28.BÖLÜM

167 4 0
                                    

Sabahın köründe uyanıp hemen hazırlandım. Ailem uyanmadan o eve gitmem gerekiyor yoksa herkes bir yere dağılır ve ben o kahvaltıyı burunlarından getiremem. Üstümü giyinip mutfakta kendime bir ekmek arası yapıp kapıya çıktım. Kapıda sürpriz sinirlerimi bozmuştu bile. Baran'ın arabası buradaydı. Hızlıca arabanın yanına gidip camına tıkladım içeride uyuyordu. Hemen gözleri açıldı. Kapıyı açıp uykulu gözlerle aşağıya indi.

Baran:Gunaydın

Dolu:Ben dün gece sana ne dedim?

Baran:Hadi ama daha sinirin geçmedi mi?  Özür dilerim swnden bunu saklamamalıydım. Cidden çok üzgünüm ama ailen ile aran bozulsun istemedim.

Dolu:Sakladın ama. Böyle  bir şeyi bilmeye en çok benim hakkım vardı ama ben dışında herkes biliyor. Sen beni anlayabilir misin bilmiyorum ama bak sana şöyle anlatayım. 18 sene boyunca hadi 7 yaşa kadar saymasak 11 sene boyunca aynaya baktığımda gördüğüm bir yüz vardı. Sonra bir olay oldu ve artık aynaya her baktığımda yabancı birisini görüyorum. Tam alıştım derken aslında bildiğim şeylerin bir yalan olduğunu öğreniyorum. Sence bu büyük bir sıkıntı değil mi?

Baran:Evet sorun hemde büyük bir sorun. Bide şöyle düşün eğer bu yüz sana nakledilmiş olmasaydı senle hiç tanışmayacak hatta birbirimizin varlığından bile bir haber olacaktık. Bu yüz seni bana getirdi. Onun sayesinde ben hayatım boyunca hiç görmediğim kadar iyi cesur ve psikopat bir kız ile tanıştım. Bunlar beni mutlu etti Dolunay sen beni mutlu ettin. Lütfen özür dilerim bak sana ihyiyacım var. Ne dersen haklısın hatta dövsen bile haklısın ama ben gerçekten özür dilerim.

Dolu:Eee o zaman partoncuk bana öğlene kadar izin verir mi dağıtmam gereken bir kahvaltı sofrası varda.

Ben gülecek ve mutlu olacak diye beklerken o aniden beni kendine çekti. Sıkı sıkı sarıldı ve kulağıma "Teşekkür ederim" diye fısıldadı. Biraz şaşkın olsam da bende beline ellerimi doladım. Bunu arkadaşça bir sarılma olarak gördüm. Sonra ayrıldı ve benim için arabanın kapısını açtı.

Baran:O zaman sizin eve mi gidiyoruz.

Dolunay:Aynen öyle.
.
.
.
Eve geldiğimde tahmin ettiğim üzere ailem kahvaltı ediyordu. Eski ailem.

Arya:Aaa bakın kim gelmiş!

Baba:Hoşgeldin kızım.

Dolu:Ne zamandan beri sattığın kişiye kızım diyorsun.

Baba:Ne saçmalıyorsun sen?

Dolu:Kaç para veriler yüzüme baba!

Baba:Kızım otur konuşalım.

Dolu:Konuş dinliyorum.

Baba:Bak o ay ben çok borca batmıştım. Böyle bir teklifi reddedemedim. Özür dilerim keşke bunu bizden öğtenseydin.

Dolu:Kaç para verdiler yüzüme?

Baba:1 tirilyon.

Dolu:İyi borcalarını ödediğine ve durumunu da düzelltiğine göre yarın o parayı benim kartıma yatırıyorsun. Ben cefasını sürerken size burda sefa sürdüremem. Anladınız mı?

Baba:Tamam kızım. Ben ben çok özür dilerim.

Dolu:Özür dilemen bi şey değiştirmez baba. Hadi afiyet olsun.

Anne:Otur bir şeyler ye kızım.

Dolu:Sağol anne ben yediğim kazık ile doydum.

Arya:Siz benim ablamın yüzünü mü sattınız?

Baba:Arya sonra

Arya:Böyle bir şeyi nasıl yaparsın baba sen ha nasıl yaparsın. Ya ben sizin yüzünüzden ablama abla diyemedim sizin yüzünüzden.

Dolu:Arya sen zaten yediğin boktan sonra bana abla diyemezdin şimdi saçma sapan polemiğe girme. Benim de sinirlerimi bozma.

Arya:Abla ben büyük bir hata yaptım. Sen benden büyüksün ben daha 15 yaşındayım. Bazı şeyleri akıl edemiyorum. Bir şeyi yaparken sonucunu düşünemiyorum. Özür dilerim.

Dolu:Kes sesini Arya şu an çok sinirliyim senle bu konuyu sonra konuşuruz ben sana haber veririm. Hadi afiyet olsun.
.
.
.
Arabaya bindim.

Baran:Hallettin mi?

Dolu:Evet hadi gidelim işimizin başına görev beni bekler....

KIRIK KANATLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin