Bölüm 48 ''Barışmak''

1.4K 105 24
                                    

Medya: Rüzgar'ın iç sesi. Yeter ki dönsün, ne derse tamam.

🍂🍂🍂🍂🍂

İnanılmaz bir baş ağrısıyla uyandım. Beynim patlayacak gibi hissediyordum.

Bilincim yavaş yavaş yerine gelirken, belimde bir el hissettim. Sanırım Rüzgar'dı. Dün geceyi çok net hatırlamasam da ona söylediklerim hala aklımdaydı.

Beni seviyorsa, neden o kıza sarılmıştı ki? Düşünüyordum ama bir türlü buna bir cevap bulamıyordum. Sonra onun ağlaması geliyordu gözümün önüne. Bütün duvarlarım yıkılıyordu.

Bu düşüncelerle gözlerim doldu. Yan dönük olduğum için Rüzgar'ın koluna bir damla gözyaşım düştü. Kolunu boynumun altından geçirmişti. Sanırım böyle uyumuştuk.

Sessizdim ama akan gözyaşımla arkamdaki bedenin gerildiğini fark etmiştim. Boynumdaki kolunu çıkarmadan bana sardı. Sımsıkı gözlerimi yumdum.

Kulağımda sesini işittim. ''Ağlama. Düzelteceğim aramızı. Söz veriyorum. Ama ağlama.''

Kollarından kurtulup ayağa kalktım. Odaya bakındım. Bir kapı vardı, sanırım banyoydu. Koşar adım oraya girdim. Kapıyı kapatıp ardına yaslandım.

Titrek bir nefes çektim ciğerlerime. Elimde olmadan hıçkırdım.

Kapı vuruldu. Birkaç kez zorlandı. Kapıyı kilitlemiştim. ''Aç şu kapıyı güzelim. Hadi. Çık da konuşalım.'' Sesi kahrediciydi.

''İstemiyorum! Git buradan!'' Sesim sertti. Onu dinlemek istemiyordum.

''Bu kapıyı açmadan gitmeyeceğim.'' Kendinden emindi.

Derin bir nefes aldım. Yüzüme bir su çarpıp kapıyı açtım. Kendimden ödün vermeyecektim. En soğuk, en umursamaz yüzümü görecekti.

Poker suratıyla açtım kapıyı. Bir şey demeden yanından geçecektim. Tam bunu yaparken kolumu tuttu. ''Konuşacağız.''

İfadesiz gözlerle yüzüne baktım. ''İstemiyorum.''

Kaşları çatıldı. ''Dinlemek zorundasın beni. Ondan sonra yine isteme.''

''Neyini dinleyeceğim lan ben senin? Sarıldın sen o kıza, sarıldın! Eski sevgilin olması umurumda bile değil. Bana ne senin geçmişinden. Ama sen bana hiçbir şey söylemedin. Gözlerimin önünde ona sarıldın sen Rüzgar! Neyini dinleyim ben senin? Ne diyeceksin? 'Şefkate ihtiyacı vardı kollarımı açtım.' mı? Bunun nasıl bir açıklaması olabilir.''

Meydan okur gibi gözlerine baktım. ''Ben de gidip sarılayım eski sevgilime. Kollarında şefkat bulayım. Ne dersin?''

Gözlerinden kocaman bir acı peyda oldu. Alayla ona baktım. ''Bak! Düşüncesine bile katlanamıyorsun. Beni düşünsene bir de. Ben buna şahit oldum. Canımın acısını tahmin edebilir misin?'' Ona üstten bir bakış attım. ''Hiç sanmıyorum.''

Donmuş gözlerle bana bakıyordu. Bir şey demeden kolumu kurtarıp odayı terk ettim.

Derin bir nefes alıp mutfağa yürüdüm. Diğer odalardan ses gelmiyordu. Muhtemelen hala uyuyorlardı. Onlara kahvaltı hazırlayabilirdim.

Kettle'a çay suyu koydum. Bir kaç yumurtayı haşlanması için ocağa bıraktım. Dolaptan kahvaltılıkları çıkardım. Biraz da hamur çırpıp krep yaptım.

Varlığını hissediyordum ama bir kere bile dönüp bakmadım.

🍂🍂🍂🍂🍂

Eren'den

Kollarımda uyuyan meleğime çevirdim gözlerimi. Mecazen değil. Gerçekten melek gibiydi. En azından benim gözümde. Başkasına gerek yoktu zaten.

Priemier Çilek |Yarı Texting|•TamamlandıWhere stories live. Discover now