[Part 1] "Yandere Dabi ve Okuyucu"

3.6K 240 225
                                    

Dikkat: bu bölüm 'etik' olmayan davranışlar, söylemler ve eylemler içermektedir. kaçırılma gibi durumlara, hastalıklı ve takıntılı davranışlara karşı hassas bir bünyeye sahipseniz, bölümü okumanızı önermiyorum ve hikayede yazılmış olan hiçbir şeyi KESİNLİKLE tasvip etmiyorum. ~

*bilgilendirme*

yandere: psikolojik rahatsızlığı bulunan bir karakterin başka bir karaktere sevgi duyması, aşık olması durumunu anlatır. daha dar bir anlamda ise, âşık olan karakterin karşı tarafa duyduğu sevginin çok fazla olmasından dolayı psikolojik sorunlar yaşamaya başlaması durumunu anlatır. yandereler, bazen aşırıya kaçarak karşı tarafı öldürmeye kadar gidebilen şiddetli tepkiler verebilir.

kaynak: wikipedia

***

Gözlerini yavaşça açtığında kulaklarının çınladığını fark etmiş ve yüzünü buruşturmuştun, birkaç saniye geçmeden bulunduğun odanın sana oldukça yabancı olduğunu fark etmiştin.

"Siktir...neredeyim lan ben?!!"

Korkuyla beraber ağzından bir küfür savurduğunda; kendini, üzerinde yatmakta olduğun yataktan atmaya çalıştın ancak ayak bileklerindeki zincir senin hareketlerini kısıtlamış ve yeniden yatağa düşmene sebep olmuştu.

Şok içerisinde olduğun için nefes nefese kalmıştın, vücudundaki tüm kan çekilmişti sanki, buz gibi hissediyordun.

Düşüncelerini düzenlemeye ve buraya nasıl geldiğini ya da getirildiğini hatırlamaya çalışırken odanın dışından gelen adım sesleri ile birlikte nefesini tuttun ve korku hissi yüzünden kitlenmiş olan bedenini biraz daha kendine çekmeye çalıştın.

Odanın kapısı açıldıktan sonra içeri giren siyah saçlı ve vücudunun belli bölgeleri yanmış olan adamı gördüğünde çığlık atmamak için zor tutmuştun kendini.

"N-neredeyim ben, sen kimsin?!"

Ardı ardına sorduğun soruları görmezden gelen siyah saçlı genç, odada bulunan pencereye doğru ilerlemiş ve perdeyi açarak içeriye gün ışığının girmesini sağlamıştı.

Dehşetle onun sakin tavırlarını izlerken titrediğini fark ettin.

"N-ne istiyorsun b-benden?" diye mırıldandığında, sonunda odada baş başa kalmak zorunda olduğun yabancı adam, bir tepki verebilmiş ve hafifçe gülümsemişti. Gülümsemesi kötü niyetliymiş gibi durmuyordu, olayın korkutucu tarafı da buydu zaten.

"Korkma, güzelim."

Sesini, sanki seni sakinleştirmek istercesine inceltmiş olan adama anlam verememiş bir ifadeyle bakmaya devam ettin; o ise yanına doğru ilerlemiş ve yatağına oturmuştu.

"K-kimsin sen?" diye sordun tekrardan.

"Dabi." diye cevapladı kısaca. Korkuyla onun okyanus mavisi gözlerini incelerken sert bir şekilde yutkundun. Senin endişeli tavrına karşılık, o oldukça sakin görünüyordu.

"Ne istiyorsun benden?" diye sordun yeniden, sesinin titrememesine özen göstererek.

"Spesifik bir şey değil." diye cevapladı sorunu, aynı sakin ses tonuyla.

Gözlerini hiç kırpmadan sana bakıyordu sanki, bu kadar yoğun bir şekilde izleniyor olmak seni ekstra endişelendirirken, bedenin olayın şokunu nihayet kavramış, gözyaşların sonunda akmaya başlamıştı.

Dabi denen adam, ağladığını fark eder etmez baş parmağıyla, yumuşak bir hareketle gözyaşlarını sildi; bu süre zarfında senin, kendini geri çektiğini görmüş ancak fark etmemiş gibi yapmıştı.

"Sana zarar vermem, ağlama." diyen adama, 'sen ciddi misin?!' bakışını gönderdin. Hâlâ ortada ne dönüyor, anlayabilmiş değildin.

Çaresizce, "bırak gideyim.." diye mırıldandığında, Dabi, seni duymazlıktan gelmiş ve ayağa kalkarak odada bulunan kahverengi, ahşap dolaba doğru ilerlemişti.

Ne yapman gerektiğini düşünüp duruyordun, nasıl kurtulabilirdin ki bu herifin ellerinden?

Dabi, dolaptan birkaç kıyafet çıkarırken çaresizce onu izliyordun; tam o sırada telefonun çalmaya başladı. Ses, çantandan geliyordu.

Çantan; senin erişemeyeceğin bir bölgede olduğundan, acı bir şekilde telefonunun zil sesini dinleyebilmiştin sadece.

Dabi ise hızlı ve keskin bir hareketle telefonunu, çantandan çıkarmış ve ekranda gördüğü şeyden sonra yüzündeki sakin ifade, yerini sinirden gerilmiş olan bir ifadeye bırakmıştı.

Bir anda hâlâ çalmaya devam eden telefonunu yakan Dabi ile birlikte çığlık attın.

"S-SEN KAFAYI SIYIRMIŞSIN!" diye bağırdığında ağlaman şiddetlenmişti, ağzından kaçan hıçkırıkları umursamayarak ağlamaya ve bağırmaya devam ettin.

Dabi, telefonunu kül ettikten sonra sana doğru sert adımlarla yaklaşmış ve omuzlarının biraz altından tutarak seni ayağa kaldırmıştı.

"Arayan kimdi, biliyor musun?" diye sorduğunda, Dabi'yi kendinden uzaklaştırmaya çalışmakla meşguldün.

Dabi, darbelerinden hiç etkilenmiyor ve seni sıkıca tutmaya devam ediyordu; bir süre sonra yorulup, durgun bir hâle geldiğinde karşındaki adamın deli gibi sırıttığını fark etmiştin. Ürkütücü görünüyordu.

"Arayan bugün randevuya çıkmayı planladığın Ren denen herifti."

"S-sen nereden biliyorsun?!" diye sorduğunda şaşkınlığını gizleyememiş ve dehşete düşmüş ifadenle Dabi'ye bakmaya devam etmiştin.

"Senin hakkında her şeyi biliyorum, o piçten farklı olarak! Ne yazık(!) şimdi aynı telefonuna yaptığım gibi o şerefsizi de küle çevirmem gerekecek."

𝘢𝘯𝘪𝘮𝘦 𝘣𝘰𝘺𝘴 | 𝘰𝘯𝘦 𝘴𝘩𝘰𝘵𝘴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin