the old fav song about us¹ / -1

1.2K 71 31
                                    

~

"Her zaman bu tarz mı dinlersin?" dedi Hinata, kapıda dikildiği sırada. Kageyama, onu fark eder etmez çantasının üstünde duran telefonuna doğru yürüdü ve en sevdiği şarkıyı durdurdu. Okuldan sonra spor salonunda çalışmak rutin olmuştu artık onun için. Şarkı dinlemesi de rahatlamasına yardımcı oluyordu. Dinlediği şarkıyı birinin duyabileceğini hiç düşünmemişti, bu yerde bu saatte; ta ki Hinata gelene kadar.

"Ne zamandır oradasın?"

"Şarkıyı dinleyip sevecek kadar." Hinata, birkaç adımda Kageyama'nın yanına ulaşmıştı. Yıllardır partneri olan çocuğun en sevdiği şarkıyı ilk defa duyuyordu ve onun hakkında bir şeyler öğrenmek, Hinata'yı içten içe heyecanlandırıyordu.

"Gerçekten sevdin mi yoksa yalan mı söylüyorsun?" dedi Kageyama. Onun kendince kuralları vardı tabii, bilirdiniz. Bu da onlardan biriydi: müzik zevki hakkında konuşmamak. Zaten kimseyle de uyuşturamazdı bu müzik zevkini. Hoş, Hinata'nın dinlediği şarkıları hiç duymamıştı ve merak etmiyor da değildi. Sormaya ise gururu el vermezdi.

"Gerçekten sevdim Kageyama! İnan bana." dedi kısa boylu çocuk. "En sevdiğin şarkı bu ise, harika bir müzik zevkin var. En azından tarzlarımız aynı." Kendi işaret parmaklarıyla oynamaya başladı. Kageyama'nın, ikisinin ortak yönü olduğunu bilmesi onun için bir anlam ifade eder miydi? Belki de kızardı, bilinmez. "Sanırım ortamı toparlamalıyım." diye düşündü.

"Neyse, boşverelim. İstersen dinlemeye devam edebilirsin. Ben seni rahatsız etmeden gideyim. Haftaya olacak olan maçımız için çalıştığını biliyorum. İyi çalışmalar sana." Sırtındaki çantasının iki askısından tutup ilerlemeye başladı. Kageyama, saatlerdir sahanın bir duvarına pas atarak vurduğu topu yere düşürdü.

"Eğer gerçekten beğendiysen..." Hinata arkasına döndü, şaşkın bir ifadeyle Kageyama'yı izlemeye başladı. Kageyama, Hinata'nın yüzüne döndü bu sefer. Omuzlarını dikleştirip konuştu:
"Eğer gerçekten beğendiysen sen de dinlemek için kalabilirsin." Hinata bir süre gözlerini ayıramadı karşısındaki aya benzeye çocuktan. "Bunca yıldan sonra, belki de ortak yönlerimiz olmasını seviyordur."

"Neden olmasın!" Gülümsedi ve Kageyama ile aynı doğrultuda yürüyerek telefonun yanına geldi. Kageyama telefonu alıp sırtını duvara yasladı ve yere oturdu. Ayaklarını kendine çekti, sonra hafifçe ileri uzattı. Hinata da aynısını yaptı.

"Şarkıyı daha yakından duymak için-" Hinata'nın sözünü kesen Kageyama'nın uzattığı kulaklıklığın bir teki oldu.

"Fazla uzağa gidebileceğini düşünmüyorum zaten." Kageyama'nın dediklerine şaşırmakla birlikte elindeki kulaklığın tekini aldı ve kulağına götürdü Hinata. "Rüya mı görüyorum yoksa Bay Kageyama Çokbilmiş Tobio bana iyi mi davranıyor?" Başını duvara yaslayıp gözlerini kapattı. Şarkıya odaklanmak ve Kageyama'nın neler düşündüğünü anlamak istiyordu. Kageyama'nın da gözleri kapalı, sanki anı olabildiğince sakin yaşamak istiyormuş gibi görünüyordu. İkisi de birbirinden habersiz şarkının içinde kaybolup gitmişti ve gülümsüyorlardı.

~

"Hinata geç kalacak galiba."

"Sonradan gelmesi zor olur ama, arasak mı?"

"Merak etmeyin yetişir."

Nishinoya, Tanaka ve Daichi-san aralarında Hinata hakkında konuşuyorlardı. Günlerden perşembeydi ve birkaç haftadır bekledikleri o büyük maça saatler kalmıştı artık. Otobüse binmeleri ve maçın yapılacağı yere yetişmeleri gerekiyordu fakat Hinata, beklenmedik şekilde geç kalmıştı. Herkes onun voleybola ne kadar tutkulu olduğunu biliyordu, bu otobüsü kaçırması takımda büyük bir üzüntüye sebep olabilirdi. Birkaç dakika daha bekledikten sonra sokağın başında göründü turuncu saçlı çocuk. Koştura koştura otobüsün önüne geldi, binerken kaptanları Daichi-san'a açıklama yapmakla uğraşıyordu:

uzunlar ⇢ kagehinaWhere stories live. Discover now