Verilen sözler

8.4K 497 716
                                    

Theo: gidecek misin ?
Diana: Draco olduğuna eminim ve gitmeyi düşünmüyorum
Theo: bir şeyler için çabalıyor Diana, sadece oturun ve iki medeni insan gibi konuşun
Diana: kafam çok karışık, o kadar özledim ki özür dilese kollarına atlayacak durumdayım ama bunu istemiyorum Theo

Ne kadar istemesemde Theo'nun ısrarı benimkinin üstüne geçmişti.

Theo: noollurr ablamm ayağınaa taş değmesin ablamm Merlin tuttuğunu altın etsin ablamm
Diana: ayh yeter tamam gidicem yeterki sus

Zafer kahkahaları atarken makyaj masama oturdum ve sade bir makyaj yapıp patlatması için kırmızı rujumu sürdüm, saçımın uçlarını dalgalandırıp arkaya attım.
Son olarak kendini her ortamda belli edebilecek o mükemmel elbiseyi giydim.

Theo'ya veda edip arabama bindim ve adrese geldim. Ayaklarımın aksine ben geri dönmek isterken isteğim dışı büyük kapıya yöneldim. Sanki ilk defa randevuya çıkıyormuşum gibi kalbim ağzımda atıyordu.

Heyecanımı az da olsa toparladıktan sonra içeriye geçtim.

Her yer göz kamaştırıcıydı, hayran hayran etrafı incelerken kapı kapanma sesi geldi bende o reflexle arkamı döndüm, işte karşımdaydı. Beni baştan aşağıya süzüp sertçe yutkundu ve dudaklarını yaladı... hala aynı etkiyi yaratabilmek güzel bir duyguymuş.
Eliyle masayı işaret ettiğinde o tarafa yöneldim.
Sandalyemi çekip oturmama yardımcı oldu sonrasında da karşıma geçti. Garsona bir şeyler anlatırken yüzünü inceleme fırsatım olmuştum.

Aslında hiç değişmemişti ; Sarı beyaz karışım saçları, içinde boğulduğum mavileri, her dokunuşunda beni deliye döndüren büyük kemikli elleri, pembemsi ve kuru olan ama ıslandıkça kırmızıya geçiş yapan dudakları kısacası hala benim eski Dracomdu ..

Saçma düşüncelerimden kurtulup kafamı başka yere çevirdim o sırada Draco bana dönmüştü. Çenemden tutup gözleriyle birlestirdiğinde kalbim yine ağzımda atmaya başlamıştı bile.
Draco: benden kaçmana katlanamıyorum
Diana: beni bırakıp giden sendin
Draco: her dafasında nedenini açıklamaktan yoruldum Diana
Diana: bende sana birçok seçeneğin varken korkak gibi kaçamanı anlatmaktan yoruldum... herneyse neden çağırdın beni buraya ?
Draco: işte bu anlaşmazlığa bir son vermek için

Gözümü devirip alaycı gözlerle Draco'ya bakmaya başladım, benim aksime çok ciddi duruyordu ama her gözlerimiz buluştuğunda mavilerinde bir kırgınık görüyordum.

Draco: kalbini çok kırdığımı biliyorum ama her şeyi düzeltmek istiyorum. Şu hayatta sadece seni sevdim ve bu gerçek hep böyle devam edecek, lütden benden uzak durma

Anlıyormuş gibi yapıp başımı salladım.

Diana: bitti mi ?
Draco: ne ?
Diana: duygu sömürün diyorum, bitti mi ?

Kafasını olumsuz anlamda salladı ve kafasını yere eğdi. Birkaç dakika öyle bekledikten sonra sandalyemi geriye çekip ayağa kalktım.

Diana: bir daha beni zor durumda bırakacak şeyler yapma, umarım görüşmeyiz.
Draco: hayır gitme

Yüzüme bir sırıtış yerleştirdim.

