2

17.8K 1.8K 562
                                    

Yalnızca bir kaç saat önce beni resmen öldürecek derecede döven adamın arkasına saklanmam fazla ironikti. Etrafa saçılan parçalarla daha da çok Taehyung'a sinmiştim.

Taşların yere düşüş sesinden sonra bir süre daha bekledim. O bu sürede bittiğini bilmesine rağmen kıpırdamamıştı. Benim uzaklaşmamı beklemişti.

Bense kafamı kaldırıp çenemi omzuna yerleştirip karanlıktan çok bir şey göremediğim odanın içine bakmıştım.

Kafasını çevirmesiyle dudakları yanağıma sürterken gülümsedim.

"Teşekkür ederim." Dedim ve ondan uzaklaşarak yanından geçtim. Odanın içine girerken bu yoğun kokunun neye ait olduğunu gayet iyi biliyordum.

"İğrenç." Diye mırıldandım kokuya ilerlerken.

Onun da peşimden geldiğini hissedebiliyordum. Telefonumu çıkartıp flaşını açarken cesedin üzerine tuttum. Kaşlarım çatılırken sinirlendiğimi hissetmiştim.

Hızlıca dizlerimin üstüne çöküp ensesinden tutarken yüzüne baktım.

Sikeyim bunu ona kim yapmıştı?

"Ne yapıyorsun?" Diye sordu şaşkın sesine engel olamayarak Taehyung.

"Bir cadı. Yakın bir zamanda öldürülmüş." Dedim kızıl saçlarını elimle tararken.

Bir yılanın elime dolandığını hissettim. Buna izin verirken tısladı.

"Jungkook uzak dur." dedi Taehyung.

"Sorun yok." Dedim.

Ardından Soojin'in boynundaki kolyeye elimi doladım.

Yılan boynuma dolanırken sesimi çıkarmadım.

Kolyeyi koparırken ayağa kalktım. Yılanın zihnine sızarken gözlerimi kırmızı gözlerine çevirdim.

"Dice mihi. Scis quis ego did?"
"Söyle bana. Kimin yaptığını biliyor musun?"

Zihnine fısıldadığım şeye cevaben tıslarken gözlerimi devirerek ayağa kalktım.

"Daha önce çok ölü görmüş gibisin." dedi alayla.

Evet. Hatta bizzat kendi çıkarlarım için birçok kez öldürdüm.

"Ailemin gözlerimin önünde öldürüldüğünü bilmemen şaşırtıcı değil."

Aniden asi davranmam onu şaşırtmış olmalıydı. Yine de yüzünde bir tepki yoktu.

Burdaki kitaplıkların arasında aradığım kitabı bulma umuduyla incelemeye başladım.

Bir kitabı çektiğimde sallanmaya başlayan yerle dengem bozulurken yere düşmüştüm. Üzerime düşecek kitaplar yüzünden kollarımı önüme siper ederken belime dolanan kollarla ayağa kaldırıldım.

"Taehyung." Diye birden adı dudaklarımdan özgürce dökülürken sanırım üzerime duvarların yıkılması onun gazabıyla baş başa kalmaktan daha iyi bir ihtimal gibiydi. O an kızmadı bana. Hatta beni incitmemek için kolları belimde nazikçe duruyordu. Kitaplıklar devrilirken kırmızı açılan geçide baktım. Ayaklarım yerden kesilirken yerlerimizi değiştirdi. Kendini geriye doğru bırakırken ben üzerindeydim.

Neden bu kadar düşünceli davranıyordu?

Onun yoğun enerjisinden dolayı bu geçit adeta tüm enerjimi emerken yere düştük. Daha doğrusu onun sırtı sertçe yerle buluşurken ben onun üzerindeydim.

Ellerimin arasındaki kitap ikimizin arasındaydı. Kitabı yana bıraktım. Ellerimi onun başının iki yanına koyarken tüm çekilmiş enerjim yüzünden yüzümü buruşturarak doğruldum.

Tonight Is The Night I Die ~TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin