Olaylar Silsilesi

950 78 58
                                    

Son günlerde kendimi tuhaf hissediyorum. Keşif birliği hala dönmedi ve ben Levi'nin şu an ki hakkında tek bir şey öğrenemedim. Bazen geceleri oturup düşünüyorum.

Onu nasıl bırakacağım?

Gidince ne olucak beni unutacak mı ?

Burada kalmanın bir yolu yok mu ?

İşte buraya kadar gelince kendimi uyarıyorum sen buraya ait değilsin. Geri dönmek zorunda olduğumu biliyorum. Elimi alnıma dayayıp düşünüyorum. İlk geldiğimde ağlayarak geri dönmek isterken şimdi ise burada kalmanın yolunu bulmaya çalışıyorum. İronik...

Aşk insanı değiştirir derlerdi. Aşk bu mu bilmiyorum ama böyle olduğuna inanıyorum. Eğer aşk buysa aşkın insanı değiştirdiğini kabul ediyorum. Evet aşk beni değiştirdi. Levi beni değiştirdi. Fakat aşk her probleme çözüm olmuyor.

Son zamanlarda başka şeyler hakkında da düşünüyorum. Nedense kendi dünyamda hatırladığım en son şey yıllar öncesi gibi. Sanki eski anılar silinmiş gibi. Bilmiyorum bende bir sorun var. Hatta problemli bir insanım. Geldiğim sihirli dünyada birine aşık oluyorum ve bunu hiç tuhaf bulmuyorum. Ayrıca son zamanlarda gördüğüm yeni rüyalar da problemlerime yardımcı olmuyor.

Tuhaf rüyalar bana eski bir yeri hatırlatıyor. Uzandığım yerde gözüme vuran beyaz ışık ironik şekilde kendine davet ediyor ve gözlerimi alıyor. Sanki beyaz ışığa kanacak kadar salakmışım gibi kendine davet etmesi de ayrı bir ironi...

Derin bir nefes aldım. Hayatım artık evrenin bana yaptığı ironiler üzerinden gidiyor. Derin düşüncelerimi çalan kapı bozdu. Hemen kafamı o tarafa çevirip heyecanla beklemeye başladım. Fakat gelen bir haftadır gelip bana yemek getiren askerden başkası değildi. Kafamı eğip tepsiyi masaya koyup gitmesini beklerken sürpriz bir şekilde tepsiyi bıraktıktan sonra yanıma geldi. Elinde küçük bir kağıt vardı. Bana uzatıp bir şey demeden odadan çıktı. Arkasından ters bir bakış atarken elimdeki kağıda baktım.

Sevgilim beni çok özledin bende seni özledim. Yakında kavuşuyoruz ben gelene kadar sakın bir yere gitme. Seni seviyorum

Kağıda bakarken kalp atışlarım nedensiz hızlandı. Nefes almaya çalışırken tekrarlarca kağıttaki cümleleri okudum. İlk defa bu kadar nazikti. Gülümserken ayağa kalkıp yatağın altına eğildim. Uzun bacaklı yatağın altında meşeden yapılma çekmeceler vardı. İlk beni buraya getirdiklerinde kıyafet de vermişlerdi. Bazen gelip kirli kıyafetleri yıkamaya götürürlerdi. Giyeceğim parçaları çıkarıp kapıya doğru gittim ve küçük sürgüsünü çektim. Giyinirken kimsenin odaya dalmasını istemiyordum.

Sakince giyinirken aklımda sadece levi vardı. Gülümsemesi , saçları , dudakları, gözleri, sesi...

Bir dakika

Altıma giyeceğim eteği çekip koşa koşa masaya bıraktığım kağıda gittim. Süslü el yazısı Levi'nin değildi. Ayrıca önceden de dediğim gibi Levi bu tür şeyler yazabilecek biri de değildi. Elimdeki not kağıdını titreye titreye tekrar okurken sürgülü kapı bir anda sallanmaya başladı. Biri zorla kapıyı açmaya çalışıyordu. Hemen sıkılmayayım diye verdikleri kitapları biriktirdiğim yığına gittim. En kalınını elime alırken gelmeye çalışan kişi kapıyı zorlamaya devam ediyordu.

Derin nefes alarak sürgüyü yavaş yavaş çekip kapının arkasına gittim. Kapıdaki kişi sürgüyü açtığımı duymuş olacak ki zorlamayı bıraktı. Bir süre elimde kitapla bekledim. Kapının ardındaki yavaş hareketlerle kapı kolunu çevirip kapıyı iterken içimden bin kez bunu başaracağımı söylüyordum.

Yeşil pelerinli biri beni farketmeden odaya girerken elimdeki kitabı tüm gücümle kafasına vurdum ve saniyesinde bayıldı.

Çocuk yere düşerken bir kız çığlığı kulağımı kanatacak derece ağrıttı.

"Armin!!!"

Kısa, siyah saçlı, yüzünü az anımsadığım bir kız tehditkar bir şekilde üstüme doğru koşmaya başladı.

Bana saldıracakken uzun süredir görmek istediğim simâ benimle arasına girdi.

"Mikasa! Geri çekil!" sesini duymak istediğim sevgilim karşımda durmuş beni koruyordu.

Mikasa'nın arkasından gelen ve yüzlerini az çok tanıdığım askerler onu tutmaya çalışırken diğerleri de yerde duran Armin'i kaldırmaya çalışıyordu. Bakışlarımı onlardan çevirip yanımda duran kişiye çevirdim. Gözlerimiz buluştuğu gibi bana sarıldı. Etrafımızda ki kişiler bizi izlerken hepsine tehditkar bir şekilde bakıyordu. Kulağıma fısıldadı;

"Nasıl anladın?"

"Bana gelen not senin yazacağın türde bir şey değildi"

Geriye çekilip yüzüne baktım. Bana sanki çocuğuyla gurur duyan bir anne gibi bakıyordu.

Bizi böyle bıraksalar sonsuza kadar birbirimize bakacağımızı biliyordum. Arkamızdan tanıdık bir ses seslenirken gözlerimi isteksizce ayırdım ondan.

Önceden levi'nin yanında gördüğüm Hange ilk defa telaşla konuşuyordu.

"Levi sevgilinle romantik anlar yaşamanın zamanı değil. Gidip Eren'i bulmalıyız"

Levi kafasını sallarken beni bırakmadan tek eli belimde kendisine çekip konuşmaya başladı.

"Eren'i geri almaya gidiyoruz hadi"

-ay aq ne zamandır hem hastayım
Hem sınavım var. Bir türlü bölümü tamamlayamıyordum. Sevgili okurlar baya sövmüş hazır 3 günlük tatil dedim bölüm attım size. Sizi seviyorum <3 alın yeni bölümü tepe tepe okuyun aşklarım

Nyctophilia ~Levi ackermanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin