7

7.6K 698 374
                                    

"Çok yakışıklı olmuşsun kuzen."

Somi yanağımdan makas alıp içeceğini yudumlayarak çalan müzikle hafifçe yerinde sallanmaya başladı. Lanet partiye gelmiştik ve gergin hissediyordum. Bunun sebebi ise Taehyung'du. Bir sürprizi olduğunu ve birazdan burada olacağını söylemişti. Aklıma direkt olarak Jimin gelmişti fakat Somi, babasının izin vermeyeceğini ve bu konuda rahat olmam gerektiğini söylemişti. Yine de olamıyordum. Onu böyle ortamlara sokmak ne kadar doğruydu? Şu an bir bardaydık ve Jimin'in buraya ait olduğunu düşünmüyordum. O daha çok pembe şatosunda bir prenses misali yaşamalıydı... prensiyle birlikte. O prens olmayı çok istediğimi fark etmiştim.

"Jungkook..." Somi'nin mırıldanmasıyla gözlerimi kısarak kapıya baktım. Vücudumu saran tuhaf bir duygu vardı adını bilmediğim. Hem kızgın, hem de mutluydum.

Bu kadar güzel olduğu için kızgındım mesela. Ya da onu gördüğüm için mutluydum. Duygu karmaşası yaşıyordum ve hissettiklerimin arasında kırgınlık da vardı. Neden Taehyung'la böyle bir ortama gelmişti ki. Etrafa attığı ürkek bakışlardan belliydi buraya ait olmadığı. Ve giydiği renkli kıyafetlerden.

"Selam millet!"

Taehyung büyük bir coşkuyla selam verdiğinde kafamla karşılık verip bakışlarımı başka yere diktim. Ona bakarsam dalıp giderdim güzelliğine. Yine de hafifçe göz gezdirdim pürüzsüz yüzünde. Bakışları bendeydi fakat ben bakınca gözlerini kaçırmıştı. Onunla konuşmalı mıydım?

Taehyung içki almak için yanımızdan ayrılınca Somi koluyla beni dürtmüş ve Jimin'i göstermişti. Ardından kendisi yanımızdan uzaklaştı. Jimin'le konuşmam için fırsat yaratıyordu bana. Kendisi Taehyung'u oyalamaya gitmişti.

"Neden geldin?" Demiştim direkt olarak. Bunun kaba bir çıkış olacağını o an düşünememiştim. Kısıtlı zamanım ve sormam gereken sorular vardı. Taehyung'a karşı ne hissettiğini öğrenmem gerekiyordu.

"Vahatsız olduysanız gidebilivim." Bakışları masaya düşmüştü. Onu üzmüştüm sanırım. Toparlamak adına hafifçe öksürdüm.

"Öyle demek istemedim. 17 yaşındasın, küçüksün daha. Böyle bir ortama girmeyi neden kabul ettin? Alışık olmadığın belli."

"Taehyung hyung, bana bavda olacağını söylemedi. Bilseydim gelmezsin."

Ona hyung diye sesleniyordu bana ise arada siz gibi saygı ifadeleri kullanıyordu. Hangisi daha samimiydi, bilememiştim.

"İsteyerek mi geldin yoksa o mu zorladı?"

Bakışlarını arkasına çevirip Somi'yle sohbet eden Taehyung'a bakmış sonrasında bana dönüp hafifçe masaya eğilmişti. Yüzünde sıkıntılı bir ifade vardı.

"Doğvuyu söylemek gevekivse zovladı. İstemediğimi söyledim ama süvekli ısvav etti."

Tahmin etmiştim.

"Sen," dedim omuzlarımı silkerek. Her ne kadar umursamıyor gibi görünsem de içim içimi yiyordu. Taehyung yakışıklıydı, elde edemeyeceği kimse yoktu. "Taehyung'dan hoşlanıyor musun?"

Utandığını hissetmiştim. Yanakları pembeleşmeye başlamış ve gözlerini kaçırmıştı. Bunu olumlu olarak mı algılamalıydım?

"Utandın." Demiştim hayal kırıklığım sesimden belli olurken. "Gerçekten hoşlanıyor musun?"

"Hayıv, yanlış anladın. Bu tüv konulavı konuşmak beni utandıvıyov. Ondan hoşlanmıyovum."

İçim öyle bir rahatlamıştı ki. Arkadaşıma ihanet etmiş gibi hissetmiyordum. Bana kalırsa Taehyung, Jimin'i hak etmiyordu. Ben ediyor muyum bilemem ama o kesinlikle etmiyordu. Özellikle o düşüncelerinden sonra.

Accidental Love // KookMin ✔Where stories live. Discover now