma karşı iç çekti. "Dikkatli olmalısın diyorum kısacası. Gon ve senden haz etmeyen bi ton insan var. Arkanızdan dedikodu çıkmaması anormal olurdu." 

"Kim çıkardı bu dedikoduyu?"

"Kim bilir? Herkesin ağzında dolanıyor." Şaşkınlığım artarken bir yandan endişelenmeye başladım. Bu Gon'un kulağına giderse nasıl üzülürdü? Elimdeki yemek kutusunu bırakmadan yukarı çıktım. Gon beni bekliyordu. Kapının açıldığını duyar duymaz yanıma geldi. Çatıda göz gezdirdim. Kimse yok gibi görünüyordu. Onun yanına oturdum.

"Gelmene sevindim." dedi bana. Az önceki duyduklarımdan dolayı üzüldüğümü belli etmemek amacıyla gülümsedim. Beraber yemek yemeğe başladık. 

"Beni buraya neden çağırdın?"

"Dedim ya seninle zaman geçirmek istediğim için." biraz somurttu. "Tamam yakınında durmamdan rahatsızsın ama daha az mı belli etsen?"

"Hayır rahatsız değilim sadece özel bir nedeni olup olmadığını öğrenmek istedim."

"Aslında minik bir özel nedeni var?" cebinden bir çikolata çıkartıp gösterdi. Çikolatayı gördüğüm anda ağzım sulanmaya başlamıştı. Elimi çikolataya doğru uzattım ama o benden kaçırdı. "Yemekten sonra."

"Amaaaa..."

"Yemekten sonra dediysem yemekten sonra."

"Neden her seferinde çikolata yemek için beklemek zorundayım?" ben söylenirken güldü. "Gülme. Beni köpek gibi ödülle kandırıyorsun. Senden nefret ediyorum."biraz daha güldü sonra çikolatayı bana verdi. 

"Şaka yapıyorum." dedi. Çikolatayı bana verince hemen elinden kaptım ve yemeğe başladım. "Eğer sınıfta verseydim herkes çikolatana dadanır diye düşünüp seni buraya çağırdım." ben çikolatama gömülmekle uğraşırken kendi yemeğinin kapağını açıp yemeğe başladı. Ellerinin bazı yerlerinde sargılar vardı bu yüzden daha rahat yiyebiliyordu. Onun yanında bütün endişelerim yerini sakinliğe bırakıyordu. Uzunca konuşma imkanı bulmuştuk. Ara sıra o susuyor ben anlatıyorum, ben susuyorum o anlatıyordu. Yemeğimizi bitirmemize rağmen aşağı inmemiştik. "Dün akşam rahat uyuyabildin mi?" ona göz kırptım.

"Normalden daha rahat uyudum diyebilirim." biraz aramızda sessizlik oldu.

"Peki şu an neden üzgünsün o zaman?" sesli bir şekilde yutkundum. Aklımdaki endişeler geri gelmişti. Ve Gon'dan hiç bir şeyimi gizleyemiyordum. Nasıl anladığıyla ilgili hiç bir fikrim yoktu ama benim en küçük endişelerimin bile farkına varabiliyordu. Gülümsememin solmasıyla kafamı yere eğdim. Aslında söylemem gereken bir şey vardı ama sessiz kalmak istedim. Gon bana doğru yaklaşınca geriye doğru süründüm. "Bana anlatabilirsin değil mi?" Daha da üzerime gelirken sırtım tellere dayanmıştı. Ben geri kaçıcak yer bulamazken iki elini iki yanıma, arkamdaki tellere koydu. Gözlerimi kırpıp bana yaklaşmaya devam eden kişiye bakarken Gon hiç bir şey demeden bana yaklaşmayı sürdürdü. "Anlatacak mısın?" sanki sen bana o kadar yakınken konuşabilirmişim gibi söylüyorsun bunu Gon. Yüzüm kızarmıştı. Ağzımı açamıyordum neredeyse. Yarı kapalı gözlerine hapsolmuş başka yere bakamazken aklımdan bir kaç kelime geçti.

'Gon ve senden haz etmeyen bi ton insan var.' bu dedikodular onun canını acıtacaktı. Ve ben onun bana yaptığı iyiliğin bedelini ödeyememiştim. O yüzden bu sefer onu koruyacak ben olmak istedim. Elimle onun ağzını kapattım. Yarı kapalı gözleri açıldı. Onu biraz kendimden uzaklaştırdım. Yüzüne bakmadan konuşmaya başladım.

"Bir süre ayrı takılalım."

***

İyi Misin? - GonKilluDove le storie prendono vita. Scoprilo ora