15

340 49 19
                                    

Kapı çaldığında saat gece birdi. Cherry,  Jeno gittikten sonra tabakları toplayıp yıkamış, boş boş televizyon kanallarını gezmişti. Zaten uyuyamıyordu.

En son sıkılıp televizyonu ve ışıkları kapattığında ise çalan zil sesiyle irkildi. Bu saatte kimin geleceğini bilmediği için birkaç saniye kapıyla bakışsa da ilerleyip kapı deliğinden baktı. Açıkçası bu saatte birini beklemiyordu.

Kapıda elleri montunun cebinde ve saçları karışmış bir Mark görmeyi ise hiç beklemiyordu. Bu saatte burada ne işi vardı emin değildi ama geri çekilip kapıyı açtı. Mark'ta kapının açılmasıyla başını kaldırıp Cherry'e baktı.

Cherry kapıyı açık bırakıp içeri geçtiğinde derin bir nefes verip saçlarını karıştırdı. Bir an önce özür dilemesi gerekiyordu, konuyu fazla uzatmıştı. Ayakkabılarını çıkarıp içeri geçti.

Cherry'i kollarını birleştirmiş bir şekilde otururken görmesiyle gülümsemesine engel olamamıştı. Ciddi olması gerektiğini biliyordu ama karşısındaki görüntü buna engeldi.

"Ne gülüyorsun? Hem suçlu hem güçlü.." Mark gülümsemesini bastırıp hafifçe ellerini kaldırdı. Gidip Cherry'nin karşısındaki koltuğa oturduğunda bir süre ne söylemesi gerektiğini düşündü.

"Ya," Elini ensesine atıp bir süre duraksadı. Zaten Cherry'e değil yere bakıyordu.

"Özür dilerim işte. Biraz dolduruşa getirildim sanırım. Senin yanlış yaptığın hiçbir şey yok."

"Evet Mark, bende bundan bahsediyordum eğer mesajlarıma baksaydın. Teyze beni sevmiyor ama seni seviyor. Burdan bile bir şeyler anlamalıydın. İşi yok sanki." Cherry içinde tuttuğu sitemlerini birden salınca Mark o kadar da şaşırmamıştı. Beklediği şeylerdi.

"Tamam işte, beni sevdiği-" Sözü Cherry'nin gülmesiyle yarıda kesilmişti. Şaşırıp öylece kalırken Cherry ona döndü.

"İlk kavgamızı mahalledeki herhangi bir teyze üzerinden yaptığımıza inanamıyorum. Asla sıradan bir çift değiliz."

Mark'ta söyledikleriyle sırıtmış, içten içe hak vermişti. Ortam aniden yumuşamıştı. Cherry karşısındaki koltuktan kalkıp yanına gelirken tek kolunu açtı. Cherry'de yerini biliyormuş gibi oraya oturup kollarını Mark'ın beline sardığında oturarak sarılmayı başarmışlardı.

Kısa bir sessizlikten sonra başını sola döndürerek çenesini Mark'ın omzuna yaslayıp ona bakmaya başladı. Mark'ta başını çevirip birkaç saniye ona baktıktan sonra hızlıca onu öpüp önüne dönmüştü. 'Tamam barıştık' demenin başka bir yoluydu bu küçük hareketler. Çekildikten sonra Cherry'nin kollarından kurtulup ayağa kalktı

"Gidiyorum o zaman, geç oldu." Cherry de bileğinden tutup ayağa kalktığında 'Ciddi misin?' bakışları atıyordu.

"Gitme film izleyelim. Söz bu sefer uyumak yok." Mark tek kaşını kaldırıp ona bakarken Cherry televizyonun karşısındaki koltuğa kurulmuştu bile.

"Tamam söz veremem ama yok yani."

Mark için kurtuluş yok gibiydi. Geçip oturacak, on beş dakika sonra Cherry'nin uyuyakalmasını izleyecek ve muhtemelen kendisi de burada uyumak zorunda kalacaktı.

"İyi, izleyelim bakalım."

çOK FLUFF OLDU NEDEN BÖYLE OLDU🤠

you can really dance [mark lee]Where stories live. Discover now