OB | 4 | Şüphe Tohumu

901 60 37
                                    

Selam Oyunbozanlar! Uzun bir aradan sonra ben geldimmm...

Oyunbozan bir süredir askıdaydı ama artık tam gaz devam edeceğiz. Bugün iki bölüm yükleyeceğim; kurgudan uzaklaşmış olanlar pekiştirsin diye. Keyifli okumalar ballarım, oy verip bol bol yorum yapın lütfen.

Öpücük, öpücük!

▪️▫️

Karşımdaki şaşkın gözlere bakarken merdivenlere doğru bir adım daha attım. Sinirlendiğimi hissediyordum.

''Burada ne işin var Ensar?'' diye sordum sakin olmaya çalışarak.

Çatı katına çıkan merdivenin en üst basamağında duruyordu. Etrafı kontrol ettikten sonra hızla yanına çıktım ve karşısına geçtim.

Yutkundu. "Seni takip ettim... Ferman aldı beni içeriye."

Gözlerimi kapatarak, "Neden benden habersiz iş yapıyorsun?" diye fısıldadım.

"Yaman seni kaçırdı Nisan!" diye fısıldadı korumacı bir tavırla. "Elbette peşinden gelecektim. Atalay senin gerçekte kim olduğunu öğrenirse—"

"Şşt!" diye fısıldadım çatık kaşlarla. "Yaman kaçırmadı beni... Ben onun oyununa ortak oldum. Daha doğrusu, oyununu bozdum."

Önce şaşırdı. Ancak sonra dudakları iki yana kıvrıldı. "Tahmin etmiştim... Ne oldu peki? Benden istediğin bir şey var mı?"

''Yaman beni kaçırması için bir adam göndermiş, arabama binip kafama silah dayamaya cüret eden bir adam. Benim Yaman'ın oyununu bozduğumu biliyor, arabadayken anladı zaten. Ama Yaman'ın anlamaması lazım, beni kaçırdığını düşünmeli ki kim olduğumu asla öğrenemesin. Senden de o adamın kim olduğunu bulmanı istiyorum.''

''Buldum,'' dedi anında. ''Seni arabadan indirip depoya götürdüğü an onu yakaladım ve adamlardan araştırmasını istedim. Sonra da oğlunu kullanarak tehdit ettim ve yurt dışına gitmesi için para verdim. Zaten Yaman'ın oyununu bozduğunu tahmin etmiştim. Adamın ağzını kapattım, hemen yola geldi zaten, Yaman Atalay'la da para için çalışıyormuş... Daha fazlasını teklif ettiğimde bizimle çalışmak istediğini bile söyledi ama şimdi Güney Kore'ye giden bir uçakta.''

Gülümsedim. Ensar'ın aklını seviyordum, inkar edemezdim.

''Ama... Yaman bu işin peşini bırakmayacak gibi,'' dedim kısık bir sesle.

''Nasıl?'' Kaşlarını çattı. "Seni karşısına alamaz, kozumuz büyük.''

''Sen yine de gözünü Yaman'dan ayırma, içimde kötü bir his var.''

Başını salladı. ''Sen ne dersen o.''

''Tuğçe ne alemde?'' diye sordum merakımı gizleyerek. ''Bugün eve dönemedim. Çisem'in yanında, değil mi?''

''Biraz... Dağıtmış,'' dedi kısık bir sesle.

''Yarına kadar ona iyi bak, olur mu?'' diye sordum kıyamadığımı belirten bir tonda.

Ensar bana onay verince bir süre onu izledim. Karanlık holün orasında birbirimize bakıyorduk. Bana, ne oldu der gibi başını oynattığı zaman sıkıntılı bir nefes verdim.

''Nasıl girdin sen eve?''

''Ferman beni içeriye aldı dedim ya,'' diye cevapladı. "Arka taraftaki garajdan girdim. Senin girdiğin yerden.''

"Neyse... Tamam," dedim ciddiyetle. "Git şimdi."

Meraklı bir ifadeyle, "Burada mı kalacaksın?" diye sordu.

OYUNBOZANWhere stories live. Discover now