TÂRUMAR |KAN KOKUSU|

13.4K 741 572
                                    

Selaamss!

Satır arası yorumlar yaparak oy vermeyi unutmayın. Attığınız yorumlar ve oylar bölümlerin uzunluğunu arttırır, daha kısa sürede gelmesini sağlar. Keyifli okumalar!

Şaşırdığınız bir konu hakkında bilgilendirmede bulunmak istiyorum. Deniz'in 30 yaşında olduğunu öğrenince fazla tepki verdiniz bence ama onun genel cerrah olduğunu göz önünde bulundurursak bu yaş gayet uygun oluyor :) Uzmanlık fazlasıyla yıl alan bir dal ve İlteriş ile Deniz fazlasıyla olgun gözümde. Dolunay ile Pusat, Araf ile Nehir gibi genç değil. Yaşam mücadelesi vermiş iki yetişkin insan ama içleri çocuksu. Bunu göz önünde bulundurursanız daha çok adapte olursunuz. 

Oturduğum deri koltukta huzursuzca kıpırdanırken tanıdık gelen yollarda son sürat ilerliyorduk. Yeni yılımıza hep birlikte girdikten sonra İlteriş bana sade kahve içirip ayıldığıma emin olduktan sonra arabasına bildirmişti ve birlikte mahalleye gidiyorduk. Her ne kadar İlteriş'e güveniyor olsam da onların beni kabullenmeme düşüncesi canımı sıkıyor, korkuyordum.

Beni çok iyi biri olarak hatırlamıyorlardı, sevmeyebilirlerdi. Abilerine baş kaldırdığımı ve saygısızlık ettiğimi düşünüyor olabilirlerdi. Bunların hepsi bir ihtimaldi ama o ihtimallerin gerçek olmasını asla istemiyordum.

"Şahmeran tırnaklarının kenarını eşelemeyi bırak ve rahatla. Sana zarar vermeyecekler!" Yol boyunca oflayıp durduğum için İlteriş bana kızmış, sakin olmam konusunda uyarılarda bulunmuştu ama onu hiç dinlememiş kendi düşüncelerimin dikine dikine gitmiştim. "İlteriş, bana kızmış olmalılar. Onlardan çekiniyorum."

Açık sözlülüğü dışa vururken İlteriş bana ters bakışlarından birini atıp kafasını sağa yatırdı ve kendince sakinleşmeye çalıştı. Onu sinirlendiriyordum.

"Bir kere daha o dudaklarının arasından olmayacak kelimeler duyayım, işte o zaman seni şaplaklarım! Saçma salak şeyler düşünüp beni daha fazla sinirlendirme!"

Bana yeniden çıkışmasıyla susup başımı öne eğerken arabayı kenara çekip beni şaplaklama ihtimalini düşündüm. Kesinlikle yapardı!

"Düşürme o başını. Onlar heyecanla seni bekliyor ama senin şu yaptığına bak! Kendini strese sokmaktan vazgeç." İlteriş'in uyarısıyla birlikte başımı onaylar anlamda salladım ve içime kesik bir nefes çektim. Evet, sakin olmam gerekiyordu.

Ben stres halinde arabanın durmasını beklerken çok geçmeden araba mahalleye girdi ve İlteriş'e silah çektiğim sokakta durdu. Mekan olarak burada toplanmamız beni daha fazla utandırırken tenekenin içerisine ateş yakıp bizi bekleyen kalabalığım bakışları yavaş yavaş bize kaydı. İlteriş, arabasının anahtarını çekerken bana döndü ve sorgulayıcı bakışlarını bana gönderdi. Muhtemelen hâlâ gergin olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu.

"Hadi inelim. Bu soğukta fazla beklettik onları."

Buz mavisi gözler, bana cesaret vermek ister gibi bakarken içime kesik bir nefes çekip toparlanmaya çalıştım. İlteriş, yanımda olacağını ve kimsenin bir şey demesine izin vermeyeceğini garantilemişti. Ona güvenmeliydim. O, dediğini yapardı.

"Bana kızgın değiller, değil mi?" Bana değişik bakışlarla bakmayacaklarından son kez emin olmak isterken İlteriş elimi kendine doğru çekip dudaklarına götürdü ve küçük bir öpücük bıraktı. "Hayır. Sana kızgın değiller bebeğim. Sana bunu defalarca açıkladım. Hadi, dışarı çıkalım artık." Bana verdiği destekle başımı onaylar anlamda sallarken elimi onun parmakları arasından çekip kapıya doğru uzandım. İlteriş de benimle birlikte kendi kapısını aralarken meraklı bakışlar eşliğinde ikimiz de arabadan indik.

TÂRUMARWhere stories live. Discover now