3. Bölüm 🌙

2.7K 192 71
                                    

Urorodaki derin bir nefes aldı ve yürümeye başladı. Tomioka yanıma geldi ve "Sırtını falan kırmasını bekliyordum" diye fısıldadı. Hafifçe kıkırdadım. "Tanrıya şükür, kırmadı."

Urorodaki bizi içeri aldı. "Eğitime başlayabilir." dedi "Hazırlan ve beni mağaraya doğru takip et." Onayladım. Ben hazırlandıktan sonra mağaraya ÇOK UZUN bir süre boyunca yürümeye başladık. Çabucak yoruldum. "Azcık...dinlenebilir...miyiz?" Dedim nefes nefese. "Dinlenme falan yok, şimdi hızlan." Dedi Urorodaki. Derin bir nefes aldım ve onu takip etmeye devam ettim.

Sonunda mağaranın üst kısmına gelebilmiştik. "Güneş doğmadan aşağı doğru tüm yolu koş." dedi kaybolmadan önce. "BEKLE NE?!?" Dedim ama o çoktan gitmişti. Zaten yokuşu çıkmaktan gebermiştim. Bir de aşağı doğru mu koşacaktım? Huh. Soluklandım ve aşağı doğru koşmaya başladım. Koşarken onun mağaraya tuzaklar kurduğunu farkettim. Aşağı doğru koşmaya devam ettim "Çok yoruldum..." Biliyorum bunu yapabilirim, sadece nefes al y/n! Derin bir nefes alıp daha hızlı koşmaya başladım. Tuzakların çoğundan kaçındım. Bazıları beni şaşırtmış olsa da asla durmadım.

Yakındaki küçük evi gördüm. Neredeyse oradaydım. Hızlandım ve sonunda eve vardım. Kapıyı açıp içeri girdim. "BEN GELDİİİİM" dedim soluklanarak. "Aferin, iyi iş çıkardın." Dedi Urorodaki. Bir kaç gün önce üniforma ve kılıcını alan Tomioka'ya baktım. Çok havalı gözüküyordu!! "Dışarı çıkalım." Dedi Urorodaki. "Ama ben daha yeni geldim!" "Bir iblis avcısı olmak istiyor musun istemiyor musun?" Dedi kollarını birleştirerek. "Çok kaba..." diye mırıldanarak onu takip etmeye başladım.

*EĞİTİMDEN BİR KAÇ AY SONRA*

ÇOK UZUN SÜRMÜŞTÜ! Ama şimdi tüm nefes formlarını biliyordum, ne kadar on altıncısı zor olsa da. "Endişelenme, en sonunda onu da anlayacaksın." Dedi Urorodaki. Onayladım ve büyük, aşınmış bir kaya parçasına doğru bana yol gösterdi. "Onu iki parçaya ayır, bitince final seçimine hazır olacaksın." "BEKLE BU BÜYÜK KAYAYI MI?!?!" dedim inanmayarak. "Evet, onu ikiye ayırmadan yanıma gelme." Dedi ve gitti. Gözlerimi devirdim. Kayaya vurmaya başladım.

İşe yaramıyordu... "Neden şimdi pes ediyorsun ki?" Dedi bir ses. Baktığımda siyah saçlı, pembe beyaz çiçek desenleri olan kırmızı bir yukatanın içindeki kızı gördüm. Yanında da şeftali renkli saçlı, üstünde sarı altıgenler olan yeşil yukatalı bir çocuk vardı. Üstündeki Tomiokanınkinin yarısına benziyordu, ama kimdi bu çocuklar? Onlar Tomioka'yı tanıyor muydu? Yada onlar Urorodaki'yi tanıyor muydu?

I Don't Know You |~| GIYUU X OKUYUCU (türkçe çeviri)Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt