|4|

368 7 0
                                    

Selam, 5 vote gelebilirse yeni bölüm atacağım.

   ....

Göz yaşlarımı bir kez daha silerek kapıdan içeriye girdim. " ben geldimm." omzumu kapı pervazasına yaslayarak salonda tek başına içki içen adama bakmaya başladım.

Gidip yanına oturduğumda, gözleri gözlerimde oyalanarak tekrar viski bardağına baktı. " neden ağladın, sevgilinle kavgamı ettiniz?"

" evet, biraz boğuşmalı bir kavga oldu. Sanırım beni bir daha affetmeyecek." Yalan söylemek benim için yemek yemek gibiydi, yine yalan söylemiştim.

" neden seni seven biriyle olmaktansa başka bir kadını seven bir adamla evleniyorsun, rahatmı battı?" Şişeye uzanan elim duraksarken, yarım ağız gülerek ona döndüm.

" rahat mı?" Dediğimde, onun bardağını doldurarak, şişeyi dudaklarıma dayadım.
" uyuşturucu kullanıyordu ve benim biran önce çocuk yapmam gerekiyordu. Bende uyuşturucu kullanan değilde eli yüzü düzgün biriyle evleneyim dedim." içkiyi tekrar dudaklarıma götürdüm." Zaten çirkin bir kadınım, bende hazır elime fırsat geçti kullanayım dedim. Nede olsa hergün önüme zengin adamların flaşı düşmüyor."

Iki dakikalık sessizliğimde, geri kalan yalanları sıralarken " çirkin değilsin, hatta güzel bile denilebilirsin. Bırak bende mutlu olayım sende ol, gel seni bir kaç arkadaşımla tanıştırayım?"

Bu kez gerçek bir kahkaha atarak, gözlerimin sulanmasını sağladım. " o,o ordan bakılınca tam bir zengin koca avcısı biri olarak görünüyorum değil mi?"

Sonra düşünüyormuş gibi yaparak elimi çeneme koydum." Sanırım ben gerçekten öyleyim, ben ne kadarda piç bir kadınmışım." Daha yeni öğreniyormuş gibi yaparken, bir kere daha şişeyi dudaklarıma dayadım.

" sana bir teklifim var." Bana meraklı gözler ile bakarken, ben gözlerimi perdeye çevirdim. Bu kadarı kadınlık gururuma fazlaydı. " evlenmek zorunda değiliz ama en kısa sürede bir çocuk yapacağız sonrada hayatınızdan siktir olup gideceğim." Gözlerim onun gözleri ile buluşurken son kez " kabul mü?" Dedim, kabul etmesini umarak.

Başka şansı olmadığını oda biliyordu, kabul etmeyip de ne yapacaktı. " bu bebek senin için neden bu kadar önemli?" Sanırım sen bunu bir ömür boyu öğrenemeyeceksin.

" bi tür hastalık, erken menepoz diye birşey. Senden hiçbir hak talep etmeyeceğim zaten evlenmediğimiz sürece senin bizim ile bir bağın olmayacak. Hamilelik sürecim senin yanında olacak ve dediğim gibi doğurduktan siktir olup gideceğim."

" tamam." Sarhoşluğundan yararlanarak bana verilen kağıdı ona imzalattım. Artık herşey bitmişti. Onun bilmediği bir tek arkasından oynanan oyun ve giderken ona bırakacağım bebekti. İstesemde artık o bebeği yanıma alıp da gidemezdim.

Ama burada mutlu olacaktı, zengin bir hayat içinde annesini bile sormayacaktı belkide, biz fakirdik sorduk ama o sormayacaktı.

   .....

Kapı hızlı hızlı çalarken elimdeki testi bırakarak aynaya baktım. Gözlerime değil, küçük bir can taşıdığım göbeğime.
" bi cevap versene olmadı mı?"

Dolan gözlerime inat sesimi canlı tutmaya çalışarak " oldu oldu, tuttu. Senin spermler fazla aceleciymiş bu günü bekliyorlarmış anlaşılan." Dedim.

" bırak zevzekliği de çık artık."

" birazdan çıkarım sen baba adayımıza git yetiştir bu mutlu haberi." Kapıya hızlı vurulan el ile, irkilsemde gülmeden edemedim.

Bana imzaladığı kağıdı uzatarak yerinden kalktı. Parmağını son kez bana uzatırken
" senin o iğrenç bedenine dokunmayacağım, gerektiği kadar spermi bir şişeye koyar gider aşılattırırsın " dedi ve beni bu odada yanlız bıraktı.

Az önce durulan göz yaşlarım ise yerlerine yenisini gönderdi.

Aklıma dolan anı ile göz yaşlarımı silerek sadece 9 ay dedim, sadece 9 ay. Açtığım kapıdan çıkarak kasey ve çocuklarına gözükmeden dışarıya çıktım. Bu haber en çok babanişi sevindirecekti. Aklıma gelen düşünceler beni gülümsetirken cebimde olan testi varlığını tekrar hissetmek istercesine sıktım.

Benim kurtuluş biletim buydu, en çokta babamın. Telefonumu çıkartarak beni almalarını söyleyerek parka ilerledim.

Soğuk olan banklar umurumda değildi, hasta olsak bakacak kimsemiz yoktu ama inadımız vardı işte.

Bir şekilde yine başımın çaresine bakardım hatta benim canım bile önemli değildi, ortada babamın canı vardı. Annemin bana giderken emanet ettiği can. Giderken benden istediği tek dileği olan babamın mutluluğu.

Bunun için bir bebeği annesiz bırakmak doğru muydu? Babam böylede mutluydu.
Herne kadar ağazı, elleri, bacakları yamuk olsada, beyninde hasar olsada...

Doğruydu, babam için herşeyimden vazgeçerdim ben, vazgeçmiştimde.

Gelen korna sesiyle düşüncelerim sis bulutu ile kaybolurken popom ile ısıttığım banktan kalkarak arabaya ilerledim. Alışık olduğum kapıyı açarak son kez şoför ile aramıza çekilen siyah cama baktım. " hamileyim."

Kadını ilk defa gülümseyerek görürken, eli karnımı bulmuştu bile. " harika eşyalarınızı toplayın bize taşınırsınız sahte bir nikah ile nikahlanırsınız. Bu arada sana verdiğim kağıdı hala imzalatamadın mı?"

Kafamı iki yana sallayarak " hayır, bu nikahın sahte olduğu aramızda değil mi?"

" aramızda küçük sırlarımızdan biri, ben torunum ile konuşur sizi bizim eve aldırırım. " son kez kafamı sallayarak geldiğimiz daireye baktım. " eğer bu işten vazgeçersen-"

Lafını keserek " hayır vazgeçmiycem." Dedim, kafamı iki yana sallayarak.

" olurda bebeği gördükten kokusunu içine çektikten sonra vazgeçersen aklına baban gelsin. Sen bence bir an önce o kağıdı imzalattır." Açtığım kapıdan çıkarken bir babamın evi olmuş hastaneye bide üstünde elim olan karnıma baktım.

Hayat bana iki seçenek sorarken nasıl olacağımı hiç düşünmemiş miydi?





tough love || Where stories live. Discover now