2. "RUHA DÜĞÜM CEHENNEM TOPRAKLARI."

72 9 58
                                    

merhabalar Eva'dan Sonra'yı okuyan sayılı topluluk... lütfen hayalet kalmayın ve yıldıza basmayı unutmayın. Ayrıca ricam bölümü okuduktan sonra hikâye hakkındaki iyi/kötü gördüğünüz durumları yorum olarak düşmeyi unutmayın, lütfen, lütfen, lütfen... İyi geceler!


"Seni eve getiren seni evden uzaklaştıranla aynı surette olabilir.

Yenilirsin... Olabilir.

Başa çıkamayabilirsin; eline jileti alabilir, ayaklarının seni götürdüğü yer bir yamaç kıyısı olabilir, o raddeye gelebilirsin. Olabilir.

Yaşarken üzerine toprak atılır ama ölmezsin... Olabilir."

Breathe, Grace.






Uğultular artıyor. Rahatsız edici değil, henüz. Kafamın içinden gelen sesleri işitiyorum, yoksa herkes de duyuyor mu?

Karanlığın tek istediği korkutmak mı yoksa bize yardım ediyor mu gizlememizde kusurlarımızı, henüz aklımdaki soruların cevaplarını bulup buluşturamamışken 19'umda; bir de çocukluğumdaki karanlığı düşünüp o karanlıkla genç bir kadın olmuş halimi boğmak istemiyorum. Benim ölümüm kendi elimden olacak belki ancak karanlığı aşmak istiyorum.

Bu defa direnmeyeceğim. Direnecek hale gelmeyeceğim.

Mürekkep gibi keskin bir kokuydu bu burnuma nükseden. Genzimi yakıp kaşlarımı çatmama neden oldu. Gözlerimi açtım. Ne zaman kapatmıştım? Biri fısıldıyordu. Tanıdık birisi...

Ellerimde tuttuğumu gördüğüm iki kahve bardağı şeffaftı ve içindeki beyaz bir sıvıydı. Krema mıydı? Derin bir nefes aldım. Bunlar süttü. Kahve bardaklarında ne işleri vardı?

"Uyu yavrum yine sabah oluyor..."

Sesin nerden geldiğini bulmaya çalıştım. Uzaktan yankılanıyordu sanki ve hemen ardımdan da geliyordu aynı zamanda. Göremiyordum kimseyi siyahtı oda ama ellerimde tuttuğum sütler çok parlaktı, ışıtıyordu odayı.

"...uyumazsan güzel yüzün soluyor..."

Kafamı çeviremiyordum. Gözlerimi kapattım. Açtım. Ayna... Yansıyan aksime baktım. Gözlüklerim nerdeydi? Neden kapatmıyordu ateşi harlanan gözlerimi? Ellerimde tuttuğum bardakların içindeki sütlerin bir ışık patlamasıyla kızıl sıvıya evrildiğine tanık olduğumda bakışlarımı aynadaki aksimin gözlerine çevirdim.

Anne...

"...babacığın gelmiş bize bakıyor..."

Ninniyi ben söylüyordum. Hayır, aynadaki. Annem.

Yanıyordum.

Gözlerimi açtığımda, açabildiğimde kan ter içinde olduğumu fark ettim. Odada yankılanan soluklarım kulaklarımın uğuldamasına neden olmuştu. Ellerim acıyordu. Sımsıkı yumruk yapmış göğsüme bastırmıştım. Yattığım yerden aceleyle doğrulduğumda bir an gözlerim karardı. Gece lambası yanmıyordu. Elektrikler mi gitmişti?

"Kızım."

Dudaklarımın arasından müthiş bir çığlık kaçtı. Yabancılaştım çığlığıma kontrolüm dışında çıktığı için, bu beni afallattı. Gözlerimi karanlıkta herhangi bir siluet bulmanın korkusuyla kapandığında anladım.

Olmadı. Bir daha.

Gerçekten uyanabildiğimde; gerçek dünyaya gelebildiğimi, yanan gece lambasının sarı ışığından anladım. İyisin... İyisin... Derin bir nefes al. Biraz içinde tut onu, hisset. En azından hissetmeye çalış. Çalış işte. Varsın. Yaşıyorsun. Yalnızsın. Iyisin.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Aug 11, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

EVA'DAN SONRA Where stories live. Discover now