36-Final

65 9 15
                                    

Baekhyun

Çocuklarla fakülteden çıktıp yürümeye başladık. Ama nereye gittimizi hiç bilmiyorum aklımda sedece Chanyeol var. Düşünüyorum, şuan üniversitede üçüncü yılımız ağabim, kris hyung, Lay hyung, Chanyeol çoktan mezun olmuş iş hayatlarına atılmıştı. Ağabim kayın babam bay Park'ın yanında çalışıyor bir nevi hayalini gerçekleştiriyor, Lay hyung ailesinden aldığı, kendi biriktirdiği ve biraz kredi çektiği parayla stüdyosunu kurdu.

Tao ise mezun olunca onun yanınca çalışacak beraber güzel planları var. Benim sevgilim ise geçici olarak korenin prestijli bir şirkette işe girdi. Ama nasıl girdi ben çok iyi biliyorum . Belki Park babanın ismiyle girmiş olabilir ama hayır! O mülakat yapan yelloz sırf sevgilime sahip olmak için işe aldı. Göz koydu benim minik devime! Bir ara gidip o koca kulaklının bana ait olduğunu göstermeliyim.

Her neyse iste şu son birkaç aydır aramız baya uzak. Uzaktan kastım, sürekli telefonda konuşuyoruz, her sabah uyandığımda o günaydın mesajı kesinlikle telefonumda oluyor. Gerçekten her hareketi beni daha çok aşık ediyor divaneler gibi geziyorum ortalıkta, bazen öylesine seviyorum ki sevgimi yansıtacak bir harekette bulunamıyorum çünkü ne yapsam az gelecekmiş gibi hissediyorum (Y/N: bebeklerime karşı hissettiklerim). Uç yıl öyle böyle çok güzel geçti. Ailelerimiz bize destek çıktığından beri her şey çok güzel sadece Jongin'in hyung'un büyük annesi vefat etti ve kris hyung'un annesi ameliyet oldu.

Veeee Tadaaa Hunhan nişanlandı, ama bu olaylar üstüne gelince konu pek aktif kalamadı. Kris'in annesinin ameliyatı güzel geçti, Jongin hyung ise Kyungsoo'nun desteğiyle çok dağılmadan toparladı. Destekten kastım bir sarılış çünkü adam Soo'yu öylesine seviyorki varlığı bile huzur bulmasını sağlıyor sanki. Neyse ben en son aramız açıldı diyordum. Heh benim Chanyeol ile vakit geçirmem lazım yoksa yokluğu ve bu aramızdaki zorunluluktan kaynaklı mesafe bana kafayı yedirecek. Kafeye vardığımızda her zamanki yerimize geçtik. Bu han nehri kıyısındaki kafe artık favorimiz, göle bakan masamıza otururken çocukları cidden dinlemiyorum, aklımda sadece Chanyeol vardı.

"Sen ne dersin baek?"

"Ha ne duyamadım tekrar söylemisin?"

"Sen bizi dinliyormusun ki, okuldan cıktığımızdan beri başka alemdesin saat yedi çocuklar gelecek birazdan"

Çocuklar lafını duyunca hemen kıpırdandım.

"Yeol geliyoru mu?"

Heyecanla sorduğumda Kyungsoo cıkladı.

"İşi varmış, size yetişemem diyor"

Dudaklarımı büzüp tekrar sandalyeme gömüldüm.

"Siz ne diyordunuz?"

"Diyoruz ki hafta sonu alışverişe gidelim"

Kaşlarımı çattım, neden ki?

"Neden?"

"Nedeni mi var?

"Tamam gideriz"

Bahçeye çıkmak için kalkıp büyük kapıya gittim. Biraz hava almaya ve yalnız kalmaya ihtiyacım var. Nasıl olsa Chanyeol yine gelmeyecek değilmi? Bahçeye çıktığımda tamamen karanlıktı. Ama kimse olmaması işime gelir. Bir kaç adım attığımda yerde titrekçe yanan ışıkları gördüm. Biraz daha yürüdüğümde küçük mumlardan yapılmış yola adımladım. Bu neydi ki şimdi? Umarım birinin süprizini mahvetmiyorumdur. Ufak adımlarla iskeleye giden yolda adımladım. Ayaklarımın altındaki gül yapraklarından rüzgar estikçe tatlı bir koku geliyordu. İskelenin sonuna geldiğimde mumlardan olan kalbin ortasında durdum. Karanlık geceyi aydınlatan şehir ışıkları nehrin üstünde çok güzel görünüyordu. Şimdi yanımda Chany-

Sen Kimsin?-ChanBaek(devam) Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz