chapter seven

249 30 5
                                    


Jeon Jungkook, zil sesini duyduğu an sırasındaki asker yeşili çantayı kucakladı ve kimseyi beklemeden kendini sınıftan dışarı attı.

Öğrencilerle dolu kalabalığın arasından sakin olmaya çalışarak sıyrılırken fazla telaşlı gözüküyordu.

Koridorda kendi etrafında dolanıp dururken karşıdan gelen bir altmış boylarında kahverengi saçları sıkı bir at kuyruğu yapılmış kızı gördü, kızda onu farkettiğinde ikiside birbirine selam verdi ve ortada bir yerde buluştular.

"Ne yapacağız?"

Ruby Jane, omzuna astığı sarı çantasını düzeltti ve çekik kedi gözlerini önlerinden geçmekte olan insanlara dikti.

"Çoktan gitmiş olamaz, ona yetiş. Konuşmak için zorlama ama projeyi yapmak için ikna edebilirsin." Jane, bakışlarını bu sefer oğlanın üzerine sabitledi ve güven verircesine konuşmaya devam etti. "Bende Taehyung'u bulurum, sizi izleriz. Hareketlerini gözlemlerim."

Jeongguk bu fikri benimsemiş olmalı ki yüzünde keyifli bir gülümseme peyda oldu.

Hafta sonu, Ruby Jane'in evindeki buluşmada oldukça hararetli bir konuşma geçmişti.

Roseanne'e gönderilen notların içeriğini bilmeselerde bu notların kızı korkuttuğu besbelliydi. Ayrıca Jennie ve Taehyung'un gizli operasyonundan sonrada Roseanne Park hakkında daha fazla bilgi sahibi olmuşlardı.

Roseanne'in annesi bilinenin aksine bir gasp saldırısına kurban gitmemiş, intihar etmişti. Annesinin ölümüne dayanamayan babası ise çalışma masasında bıraktığı mektuptan sonra çekmecesindeki silahla kendini vurmuştu.

Bunlar kesinlikle ürkütücüydü.

Ve Jeon ve Jennie'ninde düşündüğü gibi, Roseanne'nin yardıma ihtiyacı vardı. Fazlasıyla.

"Pekala, dikkatli ol Jennie. O çocuğa kayıtsız şartsız güvenme."

Jennie göz devirdi ama yinede ona hak veriyordu. Ruby Jane, Jeon'a işler yolunda işareti yaptığında Jeon çoktan kattan ayrılmış Roseanne'i beklemek üzere çıkışa ilerlemişti.

Jeon, okulun büyük kapısının önünde çıkan öğrencilerin arasından sarı uzun saçlı birinin çıkmasını bekliyordu.

Çok değil, az sonra okul kapısından sarı saçlarını dağınık bir örgü yapmış ve göğsünden sarkıtmış ayrıca üzerindeki bol kapşonlunun şapkasını kafasına geçirmiş kız çıkageldi, Roseanne Park.

Boş bakışları sadece ayağındaki kırmızı konverslerde geziniyor, derin ve düzensiz nefesler veriyordu.

Tam zamanı, diye düşündü Jeon ve kıza doğru bir hamle yaptı.

"Selam Roseanne."

Jeon, daha önce hiç hissetmediği bir gerginlikle kıza seslenmişti.

Roseanne, eğdiği başını duyduğu sesleniş sebebiyle kaldırırken sesin kimden geldiğini anlamaya çalışıyordu.

Genç oğlan yüzüklü parmaklarını havaya kaldırıp hafifçe oynattığında onu farkeden Roseanne içten bir şekilde göz devirmiş ve onu görmezden gelmeye karar vermişti.

Kızın tavrına bozulsada belli etmeyen oğlan, çoktan okul kapısından çıkmış kaldırımda ilerleyen Roseanne'ye yetişmişti.

Ellerini cebine soktu ve sevimli olduğunu düşündüğü bir gülümseme sundu. "Bence projeye hemen başlamalıyız, dün bir bilim-kurgu filmi izledim hayal gücüm tanrının katına çıkmış olabilir, özetle yaratıcı fikirlerim var."

elastic heart ❦︎ roséggukWhere stories live. Discover now