-Y İ R M İ Ü Ç-

2.7K 251 43
                                    

     "Eda, bizi şirketten uzak bir kafeye çağırdın, telefonların dinlenme ihtimali nasıl bir fantezi dünyasına sahip olduğunu bilmesem de bu ihtimalle kapattırdın ve yarım saattir bize bakıyorsun, canım arkadaşım. Korkuyorum. Ne oldu, anlatır mısın?"

Ceren ve Melo, merakla ağzımdan çıkacak şeyleri bekliyorlardı. Etrafa baktıktan sonra derin bir nefes aldım ve sırtımı dikleştirdim.

"Bana bakın, daha hiçbir şey belli olmadan birine bir şey derseniz, bir daha yüzümü göremezsiniz. Melo, tamam mı?"

"Ay yani Dadam! Tamam, söz. Söyle hadi."

"Ben.." dedim ve tıkandım. Onları boşuna umutlandırmak istemiyordum ama içimde belirsiz bir heyecan vardı. Bu heyecanı onlarla paylaşmazsam, içimde patlamasından korkuyordum. "Dün gece bir rüya gördüm. Ve bu rüyayı en son gördüğümde Defne'yi öğrenmiştim."

"Ee?" dediklerinde gözlerinin içine bakmış ve anlatmaya çalıştığım şeyi anlamalarını bekliyordum. Ceren, bayık gözlerle bana bakarken bir an içerisinde gözlerini irileştirdi, yerinden kalkıp yanımda ki sandalyeye oturdu. "Eda sen ciddi misin? Bak hemen umutlanma, hastaneye gidelim, test yaptıralım."

"Ya ne testi, ben anl- Eda! Hamile misin!"

"Melo Allah'tan sır dedik ya! Duyur herkese, çık caddeye bağır. Aa!"

Ceren eşyaları toplayıp aceleyle kalktığında ona baktım. "Kalk hadi, hastaneye gidiyoruz. Böyle umut ederek felan olmaz, hadi kalk. Hadi!"

  Büyük ısrarı ile birlikte hepimiz ayaklanmış ve yola koyulmuştuk. Midemde uçuşan kelebekler hızlanmış, duvardan duvara çarparak beni daha da heyecanlandırıyordu. Gerçekten hamileysem, bunu Serkan'a nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Özellikle Defne'nin tepkisinden daha çok korkuyordum. İstemsizce sırıtıyordum.

   Hastane kavşağına girdiğimizde, heyecanım doruklarına ulaşmış, kalbim göğüs kafesimden fırlayacakmışçasına atıyordu. Ceren ve Melo'da aynı heyecanla bana baktıklarında, hiç beklemeden otoparka girmiş ve arabayı park ettikten sonra hastaneye giriş yapmıştık. Danışmanın yönlendirmeleri ile kadın doğum polikliniğine girdiğimde, elim ayağım çözülmüş ve ilk gördüğüm sandalyeye oturuvermiştim.

  "Eda, iyi misin?"

"İyiyim ya, heyecandan. Elim ayağım boşladı o kadar, iyiyim."

  Melo, adıma fiş kestirirken Ceren elimi sıkıca tutuyordu. "Umarım hislerin ve rüyan yanıltmaz bizi Eda. Umarım bir kız daha olur."

"Ceren, ben her şeyi geçtim. Defne'nin tepkisinden çok korkuyorum. Ya kabul etmezse, ya istemezse bebeği."

"Kuzum neden öyle düşünüyorsun? Defne oldukça olgun bir çocuk, beş yıl boyunca ona söylememene rağmen Serkan'ı olgun bir şekilde karşıladı. Bebeği mi istemeyecek?"

  Doğru söylüyordu. Defne, bazen beni bile şaşırtacak kadar olgun oluyordu. Ve bu olgunluğu sayesinde neredeyse kolay geçen koca bir beş yılım vardı. Şimdi ise o olgunluğu ile birlikte bu bebeği isteyeceğine emin olmuştum.

"Dada'm, kimliğin. Yirmi birinci sıradasın. Yani...şimdi."

"Eda Bolat."

Kadın adımı çağırırken elim ayağıma dolaşmış bir şekilde kalkmış ve hızlıca, üçümüz aynı anda odaya girmiştik.

"Merhaba. Kolay gelsin."

"Evet, nedir şikayetiniz Eda Hanım?"

Yutkundum ve kızlara göz gezdirip doktora döndüm.

A N K AWhere stories live. Discover now