《 Aptal Aşık 》

221 27 50
                                    

𝑃𝐽

Birden patlayan flaşla gözlerimi aralamak zorunda kalmıştım.

Seokjin: ''Aferin sana Jungkook.''

Jungkook: ''Flaşın açık kaldığını bilmiyordum ne yapayım?''

Gözlerimi zar zor açtığımda Jin Hyungın ve Jungkook'un başımda toplandığını fark ettim. Aynı zamanda sol kolumda da bir ağırlık hissediyordum.

Jungkook: ''Affedersin Jimin, seni uyandırmak istememiştim.''

''Ne yapıyorsun Jungkook?''

Jungkook: ''Fotoğrafınızı çekiyorum, anı ölümsüzleştirmek için.'' dedi sırıtarak. Bir yandan da kaşlarıyla yan tarafımı işaret ediyordu. Ne kastettiğini anlamak için kafamı yana çevirdiğimde Taehyung'ın koluma sarılmış bir şekilde uyuduğunu gördüm. Çok masum uyuyordu. Ben kolumu çekmeli miyim acaba diye düşünürken kolumu sarmalayan beden kıpırdanmaya başladı. Önce esnedi, sonra da yavaşça gözlerini açtı. Tabi gözlerini açmasıyla hızlıca ellerini kolumdan çekmesi bir oldu.

Taehyung: ''J-Jimin?...Özür dilerim ben şey-''

''Sorun değil Tae.'' dedim hafifçe gülümseyerek. Bakışlarını benden kaçırıyordu yine, niye bu kadar çekiniyordu ki?

Seokjin: ''Jungkook videoya çek videoya.'' Jin Hyungın dediğiyle ikimizin de odağı tepemizde dikilen ikiliye dönmüştü.

Taehyung: ''Ne yapıyorsun Jungkook?!'' hızla yerinden kalkarak Jungkook'un telefonunu almaya çalıştı Taehyung. Jungkook ise telefonu olabildiğince ondan kaçırmaya çalışıyordu. Onlar orada didişirken ben de yattığım yerde doğrularak oturur pozisyona gelmiştim. Sanırım artık kalksam iyi olacaktı.

Jungkook: ''Bir şey yapmıyorum yahu, alt tarafı favori shipimin fotoğrafını çekiyorum.'' sırıtarak konuşmaya devam ediyordu. Ship mi? Bizi mi shipliyordu? İyi de ben erkeklerden hoşlanmıyordum ki, neden bizi yakıştırıyordu? Tam o sırada birinin ayağıma takılıp kucağıma düşmesiyle bu düşüncelerimden sıyrıldım.

''mmhm'' Hay sikeyim...Fazla hızlı düşmüştü, ellerim de refleks olarak kucağımdaki bedenin beline gitmişti.

𝐽𝐽

Hyungın telefonu almasını engelleyebilmek için hafifçe ittirmiştim onu göğsünden. Dengesini kaybedip Jimin'in kucağına pıt diye inivereceğini nereden bilebilirdim ki? İçinde bulunduğu bu durum bile onu utandırmaya yeterken, bir de Jimin'in inlemesi yüzünden kıpkırmızı olmuştu Taehyung. Jimin'in elleri de onun beline gidince sertçe yutkunmuştu. Tanrım, şu anın fotoğrafını çekmemek için zor duruyordum. Animelerdeki shiplerim bile bu kadar moment vermiyordu amına koyayım! Jin hyung ve ben, şaşkın gözlerle hem birbirimize hem de yerdeki çiftimize bakıyorduk. O sırada Hyungım kendine gelip hızlıca Jimin'in kucağından kalkınca 'ne acelen vardı yarrak' demek geldi içimden ama onu rezil etmemek için tutmuştum kendimi. Ar damarım o kadar da çatlamamıştı...Yani henüz.

Taehyung: ''Çok affedersin Jimin, bir şey oldu mu?'' olsa ne yapacaktın acaba Hyung? Neyse kötü düşünme Kook kötü düşünme...

Jimin: ''Uhh...Yok iyiyim ben merak etme.'' diyerek oturduğu yerden kalkmıştı. Çocuğa bir özür borcum vardı aslında, Taehyung'ı iten bendim sonuçta.

''Şey, Hyung benim yüzünden düşmüş olabilir Jimin...Bunun için özür dilerim.''

Jimin: ''Özür dilemene gerek yok Jungkook, bir kazaydı sadece.'' evet bir kazaydı ama ortaya çıkan sonuçtan hiç mi hiç pişman değildim doğrusu. Öte yandan Taehyung hala Jimin'in yüzüne bakamıyordu, onun yerine bana 'siktim seni' temalı bakışlar fırlatıyordu sadece.

𝗦𝘂𝗿𝘃𝗶𝘃𝗲Where stories live. Discover now