10(m)

1.8K 117 33
                                    

****
Jeno yüzünü Jaemin'in boynuna yaslamış nefeslerini düzene sokmuşken derince baş döndüren kokusunu soluyordu. Ciğerlerine bayram ettiren mühürlüsünün kokusuyla mest olmuşken Jaemin'le yüz yüze gelip
"İyi misin güzelim?" diye sordu. Jaemin hafif aralık gözleriyle Jeno'ya bakıp başını salladı yavaşça. Jeno eğilip ıslak bir öpücük bıraktı alt dudağına.
"Güzel. Çünkü henüz bitmedi." Jeno'nun sırıtmasıyla ne olduğunu anlamadan kendini yüz üstü yatarken buldu Jaemin. Tek hamlede hiç zorlanmadan Jaemin'i ters çevirmişti Jeno. Jeno'nun dudaklarını boynuna bastırmasıyla derin bir nefes alıp gözlerini kapattı. Sırtından aşağı doğru ilerleyen öpücüklerle yorulan vücudunun yeniden canlandığını hissediyordu Jaemin. Prensin en küçük bir hamlesiyle bile kendinen geçiyordu tamamen. Jeno'nun her öpücüğü en derinlerine kadar işliyordu. Bel gamzelerinde daha da oyalanan dudaklarla titrek bir nefes aldı Jaemin. Jeno Jaemin'in belinden tutup kalçasını havaya kaldırdı biraz. Göz önüne serilen küçük delikte diliyle daireler çizen Jeno, Jaemin'in yüzünü yastığa gömüp iki eliyle çarşafı sıkmasına sebep oldu. Bütün sinirlerinin uyarıldığını hissediyordu Jaemin. Jeno ise mühürlüsüyle ilgilenmenin zevkini yaşıyordu. Bu dünyadaki her şeyi sonuna kadar hak ediyordu Jaemin. Ve Jeno, bütün dünyayı ayakları altına sermeye hazırdı.
Kalçasının iki yanağının her yerine dudaklarını bastırıp Jaemin'le temasını kesmeden dudaklarını kulağına çıkardı. 
Jeno'nun dilini kulağında hissedince inlemesini son anda tuttu Jaemin.
Derin solukları arasında dudaklarından dökülen ufak mırıltılar delirtiyordu Jeno'yu. Öyle güzel ve tapılasıydı ki Jaemin..
Kulak memesini dudakları arasına alıp emdi Jeno. İnlemesini tutamayan Jaemin vücudunun soğuyamadan tekrar alev alev yandığını hissediyordu.
İhtiyaçla Prensin altında kıvranırken ne ara yine bu hale geldiğini anlamamıştı bile.
Jeno dudaklarını kulağından ayırıp boynundaki deriyi dişleri arasına alıp emerken uzunluğunu Jaemin'in deliğine sürttü.
Bütün vücudu Jeno'nun hareketiyle kasılan Jaemin
"Ahh! Je- Jeno!" diye inledi. Prensin ismini ağzına ilk kez böyle bir anda alacağını hayal bile edemezdi Jaemin.
"İsmim dudaklarına bu kadar yakışıyorken bu güne kadar bunu benden esirgemiş olman ne kadar büyük bir kayıp." dedi Jeno kulağına fısıldayarak.
Tek bir hamleyle kendini tamamen Jaemin'in içine gömdü. Jaemin acıyla inleyip hissettiği dolulukla kafayı yerken Jeno vücuduyla Jaemin'in küçük bedenini altında hareket edemeyecek hale getirmişti. Jaemin'in üstünde hissettiği sıcak beden Prensin dominantlığını iliklerine kadar hissetmesini sağlıyordu. Kurdu Jeno'nun hareketleriyle sonuna kadar tatmin oluyor, her hamlesinde daha da fazlasını istiyordu.
Jeno kendini biraz geri çekip Jaemin'in içinde yavaşça hareket etmeye başladığında sağ elinin parmaklarını Jaemin'in elinin üstünden parmaklarına kenetledi.
Jeno'nun hırıltılı nefesleri ve erkeksi inlemeriyle kendinden geçiyordu Jaemin.
Bir eliyle iki bacağını birbirinden uzaklaştırıp bir koluyla karnından tutup kalçasını yukarı kaldırdı Jeno. İki elini Jaemin'in başının yanına yaslayıp hareketlerini sertleştirirken Jaemin yeniden sertleşmişti tamamen. Ağır ama Jaemin'in sonuna kadar işleyen sertlikte duvarlarını eziyordu Jeno.
Jeno'nun her hamlesi çivi gibi içine girerken zevk inlemeleri ve çığlıkları arasından nefes almaya çalışıyordu Jaemin.
"Adımla inle!" Jeno emir veren cümlesinin ardından Jaemin'in içinden tamamen çıkıp hızla prostatına vurdu tekrar.
Jaemin gözlerini sonuna kadar açıp
"J-Jeno!" diye çığlık attı zevk ve acıyla.
Sesinin çıkması bile mucize gibi gelmişti Jaemin'e. Boğazı kurumuştu dudakları arasından aldığı hızlı nefeslerle.
Jeno hayvansı bir hırıltıyla çok sert hamlelerle vurmaya başladı Jaemin'in prostatına. Jaemin'in çığlıkları göl kenarından bile duyulacak hale gelmişken yağmur damlaları seslerine eşlik ediyordu iki mühürlü kurdun. Jeno iki eliyle belinden kavrayıp Jaemin'i yatağa bastırdı iyice. Jeno'nun her hamlesiyle içi yanıyordu Jaemin'in.
Jaemin daha fazla dayanamayıp hiç dokunulmadan Prensin adını inleyerek gelirken Jeno da bir kaç hamle sonra bıraktı bütün tohumlarını Jaemin'in içine. Kendini sonuna kadar minik kurdun içine gömmüşken bir koluyla Jaemin'in belinden kavrayıp kendiyle birlikte yan yatırdı Jaemin'i. Bütün ağırlığını Jaemin'in üstüne vermek istememişti.
Prensin nefesleri ensesine vururken hala tek vücut olmalarının keyfini çıkarıyordu Jaemin'in kurdu.
Jeno'nun bir kolunu başının altından geçirip omzuna bıraktığı ufak öpücüklerle vücudu rahatlarken nefeslerini tamamen düzene sokmuştu. Gözleri kapalıyken ağır nefesler alıyor vücudunun yorgunluğunu hissetmeye başlıyordu yavaştan.
Jeno göğsünü Jaemin'in sırtından ayırıp Jaemin'in içinden çıktı canını acıtmamaya çalışarak.
Jaemin'in ufak sızlanışını duyduğunda gülümsedi Jeno.
Jaemin göz kapakları birbirine yapışmış gibi hissediyordu. Parmaklarını oynatmak bile zor geliyordu.
Jeno'nun sıcaklığı gidince çok da soğuk olmayan hava buz gibi hissettirmişti Jaemin'e. Uykuyla uyanıklık arasında gidip gelirken dizlerini kendine çekip olabildiğince küçüldü yatakta. Bir süre sonra Jeno'nun parmaklarını omzunda hissedince gözlerini araladı. Duş almak için fazla yorgundu. Jeno'nun bir şey demesine izin vermeden
"Çok uykum var. Sadece uyusak?" diye sordu dudaklarını büzerek.
"Olmaz güzelim. Söz hemen döneceğiz yatağa." diyip kucağına aldı Jaemin'i. Jaemin başını omzuna yaslayıp gözlerini kapattı. Merdivenleri inip banyoya girdi Jeno. Jaemin'i ılık suyla dolu küvete bıraktı. Jaemin etrafını saran suyla biraz da olsa ayılırken Jeno da arkasına geçip kendine çekti Jaemin'i.
Jaemin'in bir şey yapmasına gerek olmadan nazikçe temizledi vücudunu  Jeno. Jeno önden çıkıp üstünü giyindi. Jaemin'e giymesi için getirdiği kıyafetleri banyoya bırakıp başının üstünü öptü hala kuvette olan Jaemin'in.
"Ben yatağın çarşafını değiştirirken üstünü giyinip gel. Çok oyalanma su soğudu sayılır. Tamam mı?" dedi Jeno doğrulmadan.
Jaemin gülümseyip başını salladı.
Jeno banyodan çıkınca başını küvete yaslayıp parmaklarını mühür yerinde gezdirdi. Dudakları kendinden habersiz yukarı doğru kıvrılırken mutlu hissediyordu Jaemin. Mutlu, aynı zamanda da huzurlu.
Konu Prens olduğunda sonunu düşünmeden hareket ediyordu Jaemin.
Bunun farkındaydı ama engel olamıyordu hislerine.
Önlerinde onca engel varken, birlikte olmaları neredeyse imkansızken mühürlenmişlerdi. Jaemin bundan sonra ne olacak sorusunun aklından geçmesiyle başını salladı düşüncelerini dağıtmak için. Kötü düşünüp moralini bozmak istemiyordu. En azından şimdilik.
