0.0

112 38 13
                                    


Dün gece dudakların omuzlarımdayken gözlerinden düşen tek bir damla yaş ile yandığını hissettim omzumun. Omzumdan kalbime doğru inen damla alev aldı sandım.
Alev büyüdü ve kalbimin tam orta yerinde yangın çıktı. Odaların duvarları çöktü, çıkamadım dışarıya. Aldığım nefes az geldi. Ciğerlerim duman doldu. Dönüp sarılamadım sana. Her ağladığımda sardığın gibi kollarını saramadım ben sana. Sandım ki ağlamazsın sen. Kahramanlar ağlamazdı sonuçta... Benim kurtarıcı kahramanımdın sen. Sessizce ağladım dudaklarının sıcaklığını omzumda hissetmeye devam ederken ve sen yine ağladığımı anladığın an sarıldın bana. Hıçkırıklarımı tutamadım o an, firar etti dudaklarımdan.
Sen, geçti dedikçe arttı hıçkırıklarım. Kucağına aldın. Bu sefer ben özür diledim. Saatlerce özür diledim. Saçlarımdan öpmeye başlayana kadar ağlarken özür dilemeye devam ettim. Yoruldun diye fısıldadın kulağıma. Senin kadar değil dedim ağlamaktan çatallaşan sesimle beraber. Güldün ve geçer dedin. O an ne kadar şanslı olduğumu anladım. Omuzlarına binen onca yüke rağmen yine önceliğin bendim.
Bu sefer ben öptüm senin Anka kuşunun bulunduğu sol omzundan. Dudaklarımın değişiyle gevşediğini hissettim omuzlarının.
Usulca sokuldum yuvam dediğim boynuna doğru. Gülümsedim ve her zaman ki gibi ıslak bir öpücük kondurdum boynuna. Gözlerim kapanırken daha sıkı sardım kollarımı sana, bırakma dedim. Uykuya dalmadan önce hatırladığım son şeyse fısıldadığın şarkının birkaç dizesiydi.

Ya'AburneeWhere stories live. Discover now