1.6 ━"Teselli etmedikleri küçük çocuklar ne üzüntü ne de ıstırap hissediyor."

152 19 8
                                    

➽Lumos!

||Bölüm müziği: Garmarna-Vänner och fränder||

_______________________________________

"Belki de düşersin en pejmürde binaya,
Hogwarts dörtlüsünün yüz karasına."

"Akıllı sanırsın kendini,
Beceriksizlerin toplandığı çatıda."
_______________________________________

Kara Gölün yüzeyine düşen yaprakları izledi dalgınca. Yağan kar, kısa süre içinde erimişti lakin McGonagall'ın büyüsü, göl yüzeyini hâlâ diri tutuyordu deniz halkı için.

"Eğer duvarlar efsunla korunuyor olmasaydı, arkasında ne olduğunu bilmemizin istenmediği kapıların ardına distimitria ile rahatça erişebilirdik. Evinizde girmenin yasak olduğu odalar var mı hiç? Kapısının önünden geçtiğinde bile azarlandığın?"

Pansy, yanıt beklercesine kısa saçlı arkadaşına baktı. Kendisi ilgi ve heyecanla konuşurken ona tezat Arthemis, epeyce sıkkın ve ilgisiz görünüyordu. Sağ elinin parmaklarını boynundan sarkan metal, ağır görünüşlü kolyeye sarmış ve gözlerini uzak bir noktaya dikmişti. Gözleri kısıktı ve bal rengi irisleri memnuniyetsizce bakıyordu odaklandığı yere. Küt saçlı Slytherin, dizleri üzerinde dikelip bir elini Arthemis'in gözleri önünde salladı. Kızın dikkati, aniden Pansy'nin üzerine yoğunlaşırken yüz hizasındaki elini homurdanarak ittirdi ve sorusuna karşın omuz silkti gecikmiş cevap niteliğinde.

"Neye bakıyordun öyle?"

Küt saçlı Slytherin, az önce arkadaşının baktığı noktaya çevirdi gözlerini. Odaklanmak için gözlerini kısmıştı ve eş zamanlı olarak yüzü de gerilmişti. Bu haliyle öfkeli bir rakunu andırıyordu Parkinson kızı.

"Ya da kime mi demeliyim?"

Kara Gölün öbür tarafında, metlerce ötelerinde yüzü seçilemeyen lakin atkı ve cübbesinden Hufflepuff olduğunu belli eden sarışın bir kız, asasıyla karların arasını eşeliyor, kuru toprağın üzerinde beyaz çiçekler açtırıyordu. Şüphesiz kardelendi o çiçekler. Bu elbette sıra dışı değildi, Hufflepuff'lar doğa iç içe olan ve "çevrelerini güzelleştirme" takıntısına sahip Pollyanna'lardı. Asıl sıra dışı olan nokta, Arthemis'in onu bunca zaman dikkatle, kendisini soyutlayarak izlemesiydi. Şu konuya açıklık getirelim: Pansy, Arthemis'in sırlarını paylaştığı tek kişiydi ve Pansy, arkadaşının birini hayranlıkla izlemeyeceğini bilirdi. Yüzünü seçemediği o kız, her kimse Arthemis'i rahatsız ediyor olmalıydı. O, çoğu Slytherin'e nazaran eğlenmek için insanlara zorbalık etmezdi, şaka yapmazdı, küçük düşürmezdi. Böyle söyleyince iyilik meleği gibi görünüyor, öyle değil mi? Aksine, oldukça kindardı kendisi. Yeri geldiğinde de epey acımasız. Pansy'yi merak içinde bırakan nokta da buydu işte. O kız, ne yapmıştı arkadaşına?

"Bana hiçbir şey yapmadı."

"Ha?" dedi, mimiklerini serbest bırakırken. Gözlerini Arthemis'e çevirdiğinde kaşlarının yay gibi havalandığını, bal rengi irislerin kendisine imayka baktığını gördü. Bu, "Ne düşündüğünü biliyorum." bakışıydı aralarında.

"O zaman-"

"Bir nedeni yok. Sadece, düşünüyordum ve karşımda o duruyordu. Tesadüf, hepsi bu."

"O kadar mı?" dedi, tek kaşını kaldırarak. Arkadaşından onaylama babında bir işaret aldığında ise nefes vererek yeniden gözlerini karşıdaki sarışın kıza çevirdi. Çoktan kalkmış, gitmeye hazırlanıyordu.

"Biz de gidelim, hadi. Profesör Vector'ın dersine az bir zaman kaldı."

═❉═

 Beyaz Atlı Kraliçe //Texting {gxg}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin