-52-

2.5K 108 187
                                    

Medya: Kayahan Family🖤 (Sistemsel bir hatadan dolayı koyamadım. Bir sonraki bölümde olacak :D)

_______

Savaşla televizyon karşısında karşımıza çıkan dizilerden birini izlerken aklıma dank eden şeyle kumandayı alıp televizyonun sesini kıstım.

Savaş'ın bakışları bana dönerken gözlerimdeki ışıltıyla "Sürprizin vardı." dediğimde "Ben de ne zaman hatırlayacaksın diye bekliyordum." diye cevap verdi.

Tatlı tatlı sırıttığımda yerinden kalkarak yukarı çıktı. Yerimde heyecanla beklerken sürprizin ne olduğunu gerçekten merak ediyordum.

Birkaç dakika sonra gelen ayak adımlarını duysam da başımı çevirip oraya bakmadım. Hemen ardından boynuma bastırılan dudaklarla gözlerimi kapadım.

Savaş uzun bir öpücüğün ardından yanıma gelip koltuğa oturdu. Yüzlerimiz birbirine dönükken elindeki siyah kadife kutuyu bana uzattı.

Titrek ellerimle kutuyu ellerimin arasına aldım. Kilit şeklinde olan yeri yukarı doğru kaldırarak kutunun kapağını açtım. Gözlerim yarısı siyah yarısı beyaz bir inci kolyeyle karşılaştı.

Kolyeyi dikkatlice elime aldığımda daha iyi inceledim. İncinin orta kısmının yarısı siyah yarısı beyazdı. Dışında da şeffaf bir katman daha vardı. Ama asıl özelliği iç kısımdaydı.

İncinin beyaz kısmında siyah renkte 'M' harfi vardı. Masal'ın M harfi... Siyah kısmında ise beyaz renkte 'S' harfi. İkisinin birleşim noktasında ise 'DM' ve 'B' harfleri vardı.

Dolu gözlerimi kaldırıp Savaş'a baktım. "Savaş bu çok güzel." Tek eliyle önüme düşen saçları geriye iterken sakince konuştum. "Sen bir de karşımdakini görsen..."

Uzanıp kollarımı boynuna dolarken titrek sesimle "Seni çok seviyorum... Çok seviyorum..." diye mırıldandım. Aynı şekilde kollarını bana dolarken başını boyun girintime koyarak "Sana tutkunum. Hem de çok fazla tutkunum." diye mırıldandı.

Geri çekildiğimizde Savaş kolyeyi aldı. Sırtımı ona dönüp takmasını beklerken yavaşça kolyeyi taktı. Kolyenin ucundaki inciyi dudaklarıma götürüp bastırdım. Bu kolye bizim için özeldi. Tek beni değil, bizi simgeliyordu. Kayahan ailesini...

Tekrar Savaş'a döndüğümde tam konuşacaktım ki esnememle durmak zorunda kaldım. Yorulduğumu kabul etmem gerekirdi. Bu yüzden uyku çökmüştü üzerime.

"Yoruldun tabii. O yüzden itiraz istemiyorum, doğru yatağa."

Savaş'ın çocuğunu azarlar gibi konuşmasına güldüğüm sıra kendimi kucağında bulmamla irkildim. "Ben yürürdüm. Belini ağrıtacaksın."

"Hayır yürüyemezdin. Daha doğrusu yürümeni ve daha fazla yorulmanı istemiyorum. Hem sen benim belimi ağrıtmazsın merak etme."

Kedi bakışlarla ona bakarken dudaklarımı yanağına bastırdım. "Dikkatimi dağıtma Bayan Kayahan." Gülerek başımı omzuna koydum ve boynundaki kollarımı daha çok sıkılaştırdım.

Odaya girdiğimizde beni yavaşça yatağa bırakıp ayak ucundaki pikeyi üzerime örttü. Ardından kendi yerine geçip pikenin altına girdi.

Yan şekilde yatarken birbirimizin gözlerine bakıyorduk. "Yorgunsun... Uyu hadi." Gülümsedim. Elimi uzatıp yanağına koydum.

Yanağındaki sol elimi nazikçe tutup dudaklarına götürdü ve tam yüzüğümün üzerinden öptü. Annesinin ve benim ortak yanımdan...

"Annem... Çok güzel bir kadındı. Tıpkı senin gibi. Ama daha da güzel yanınız o sımsıcacık ve büyük kalbiniz. Buzdan bir insanı bile ısıtan o kalpleriniz..."

Siyaha TutkunWhere stories live. Discover now