Rüya mı? Kabus mu?

49 30 7
                                    

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.

Araf üşüyor musun? Yoksa seni kaybetmemin korkusu mu ?Bu

Kayla Güneş;

Yolda giderken annemin bana neden öyle dediğini anlamaya çalışıyordum çünkü beni korumaya çalışan babam bana ne yapabilirdi ki.

Yatak odam da oturmuş annemin bana verdiği büyü kitabından evimi toparlama büyüsü ile odamı toparlamaya çalışıyordum.

Baştan beri bu büyü ile odamı toparlamak benim için kolaydı çünkü birkaç denemede bulunmuştum ve başardım sonunda hatırlıyorum da ilk denememde toz kovasındaki suyu başımdan aşağıya dökmem çok komikti.

Evimin kapısından anahtar sesi geldiğini duymamıştım bir anda babam içeri girdi.

Poyraz Güneş;

“Kayla sen bir cadısın senin gibilerin bizim ailemizde işi yok.”Deyip arkasından gelen adamlarına.

Poyraz Güneş;
“Hemen şu cadıyı yakalayıp zindana attın.”.

Kayla Güneş ;
“Ben cadı değilim senin kızınım.”

Ellerinden transfer büyüsüyle kaçıp annemle eskiden yaşadığımız eve gittim.

Ev o kadar karanlıktı ki telefonumun fenerini açıp annemin büyü kitabından ışık çağırma büyüsünü okumaya başladım gözlerim bir anda birisi siyah diğeri mavi renk oldu.

“Işık cadısı sana emrediyor ışık gel ve bu evi karanlıktan aydınlığa kavuştur . ” ışıklar bir anda yandı ve lamba patladı.

Yeni ampul taktıktan sonra avizeye kendime papatya çayı yaptım koltuğa oturtup düşünmeye başladım.

Annemin dediği doğruymuş babam hiçbir olağanüstü varlığı sevmiyordu cadı, vampir onun için fark etmiyordu.

Annemi düşünürken yanımdaki ışıklı kar küresinden annemin sesini duydum, başta inanmasam da annemin yüzünü görünce rüya değil gerçekti.

Verda Güneş;
“Kızım seni büyü uykumda gördüm ne oluyor yoksa baban seni öğrendi mi? "

“Evet anne öğrendi beni zindana atmaya çalıştı ben de elimden kaçtım eski evimize geldim. “

“Sana bir şey söyleyeceğim mutfağa git sağa dön orada kapı gibi bir boşluk göreceksin oraya elini koy ve kapi ışıkus açilus de buraya benim olduğum yere gel seni bekliyorum “

“Mutfağa gittim sağa döndüm dikdörtgen olan yere elimi koydum kapilus ışıkus açilus dedim kendimi annemin yanında buldum.”

Etrafımızda binbir türlü çiçekler , en sonunda kocaman orman ve bir fıskiye vardı. Onun yanındaki kana benzeyen meyveleri olan ağacı gördüm kendi kendime bu nasıl bir ağaç diye düşünürken annem cevap verdi.

“Kayla bu gördüğün ağaç kan ağacı üstündeki meyveler kan meyvesidir, vampirleri sadece bir saatliğine insan yapabilen bir ağaçtır bu .”

Yeşim Soykan;
Araf’tan intikamımı almak için hazırladığım planı bugün başlatacağım, birkaç küçük araştırmadan sonra Asil'in numarasını buldum ve ona mesaj attım.

“Merhaba asil bey ? Size bir haber vermek için mesaj atıyorum.”

Size konum atıyorum attığım konumdaki eski köşkte kardeşiniz rehin olarak tutuluyor onu tutan kişi uzaktan gördüğüm kadarıyla kahverengi saçları vardı ve ağızdan kan geliyordu. ” Diye mesaj attım daha sonra bu mesajın başka bir türlüsünü Araf’a mesaj attım.
“Araf benimle eski arazinizdeki köşkte buluş yoksa kız ölür.”

Asil Güneş;
Aldığım mesajdan sonra beynimden vurulmuşa döndüm.

Kaylay’ı arayıp arayıp durdum ama sürekli telesekreterin şu sesini duyuyorduk.

“Aradığın kişiye şu an ulaşılamıyor lütfen daha sonra tekrar deneyiniz ya da bip sesinden sonra mesajınızı bırakınız. “

“Kayla neredesin ben abin lütfen bana ulaş seni çok merak ediyorum.”

Her aradığımda aynı sesi duymak beni sinir etmişti ardından adamlarımı arayıp bu mesajın kimden geldiğini bulmaya çalışmasını söyledim .

“Asil bey bu mesaj kullan at telefondan gelmiş o yüzden konumu bulamıyoruz.”

Bir kez daha aradım tekrardan Telesekreteri duyunca ona küfür edip telefonu atacakken mesaj atanın konum yolladığı aklıma geldi keskin nişancı tüfeğimi ve birkaç gümüş kurşun alıp garaja inip  arabamın bagajına koydum, arabama binip evden ayrıldım.

 Konumdaki eski köşke vardım her yer çok kapkaranlıktı ,ne olacağını bekleyip görmeye karar verdim.

Araf Dolunay;

Hemen üstümü değiştirip arabama bindim arabamın cps ine eski arazinin konumu yükledim, yola koydum arabamı kullanırken hem kendime küfür edip direksiyonu yumrukluyordum.

Ben gidene kadar akşam olmuştu gizlice köşke girdim Yeşim benim geldiğimi duyduğu an Kaylaya zarar verebilirdi çünkü.

Asil Güneş 
Başta  hiç bir ses duymadım ama tüfeğin dürbününden baktığımda bir karaltı  gördüm.
“Araf kardeşime zarar veremezsin.” dedim ve tek bir atış yaptım atmayan kalbinin olduğu yeri hedef alarak...
Araf Dolunay;
Bir anda çınlama sesi gibi bir ses duydum. Kolumda bir şey vardı sanki ama ben  hissetmiyordum. Telefonumun fenerini açıp baktığımda siyah kan gördüm ve gümüş yanağı kokusu aldım.

Sendeleyerek oradan  ayrıldım.
Biraz zorlansam da arabama binerek yol koyuldum. Kayla’nın evinin  önüne gelince arabadan indim. Lakin bir anda gözlerim kararmaya başladı.

Bir anda içime kötü bir his doldu annemden izin aldım evime geri döndüm evimin önünde kolu kanlar içinde de öylece yatan Araf’ı görünce çığlık  attım ve korkundan ağlamaya başladım.

Araf'ın arabasından bir anda medyadaki şu şarkı çalmaya başladı.

Değmeyin feryadıma
Figanıma değmeyin
Eğer sevda bu demekse
Ben vazgeçtim beni sevmeyin

Garipliğim kader değil
Geçici gülmeyin
Bu kış da efkarlıyım
Bahara Allah kerim

Hadi yüreğim ha gayret
Hele sıkı dur hele sabret
Başını eğme dik tut
Bu bir rüyaydı farzet

Bu bir rüya mı kabus mu acaba?

KAN ŞAFAĞI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin