Yavaş yavaş yerine gelen bilinci ile eş zamanlı hissettiği soğuk yüzünden titrerken, gözlerini açmadan, elini bulunduğu yerde gezdirip kendisini ısıtacak bir şeyler aradı.
Yumuşak örtü tenine temas ettiği anda onu tutup kendisine doğru çekmeye çalıştı ama uğraşları hüsranla sonuçlanıyordu. Ne kadar çekerse çeksin, o sıcak ve yumuşak örtüyü üzerine alamıyordu. Almasını engelleyen bir şeyler var gibiydi.
Başına vuran ağrı ile inadı bırakıp elini çekti ve başına götürdü. Hissettiği sargı ile kaşlarını çattı istemsizce. Aklına gelen şeyle ise hızla gözlerini açtı. Tabii ya en son kaza(!) yapmıştı.
Sessizce yattığı yerden etrafa bakındığında, yatakta hemen yan tarafındaki boşlukta oturan ve sessizce kendisine bakan beden ile nefesinin kesildiğini hissetti. İçeri vuran ışık sabah olduğunu gösteriyordu. Karşısındaki bedenin yüzüne çarpan ışık ise ona daha kusursuz bir izlenim vermişti.
Neden?..
Gerçekten neden bu kadar güzeldi? Siyah saçları dağılmıştı, uzun perçemleri gözlerinin önüne geliyordu, gözleri kısıktı ve uykusuz kaldığı her halinden belliydi. Üzerindeki mor geniş polar pijama ile aşırı şirin gözüküyordu. Az önce üzerine örtmek için çekiştirdiği örtü(!) onun pijaması mıydı yani?
Kahretsin!..
Konuşmak için dudaklarını araladığı an hissettiği kuruluk ile yüzünü acıyla buruşturdu ve anında yanından kalkıp, yatağın yanında olan komodindeki sürahiden bardağa su dolduran beden ile kısık gözleriyle onu takip etti.
Ölmüş müydü yoksa? Cennette olma ihtimali yüzde kaçtı?
Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki. Sadece bir hayalden ibaret olduğunu sandığı ve buna rağmen yüreğine almaktan kaçamadığı adam, tüm gerçekliği ile karşısındaydı.
Esmer olan dolu bardak ile az öncekine kıyasla daha yakın oturdu ve boş olan elini, yatan bedenin boynundan geçirip hafif doğrulması için destek oldu. Sessizce genç adamın istediğini yerine getirip doğrulduğunda yüzleri birbirine daha çok yaklaşmıştı.
Kokusu...
Jeongguk, o an burnuna dolan koku ile boğazının sızladığını hissetti. Her şeyi bu kadar kusursuz olmak zorunda mıydı? Neden her bir detayı Jeongguk'un nefesini kesiyordu?
Taehyung, genç adamın düşüncelerinden habersiz, elindeki bardağı kurumuş dudaklara dayandı. Gözlerini gözlerinden çekmeden, suyu içen bedene baktı dikkatle. Kim olduğunu merak ediyordu. Tuhaf davranıyordu.
Marketin orada karşılaştıklarından beri...
O kadar derin bakıyordu ki. Sanki dünyanın bütün duygularını, o kocaman gözleri ile yansıtmak ister gibi bakıyordu gözlerine.
Biten su ile bardağı çekti ama elini genç idolün boynundan çekmedi. Gözlerini o büyük gözlerden kaçırmak imkânsızdı.
"İyi misin?"
Sesi fısıltıdan farksızdı ve sebebini bilmiyordu. Sadece bir an konuşmak zor gelmişti. Sebepsizce yoğun hissediyordu.
"Şu an..."
Kısa bir yutkunma arası verdi kendine ve devam etti.
"Şu an çok iyiyim."
"Dün seni umursamayıp yatmıştık aslında, ama ormanda yankılanan ve susmak bilmeyen korna sesi sayesinde geldik yanına. Şanslısın."
Sessiz kaldı genç oğlan. Cümlede takıldığı yerler bambaşkaydı.
Yatmıştık... Geldik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Singularity Fanart | tae+gguk
Fanfiction•Minific• Ünlü idol Jeon Jeongguk, instagram'da gezinirken kendisi hakkında çizilen bir ship fanartına denk gelir. Ve genç idol kendi çizimine bakmak yerine, yanında resmedilen güzel yüzlü adama aşık olur. Asıl sorun ise, fanartı çizen kişinin...