bir lee minho'yu 92842 kişi isterdi, bir (1) kişi alırdı. o kişi de fenomen han jisung'tu.
-semesung arkadaslar ona gore okuyun plz
-minsung, hyunin, chanmin, changlix
"sakin ol, minho. o da aynı senin gibi bir insan—"minho, buluşmak için kararlaştırdıkları kafeye gelmiş ve kimsenin olmadığını görünce derin nefesler almaya başlamıştı.
"hangi manyak biriyle buluşurken kafe kapatır?!"kendi kendine şaşkınca bağırdı ve yankı yapan sesiyle oturduğu sandalyeye iyice gömüldü. kafasını kollarını birleştirip üstüne koyarken uyuma pozisyonunu aldı.
"hem kafeyi kapattırmış hem de geç kalmış, beyefendiye bak..."diye mızmızlandı ve ofladı. gözlerini kapatırken duyduğu sesle irkildi.
"özür dilerim, trafik vardı."
anında ayağa kalkıp karşısındaki bedene döndü minho. bu panik halini gören jisung kıkırdadı ve karşısındaki sandalyeyi çekip oturdu. elinde iki tane kahverengi karton poşet vardı.
"kahveni nasıl sevdiğini bilmediğim için hepsinden aldım,"diyerek masaya bıraktı poşetleri. "istediğini seçebilirsin."
"siktir oradan,"ağzının içinde küfür mırıldanmasıyla karşısındaki bedenin gözleri büyüdü. minho anın şokuyla verdiği tepkiyi toparlamaya çalıştı.
"yani ne gerek vardı bir sürü kahveye? hepsi bana uyardı. ziyan olacak şimdi..."diyerek hüzünle yaklaşık 14 tane olan plastik bardaklara baktı. hepsi cidden en kaliteli kahvelerdi, jisung cidden zengin olmalıydı. ama bu minho için herhangi bir şey teşkil etmiyordu. aradığı şey para değildi.
"içmediklerini dağıtabiliriz,"diyerek dışarıyı gösterdi jisung. minho'nun cidden şaşırdığını ve ziyan etmek istemediğini anlamıştı. böylece minho, jisung'un gözünde ilk testi geçmiş oldu.
benimle param için buluşmadı.
bu onu gülümsetirken minho'nun cidden bir şeyden haberi yoktu. ama o da gülümsedi ve diğer kahve poşetini eline aldı.
"eh, birkaç genç sevindirmekten zarar gelmez."diyerek boş kafenin çıkışına doğru ilerlemeye başladı. arkasından gelen kimseyi duyamayınca kaşlarını çatıp arkasını döndü.
han jisung şaşkın bir şekilde ona bakıyordu.
"eee, tüm gün seni mi bekleyeceğiz?"diyerek konuştu minho. karşısındaki sincaba benzeyen çocuk cidden saf bir şeye benziyordu. bu haline güldü.
"ha, geliyorum." diyerek o da poşeti aldı. hızlı bir şekilde kahverengi saçlı çocuğa yetişirken bu çocukla karşılaşmanın kötü olmadığını düşünüyordu.
— @leeknow [1 yeni gönderi]
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
