16.Bölüm Soruşturma

17.6K 990 355
                                    

Engin hoca çayından bir yudum alıp Zeynep'e ve Kerem'e tek taraflı bir gülümsemeyle baktı:

"Biliyorsunuz biz doktorların mesleği diğerlerinden çok farklı. Yani insanların hayatı bizim elimizde. En ufak ihmal bir hayata mâl olurken önemsiz saydığın küçük bir ihtimal hayat kurtarabilir. Burası tam donanımlı bir hastane. Her şey elimizin altında. Bunun tam aksi olan yerler de var. Nereye varmak istediğimi sanırım az çok anladınız. Ülkemizin Doğu bölgeleri bu kadar şanslı değil çocuklar. Bizler gönüllü sağlık fedaileri olarak oralara da ulaşmalıyız. Zeynep jinekoloji dalında henüz çömezsin ama sen de genel muayenede yer alırsın. Aslında gönül işi ama gitmek istersin diye düşündüm. Senin çocuklar konusunda çok hassas olduğunu biliyorum."

"Konu çocuk olursa benim için her şey değişir. Ben tam anlayamadım ama açıklar mısınız?"

"Biliyordum Zeynep. O yüzden sana demek istedim. Uzun lafın kısası doğuya gönüllü gider misin?"

Kerem sesini çıkarmadan dinlediği konuşma bitince Zeynep'in ne cevap vereceğini beklerken Engin hocanın Zeynep'in çocuk hassasiyeti üzerinde durması dikkatini çekti. Sonra hastane odasında bebeği kucağında sallarken oluşan yüz ifadesi aklına geldi. Neden öyleydi acaba?Bebeğini mi kaybetmişti? Ama evli değildi.Evlilik dışı bir çocuk olabilir miydi? Gözlerini sımsıkı kapattı. Kendini ne ilgilendiriyordu ki hassastı işte o kadar!

"Giderim hocam hem de seve seve. Gidecek olanlar belli mi başka kimler gidiyor?"

"Bizim bölümden şimdilik sadece sen ve Mert gidiyorsunuz.Diğer bölümleri bilmiyorum. Bizim asistanlardan bir kişi karar veremedi ondan da haber gelirse tamamdır."

Kerem huzursuzca yerinden kıpırdandı boğazını temizleyip dışarı sıkıntılı bir nefes verdi. Çayından bir yudum alıp saatine baktı:

"Vizit başlayacak hocam. Ondan önce de bir kaç işim var. Benim çıkmam lazım size iyi konuşmalar."

Engin gözlüklerinin üstünden Kerem'e bakarken kendini tutamayıp arkasından küçük bir kahkaha attı. Zeynep ne olduğunu anlamayıp bakarken Engin hoca Zeynep'in omuzuna vurup kalktı. Giderken Zeynep'e ciddi bir şekilde bakıp hafif eğildi:

"Tansiyondur tansiyon"

Zeynep yüzünde aptal bir ifadeyle arkasından bakakaldı. Kesin eşiyle ilgili bir sorunu falan vardı. Konuşması çok mantıksız gelmişti. Engin hocayı yıllardır tanıyordu hiç böyle bir konuşmasına rastlamamıştı. Çayının son yudumunu da içip kalktı.

Yukarı çıktığında Engin hocanın odasına gitti. Az önce konuşamadıklarını hocasına söyleyecekti.Odasına girdiğinde Engin hoca telefonla konuşuyordu. Özel bir konuşma yapması ihtimalinden dolayı kapıda beklerken Kerem'in geldiğini görünce görmemiş gibi yaparak gözlerini kaçırdı. Kerem Engin hocanın odasına girince içeri baktı konuşması bitmişti. Kendi de kapıyı tıklattıktan sonra içeri girdi.

"Hocam müsait misiniz?"

"Tabi Zeynep gel kızım. Hem Kerem de burada diyeceklerim var iyi oldu."

Zeynep içeri girdi oturmadan ayakta bekliyordu. Engin hoca Kerem'e döndü:

"Kerem, Zeynep emekli olana kadar benimle çalışacak. Zaten ben Amerika'ya gitmeden önce konuşmuştuk."

Kerem hiçbir tepki vermeden sadece başıyla onayladı. Engin hoca bıyık altından gülümserken Zeynep'e döndü:

"Sen ne diyecektin kızım?"

"Hocam hem sizinle çalışma işini hem de doğuya gitme işini soracaktım. Sizinle çalışma işi tamam rahatladım. Bir de bu gönüllü olarak gideceğimiz yer neresi ve ne zaman gidiyoruz?"

SİYAHIN ÖTEKİ YÜZÜ "KİTAP OLDU" 4. Baskısıyla raflarda" #wattys2015 Where stories live. Discover now