BÖLÜM 20 (KISIM 1)

6.9K 538 144
                                    

Güneş gökten usulca çekilirken köy de sessizliğe havlayan Karabaş'ın sesi mütevazı konağın içini dolduruyordu. Sümbül kaynanasının üşümesini istemediğinden sobaya tezek atarken elinde bitmek üzere olan örgüyü dizlerinin üstüne yaslamıştı Mihriban. Koca kalbi utançtan yanlarına gelemeyen Fadime için mutlulukla dolarken Emre'nin baş ağrısına üç kulhu bir elham okuyan Nene'nin yüzüne takıldı gözleri. İşini dikkatle yapan Nene'nin biraz sonra yapacaklarından habersiz gülerken Zülal'ın utanmaz bir biçimde kocasının yanına oturması gözünden kaçmadı. 

İçli bir nefes alıp, "Arı da edebi de satın alınan şey sandılar allaalem, cimrilikten sana da almamışlar anlaşılan." dedi mırıl mırıl. Onu duyan kimsenin olmamasından fırsat bilip, "Kenafir gözlü, fitne fücur. Kocamda da akıl olsaydı şimdiye bahane bulmuştu. Ee be Emin, ee be bıçak yaram. Allah'ta kerim, seni gece koynuma alıp ısıtırsam adım da Mihriban olmasın. Ağzım yüzüm kenafire benzesin." diye ekledi. 

Gözlerini Zülal'den çekip dibinde biten Nene'ye korkuyla baktı. Neyi ne kadar duyduğunu bilmsede de Nene'nin bacağını okşayıp okuyup üflemesine şaştı kaldı. Hafif doğrulan Nene'nin hırçın gözlerinin ardında şefkati sezdiği an açılan ağzını kapattı. İçinden bir sürü Amin derken Nene'ye tebessüm etti. Bu tebessümün elbet mükafatı vardı. Nene konuşuverdi müjdelercesine. 

"Recep, sizin eve geçmeniz gerek oğul." 

Recep bardağını tabağa bırakırken ona saygıyla bakan karısına limon koy içine işaretini yaptı. Kızının tavrını farkındaydı, Emin'in amcasını mahcup etmemek için dişini sıktığını da görebiliyordu. Zülal'i çok sevse de ona aşılaması gerekenleri baştan aşılamadığından şimdi soruna çözüm bulamıyordu. Annesinin gidin demesini anlayışla karşıladı. Öyle ki karısının derin bir nefes alıp tebessüm etmesi de içini rahata erdirmişti. 

Zafer, "Ana ne diyirsen? Abimin başımın üstünde yeri var. Gidecek yer olsa dahi ben koymam bir yere." dediğinde Sümbül mırıltıyla konuştu. "Oğluna göz koymuş kızının cenazesini Mihriban eline vermeden gitse iyi olur." Sözlerini işiten kocası gözleriyle sen sus işareti yaparken Sümbül omuz silkti. 

Tüm bu olanlar apaçık izlenmişti. Recep, "Yuva üstüne yuva olmaz." dedi kızına bakarak. "Ben de Halo'nun eve geçmeyi düşündüm."

Halo'nun adının geçmesi Mihriban'ın içini ürpertirken Zafer hızla konuştu. 

"Sakın ola, uzak durasız Halo'dan." 

Bence de diye geçirdi içinden. Kocasının Zülal'in tavrına katlanamayıp odadan çıktığını fark etmemişti bile. İçindeki ürpertiyi büyüten Recep'in konuşması oldu.

"Ramazan'a danıştım ben. Halo gelse de o eve girmez, içinde değişecek anıları ister, dedi." 

Nene, "Ey Yarabbi, bu elim kederi dağa yüklesen belki titrerdi." dedi. 

Herkes suskunlaşırken, "Köye de gelecekmiş." diye sessizliği yardı Recep. 

Bu bilgi Mihriban'ı neredeyse ağlatacaktı. Hayatta pek az şeyden korkardı, az şeylerden biri Halo'ydu. Az şeylerden birine Halo'dan korktuğunu öğrenen kocasının tepkisi de eklenmişti. 

Yüzünün renginin attığını odaya dönmüş olan kocası sezdiğinde, "Eyi misin?" diye sordu. 

Mihriban kafa sallarken Emin'e edeceği sitemi bile unutmuştu. Nene'nin kesin hükmü bile neşesini yerine getirememişti. 

"Eyi, o halde yarın gelinler evi temizlesin. Geceye kalmadan evli evine köylü köyüne." 

Zafer'in, "Ana elektriği suyu yoktur oranın, hemen çıkılmaz öyle." demesi Sümbül'ün yüzünü düşürürken Recep tekrar konuştu. 

ÇATAL KARAMOnde histórias criam vida. Descubra agora