3

1.2K 107 41
                                    

Sevgili okurlarım bundan sonra bölüm yazınca yayınlayacağım. Her gün tek bölüm atarım diye bir düzen kurmak istemedim. Sizi de bekletmek istemedim. İyi okumalar 💛

"Kumiho"

Dedi Deaton. Onun ne olduğunu çok iyi biliyordu. Oldukça ciddi bir şekilde konuşuyordu.

"Onu durdurmalısınız"

Stiles Scott'a baktı. Yine onlara kalmıştı. Scott sordu.

"Nasıl? Onların durdurulmasının zor olduğunu söylemiştin az önce"

"Onu kutsal silahla öldürebilirsiniz"

Scott ise kimseyi öldürmek istemiyordu.

"Onu öldürmeden durdurabilir miyiz?"

Deaton kafasını iki yana salladı.

"100 insan kalbi yedikten sonra insan bedenine bürünecek. Sonrasını bilemezsin ama her yerde kana susamış yaratıklar olarak geçiyorlar"

Birden kapı açılınca Deaton Scott'a baktı. Bu saatte pek gelen olmazdı. Deaton resepsyona giderken diğerleri de onu takip etti.

Scott bir koku alıyordu. Kurt kokusu. Diğer kokuyu çözemiyorum ama kan kokusunu çok net alıyordu.

Hepsi resepsiyona gittiğinde ise en son bekledikleri şeyle karşılaştılar. Peter ile. Ve kucağında tüylerinde kan olan dokuz kuyruklu tilkiyle. Scott şok içinde Deaton'a döndü. Bu sırada Peter konuştu.

"Yardımın lazım"

Deaton iyi bir insandı. Ona kapıyı açtı. Peter muayene odasına girdi ve tilkiyi yavaşça metal yatağa yatırdı. Deaton eldivenlerini takarken sordu.

"Onu tablodan sen mi çıkardın"

Peter kafasını sallayarak umursamaz bir tavırla konuştu.

"Evet"

Scott tilkiyi inceledi. Şu an zararsız görünüyordu. Peter acısını almıştı tilkinin.

Ona ne olduğunu bilmiyordu. Stiles da kuyruklarına bakıyordu. Onları taşımanın zor olup olmadığını merak ediyordu biraz da.

Deaton bir iğne ile tilkiye yaklaştı. Tilkinin derisini kaldırdı. İğne yapacakken Peter onun kolunu tutup durdurdu.

"Hey o ne?"

Onu uyutacağından şüpheliydi.

"Atlar için kullanılan bir yatıştırıcu"

Kalp atışlarını ve nefes alış verişini dinledi. Gayet normaldi. Yani yalan söylemiyordu. Elini çekince Deaton ona yatıştırıyı enjekte etti. Sonra kuyruğundaki yaraya baktı.

"Tek yarası bu mu"

Gidip dezenfektan ve biraz sağı bezi aldı. Bir de dikiş için gereken malzemeleri.

"Evet"

Deaton dikmeye başlamadan önce dolaptan bir şey çıkardı. Köpekler için ağızlık. Peter Bunu görünce sordu.

"Gerçekten mi?"

Deaton tilkinin kafasına doğru yürüdü.

"Beni ısırmasını istemem"

Peter bir şey demeyecekti çünkü muayeneye ihtiyacı vardı tilkinin. Ağızlığı takarken bir şey farketti. Ağızlığı bir kenara bırakıp bir bez aldı.

"Ne oluyor"

Deaton bezi tilkinin burnuna sürttü. Sonra bezi Peter'a gösterdi. Bezde kan vardı.

"Yarasından dolayı bayılmamış. Güçleri yüzünden bayılmış"

Peter o sırada hatırladı. Tilkiyi bulduğunda illüzyon yaparak saklanıyordu ondan. Yeni anlamıştı bunu. Deaton ağızlığı taktıktan sonra kuyruğunu dikti. Kimse bir şey demiyordu. Dikme işi bitince kuyruğunu sardı.

Peter tilkiye doğru giderken Deaton onu durdurdu.

"Onu götüremezsin"

Peter sinirden gülümsedi.

"Çekil Deaton"

O tilkiyi oradan götürecekti. Peter Deaton'u kenara ittirdi. Sonra Scott tilki ile onun arasında durdu.

"Scott çekil"

Scott pençelerini çıkarınca Peter da çıkardı. Onunla savaşacak kadar güçlü olmadığını biliyordu ama o tilkiyi almadan bir yere gitmezdi.

İçeriden kırılma sesleri gelince Deaton birden sesin geldiği yere baktı. Tilki oradaydı. Masaya bakınca illüzyon kayboldu. Tilki çıkmaya çalışıyordu ama her yer kapalıydı. Peter resepsiyona gidecekken Scott onu durdurdu.

Tilki panik yapmıştı. Deaton'a hırlamak istiyordu ama ağızlığı yüzümden ağzını bile açamıyordu.

Peter odadan çıkınca hırlamasını kesti. Diğerleri onları izliyordu. Scott kapıda duruyordu. Kaçma ihtimallerine karşı. Tilki illüzyon oluşturmak istedi ama bu şu durumda sadece güçsüz düşmesini sağlıyordu. Tilki dengesini korumaya çalışırken sarsıldı. Peter onu tuttu.

Elini yavaşça ağızlığına götürdü. Ağızlığını çıkaracaktı ama Scott hızla yanına gelip Peter'ın kolunu tuttu. Tilki onu tablodan çıkaran adama yapılan saygısızlığı cezasız bırakmadı. Evet ağızlığı vardı ama bu pençeleri olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Onu tırmıkladığında Scott kırmızı gözlerini gösterdi. O kadar yüksek sesle kükredi ki Peter bile kulaklarını kapatmak zorunda kaldı.

Tilki geri geri gitti. Kuyruklarını bacağının arasına aldı. Ağlama sesi çıkardı. Çok korkmuştu. Duvara değene kadar geri geri gitti. Tilkiler zaten kurtlardan korkardı. Sonra bir şey oldu. Tilkinin olduğu yerden o kadar parlak bir turuncu ışık çıktı ki herkes gözlerini kapatmak zorunda kaldı.

Peter tilkiye doğru gitti gözünü kapatarak. Ne olduğunu tam anlamamıştı ama kötü bir şey olduğunu düşünmüştü. Işık patlaması bitince herkes gözünü açıp tilkiye baktı. Bulanık görüyorlardı ama tilkinin renginin değiştiğini anlayabilmişlerdi. Ve boyunun. Ve kuyruk sayısının.

Peter ile Scott diğerlerinden daha erken net görmeyi başarmışlardı. İşte o zaman tilkinin renginin değişmediğini onun insana dönüştüğünü anlamışlardı.

Teen Wolf • Peter HaleWhere stories live. Discover now