Su neredeyse soğumuştu. Küvetten çıkıp havluyla üstünü kuruladı. Jeno'nun bıraktığı kazağı giyip parmak uçlarında yürüyerek banyodan çıktı. Jeno diz çökmüş şömineye odun atarken Jaemin de yanına gelmişti. Jeno  ayağa kalkıp iki adımla aralarındaki mesafeyi kapattı. Kollarını Jaemin'in ince beline dolayıp başını boynuna yaklaştırdı. Derin bir nefesle kokusunu ciğerlerine hapsedip mühür yerine bastırdı dudaklarını.
Jaemin gözlerini kapatıp iki eliyle boynuna sarıldı Prensin.
Jeno bacaklarından tutup hızla kucağına aldı Jaemin'i.
Bacaklarını Jeno'nun belinde çaprazlayıp dudaklarına hızlı bir öpücük kondurup gülümsedi Jaemin.
"Uykumuz kaçmış bakıyorum." dedi Jeno gülerek. Bir yandan da üst kata çıkmak için merdivenlere ilerlemeye başladı.
"Evet. Ama hala uykum var." dedikten sonra başını Jeno'nun boynuna sarılı koluna yasladı. Merdivenleri çıkıp çarşafını değiştirdiği yatağa oturdu Jeno. Sırtını arkasına yasladı Jaemin'i kucağından indirmeden. Jaemin'in sırtı cama dönükken Prensle yüz yüze geldi. Jeno gözlerini Jaemin'in yüzünde gezdirirken elini yüzüne çıkarıp baş parmağıyla okşadı hafifçe.
Jaemin de gözlerini kapatıp yanağını eline yasladı Prensin.
Ay ışığı arkasından vururken öyle güzel görünüyordu ki Jaemin. Karşısında parlıyordu adeta.
Elinde olsa sonsuza kadar bu kulübede kalırdı Jaemin'le. Ama tacı babasından aldığında bütün krallığın sorumluluğunu da üstlenecekti. Şimdi bile yeterince görevle meşguldü zaten.
Ama bu sorunların hiçbiri Jaemin'i mühürlerken tereddüte düşürmemişti Jeno'yu. Ne olursa olsun ayrılamazdı ondan. Önlerine çıkan her engeli kaldırmak zorundaydı Jeno.
'Ne olursa olsun' diye geçirdi içinden.
Jaemin eliyle yüzündeki Jeno'nun elini tutup parmaklarını birbirine kenetledi. Gözlerini ellerinden ayırmazken Jeno da gözlerini omegasının güzel yüzünden ayırmamıştı.
"Teşekkür ederim." dedi Jaemin gözlerini birleşmiş ellerinden ayırıp Jeno'nunkiyle buluştururken.
Gözlerinin dolduğunu gördüğünde sessizliğini korudu Jeno.
"Bana kendimi bu kadar değerli hissettirdiğin için. Bu duyguyu unutalı o kadar zaman olmuştu ki."
Gözlerini kırpmasıyla bir damla göz yaşı sürüldü yanağına.
Birbirine kenetli elinin üstüne uzunca dudaklarını bastırdı Prens.
"Çünkü sen benim en değerlimsin. Bu hep böyle olacak. Sonsuza kadar."
Jaemin'in duyduğu sözlerle yaşlar hızla yanağından süzülmeye başlarken Jeno ensesinden tutup başını boynuna çekti Jaemin'in. Bir eliyle beline sarılıp saçlarını okşamaya başladı.
Bir süre sonra göz yaşları yavaşlayıp uykuya daldı Jaemin.
Uyandırmamaya ekstra özen gösterip yatağa yatırdı Jeno Jaemin'i. Yorganı üstlerine çekip başını aynı yastığa koydu. Hala nemli olan yanağını sevdi yavaşça. Gözlerinin ardındaki hüzünü görebiliyordu Jeno. Gülümsüyordu ama gerçek bir gülümseme olup olmadığından emin olamıyordu hiçbir zaman. İçinde büyük bir istek vardı. Bütün yaralarını sarmak istiyordu.
Ama bu yaraların ne olduğunu öğrenmeliydi önce. Jaemin'in kendine anlatmasını beklemekten başka bir çaresi yoktu yine de.
Saçlarına dudaklarını bastırıp gözlerini kapattı o da huzurla. Önlerinde zaman vardı her şey için. Daha çok gençlerdi nasıl olsa. En azından Jeno öyle düşünmüştü.

Between Two Kingdoms [JJ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin