Chapter 16; 《A Bad Evening And a Good Night》

1K 140 356
                                    

Yeni bir bölüme hoşgeldiniz~!! 🎉🥳

Yazarken kaydetmeyi unuttuğum için bölümün yarısı silindi, ben de tekrardan yazınca vakit kaybettim. Beklettiğim için kusura bakmayın lütfen 😇☺️

Bölümün başı hararetli, sonu eğlenceli olacak. Umarım beğenirsiniz 🙈🤗

Keyifli okumalar 💖

Suratıma çarpılan kapının altından ellerimi yüzüme kapatarak yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Hayır, bu şekilde olmamalıydı.

Orada ne kadar kaldım bilmiyorum, o süre zarfında Sarah'tan hiç ses çıkmamıştı. Hatasının farkındaydı çünkü.

O anda omzuma konulan bir el hissettim. Ardından "Jimin.." diye mırıldanan bir ses. İşte o saniye sinirlerime hakim olamayarak elini sertçe ittirdim. Eli sehpaya sertçe çarpmıştı, bunu çıkan tok sesten anlayabiliyordum fakat onun canını yakan elinden çok tırnağının kırıldığına dair yakınmalarını bastırmak için arkamı dönerek bağırdım. "Dokunma bana!"

Hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktı ve bana karşı çıktı. "Yeter be! Sana da yaranamıyoruz." gözlerim dönmüştü. Onu boğazından tutarak duvara yasladım. Beni bırakmasına dair sarf etmeye çalıştığı sözler bir kulağımdan girip ötekinden çıkıyordu. Kulağının dibinde olmama rağmen sesimin seviyesini düşürmeden devam ettim."Mutlu musun yaptığından!"

Nefessizlikten moraracak kıvama geldiğini fark ettiğimde onun gibi biri için hapse girmeyi göze alamayacağım için onu sertçe yere fırlattım. O kesintisiz bir şekilde öksürürken devam ettim. "Derhal bu evden siktirip gideceksin Sarah! Seni tekrar görürsem bu sefer elimde kalırsın."

Sinirlerime hala hakim olamadığımı fark ettiğimde içeri giderek benden gizli olarak evime soktuğu tüm eşyalarını çöp poşetine doldurdum. Eun Gel'in o ifadesi hatırıma geldikçe daha da hırslanıyordum.

Nihayet tüm eşyalarını topladığıma emin olduktan sonra aşağıda hala can çekişiyormuş gibi numara yapan kadının suratına fırlattım. "Artık elinde hiçbir koz kalmadı. Defol git bu evden!"

Beni fark edince alaycı bir şekilde gülümseyip karşıma dikildi. Sanki az önce can çekişen o değildi. Yüzsüzlüğünden ödün vermiyordu. "Öyle kolay gideceğimi mi sanıyorsun? Sen söylediğin lafa inandın mı Park Jimin?"

Onun bu tavrı karşısında alayla güldüm. Hiçbir şey yapamam sanıyordu ama aşırı gözü dönmüş bir vaziyetteydim. Sağ elimdeki poşeti kapının girişine fırlattım ve çığlıklarını umursamadan ellerimi saçlarının arasına daldırarak onu kapıya doğru sürükledim. Attığı çığlıklar kahkahayla gülme isteğimi dürtüyordu. İyice sadistleşmiştim.

Onu kapının dışına fırlattıktan sonra az önce kapının önüne attığım poşeti de suratına fırlattım. "Bir daha karşıma çıkarsan bu kadar kibar olmam bilgin olsun." diyerek kapıyı yüzüne çarptım.

Gözlerimden akan yaşları umursamadan arkamı dönerek evin içinde gözlerimi gezdirdim. Gözüm en son her şeyin bittiği yemek masasına takıldığında sinirle bağırarak masadaki her şeyi örtüsünden tutarak aşağı indirdim.

Evet, benim için uykusuz geceler şu andan itibaren başlamıştı bile.

~Eun Gel~

"Şaka gibi, az önce neler oldu öyle ya!"

Arabayla Taehyung'u bıraktıktan sonra eve geçmiş, kapıdan içeri girerken konuşmuştu Jungkook. Ben ise kucağımda uyuyan kızımı yatağına yatırmak adına odasına götürdüm. Üstünü değiştirdikten sonra yatağa sessizce bırakarak odadan çıktım. O sırada kardeşim de diğer kızımla birlikte odadan içeri girmişti.

𝑩𝑳𝑶𝑶𝑴𝑰𝑵𝑮 𝑯𝑶𝑷𝑬𝑺 ❦ 𝑷𝒂𝒓𝒌 𝑱𝒊𝒎𝒊𝒏 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin