19.

2.8K 216 116
                                    

Merhabalar. Biraz geç kaldım ve zorlandım yazarken. Umarım hikayeye yansımamıştır.

İyi okumalar sizi seviyorum ❤️

"Bunlar yüzde yüz taş çalıyor bak. İmkansız ya. Üç kere peş peşe nasıl yeniliriz? Kıracağım şimdi taşları tek tek."

"Sakin ol şampiyon." diyerek sırıttı Selçuk.

"Ben yine tek taşa kaldım." diye hayıflanan Ali, ıstakayı devirip taşların masaya düşmesini sağladı.

Saatlerdir okey oynuyorlardı ve rakipleri Demir - Selçuk ikilisi sürekli kazanıyor, kazandıkları yetmiyor gibi onları sinir etmek için otuz iki diş sırıtıp laf sokup duruyorlardı. Duha da taş çaldıklarını söyleyip kendi kendine kuduruyordu. Gaza gelip daha da hırsla oynuyordular ama sonuç yine karşı tarafın galibiyetiyle sonuçlanmıştı.

Sarı pipiyle yancısı galibiyet sevincinde olduklarından gocunmadan taşları diziyorlardı. Ali, sigara pakedini kapıp balkona kaçmışken o ikisi taşları yamuk yumuk dizip yıkmamaya çabalıyor, Duha da iki salağın evi kahvehaneye benzetmelerine ekstra katkı sağlayan uranyumdan hallice kivisini içiyordu.

Artık bahara girdiklerinden havalar biraz daha sıcaktı. O yüzden Ali balkonda üşümeden sigarasını içebiliyordu. Kollarını balkonun korkuluğuna dayamış aşağı bakarken külünü düşürmemek için çaba sarf ediyordu ama sakınılan göze çöp batardı. Koca bir parça kül gözünün önünde aşağı uçarken alt dudağını endişeyle dişleyip aşağıyı gözetledi. Birkaç saniye bekleyip ses gelmediğinden emin olunca rahatladı. Son fırtlarını çekip pencerenin önünde duran kül tablasına bastırdı.

Duha balkon kapısını aralayıp sigarasını henüz bitirmiş olan Ali'ye baktı. Kapı sesini duyunca o da ona doğru dönmüştü.

"Bizimkiler seni bekliyor, gel."

"Tamam. Geliyordum ben de zaten."

Vücudunun büyük bir kısmı evin içinde olan esmer genç kapıyı geçebileceği kadar açıp tamamen balkona çıkmıştı.

"Üzerine bir şey alsaydın ya. Esiyor."

Karanlıkta koyu görünen mavi gözler kahve gözlerle buluştuğunda hafifçe iç çekti Ali. Yalnız kaldıklarında aralarında romantik bir hava varmış gibi geliyordu. Bunu sadece kendi mi hissediyor, diye düşünüyordu.

"Üşümedim ben."

Duha, iki adım daha atıp iyice ona yaklaştı ve nazikçe burnunu kıstırdı. Üşümese bile hafif bir esinti vardı ve burnu soğuktu.

"Burnun üşümüş." diye mırıldandı ilgili gözleri onun yüzünde turlarken.

Ten teması Ali'nin kalbinde tatlı bir hisse sebep olmuştu. Erteleyip durdukları, akışına bıraktıkları her şeyi siktir edip ona sokulmak istedi. Yine de sadece burnunu kırıştırmıştı.

"Abi, gelmiyor musunuz?"

Duydukları sesle ikisi de aynı anda kapıya yönelmiş, Duha kapıyı açıp Ali'ye yol vermişti. Birlikte içeri girdiklerinde göz devirmeden edemediler. Masanın üzerinde devasa, yamuk okey taşı kuleleri vardı. Oturduklarında bile devrilecek gibiydi. Bazen onların kafasına erişebilmeyi çok istiyordular.

"Jenga mı oynamaya karar verdiniz?"

"Okeye yeni bir boyut kazandırıyoruz. Bunları düşürmeden taş alamayan eksi yiyor."

İkili karşı karşıya oturduklarında kule sallanmış ama yıkılmamıştı.

"Cidden yapacak mıyız bunu ya?"

MİSAFİR - B×BWhere stories live. Discover now