Diana: nasılmış Draco, canını verecek kadar sevdiğin birisinin arkasına bile bakmadan gitmesi iyi hissettiriyor muymuş ? Yada belki gelmiştir diyerek her sabah ayrı bir mutlulukla uyanıp sonrasında hayal kırıklığı ile başbaşa kalmak ? Ah benim hatam anlayışız bir şerefsiz olduğunu unutmuşum.

Sinirle yüzüne baktığımda dokunsam ağlayacak durumda olduğunu farkettim ama her gece karagölde ağlamaktan bitkin düştüğüm için uyuya kaldığımdan artık beni etkilemiyordu.

Girdiğim kapıya doğru yöneldiğimde büyük bir gümbürtüyle açıldı ve içeriye Astoria, Lucius ikilisi girdi.

Lucius: Draco, burda ne işin var hemde bu kızla ?!
Draco: sevdiğim kadının yanında olmanın yanlış bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Göğüsüm gururla kabarırken kurduğu cümlenin heyecanıyla ellerim titremeye başlamıştı. Ah unutmadan Astoria'nın suratını görmelisiniz resmen kıpkırmızı

Gülmemek için dudaklarımı hirbirine bastırırken Astoria lafa girdi.

Astoria: işte babacım size dediğim gibi kocamı ayartmaya çalışıyor.

Lucius gözlerinden ateş saçarak bana yürüdüğünde yerimde daha da dikleşip kendimden emin bakışlarla gözlerimizi kitledim. Tam elini kaldıracakken Draco sıkıca kolunu tutup geriye doğru itti. Her zamanki gibi yüz hatları keskinleşmiş sinirden dönmüş gözleriyle babası olacak adama bakıyordu.

Draco: sakın bir daha benim olana zarar vermeye kalkma !?
Diana: oğlunuzun kimi seçtiği gayer açık değil mi Bay Malfoy ?

Lucius tiksinici bakışkarını bana çevirdi.

Lucius: size konuşma hakkını kim veriyor ? Yoksa muggle aileniz mi ?
Diana: maalesef babalık bilginiz gibi tarihiniz de kötü, bir zamanlar Malfoy soyunun Mcgoonagall hizmetkarı olduğunu bilmemeniz nasıl desem garip sonuçta insan nerden geldiğini unutmamalı, değil mi ?

Bakışlarımı Astoria'ya çevirdiğimde iğrenerek konuşmaya başladım.

Diana: sana gelecek olursak küçük sürtük neden hala çocuğun asıl babasının kız kardeşinin nişanlısı olduğunu saklıyorsun ?

Lucius Malfoy şaşkın, sinirli ve hayal kırıklığına uğrayan bakışlarını armızda gezdirmeye başlamıştı.

Diana: nasıl anlamadığınız şaşırdım açıkcası Draco'ya benzer tek bir tarafı yok.

Draco gülmemek için kendini zor tutuyor, Astoria utanç (var olduğu konusunda hala şüpheliyim) yüzünden başını yere eğmiş Lucius Malfoy ise ağzı açık bana bakıyordu.

Diana: neuse sizin sohbetinize doyum olmaz ben gidiyorum malum ev arkadaşım merak eder.

Kafamı Draco'ya çevirdim ve ani bir hareketle dudaklarımızı mühürledim birkaç saniye sonra karşılık vediğinde ayırılp yüzüne baktım yavrum şaşkınlıktan far görmüş tavşan gibi bakıyordu. Yüzüme sinsi bir gülücük yerleştirip konuştum.

Diana: sonra görüşürüz bebeğim, kendine dikkat et.

Hepsini orda bırakıp arabama bindim ve evin yolunu tuttum. 5 yılın intikamını az da olsa almıştım ama tatmin olmam için sabah büyücü gazetesinde rezilliklerini görmeleri lazımdı sonuçta içeride olan her şeyin ses kaydı bendeydi :)

Selam minik kuşlarım 🥺 Nasılsınız ? Umarım iyisinizdir.

Not: sınır 37 volte

Fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın öptümmm

Dignité / Draco MalfoyWhere stories live. Discover now