030

1.2K 167 102
                                    

Seungmin gerinerek merdivenleri indiği zaman hâlâ uykusunu açmaya çalışıyordu. Kimseyi uyandırmamak için de sessizce ilerliyordu evde. Çıplak ayakları parkede ne kadar ses çıkarsa da olabildiği kadar sessiz olmaya çalışıyordu.

Kapalı gözlerle merdivenleri inmek en nefret ettiği huyu olabilirdi ama çocukluğundan kalma bir alışkanlığı olduğu için bundan kurtulamıyordu. Aslında onun için merdivenleri gözleri kapalı inmek, kaldırımda çizgilere basmadan yürümek gibi bir tık gibi olmuştu. Sürekli yaptığı bir şey değil, eğlencesine yaptığı bu şeydi.

Kapalı gözlerine giren ışıksa onu daha rahatsız etmişti. Televizyondan geldiğini düşünmüştü ama hiç ses yoktu. Gözlerini zorla açıp baktığında televizyondan değil de bahçe kapısından geldiğini görmüştü.

Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı ilk önce. Yanılsama olduğunu düşünüyordu ama her açıp kapandığında manzara aynıydı. Bildiğiniz bahçe kapısından ışık giriyordu.

Uzunca gözlerini kapatıp açtığında yine aynı olduğu için öne bir adım atmış ve durmuştu. Korkmalı mıydı? Etrafını inceledi önce şöyle uzunca. Kapıdan başka değişen hiçbir şey yoktu. Her şey yerli yerindeydi.

Hızlı adımlarla cama yaklaşıp elini yasladı. Etrafı inceledi. Uzun zaman olmuştu dışarıyı izlemeyeli. Televizyon dışında göremiyorlardı hiçbir şeyi.

Heyecanla geriye çekilip merdivenlere koştu. "Jeongin! Jeongin!" merdivenlere ulaşmadan önce de bağırmıştı. Adımlarını ikişer ikişer atıyordu.

"Jeongin!" merdivenleri bitirdiği zaman odasına yönelmişti ve kapıyı açacaktı ki ondan önce açıldı. Karşısına dağınık saçlarıyla Jeongin çıkmış ve endişeyle ona bakıyordu.

"Seungmin! Hey iyi misin sen? Bir şey olmadı değil mi?" Seungmin olumsuz anlamda başını sallarken hızla ona yaklaşmış ve elini tutarak onu çekmişti.

"Bunu görmen lazım!" sevgilisini çekiştirirken Chan'de dışarı çıkmıştı.

"Ne oluyor? Seungmin?"

"Gelin hadi, hepiniz gelin! Jisung, Hyunjin!" düşmeden merdivenleri inmeyi başardıklarında onlara şaşkınca bakan Minho'yu gördüler.

"Neler oluyor?"

"Şuna bakın!" camı gösterdiğinde yeni fark eden gözler Seungmin'in ilk hali gibi melül melül bakıyorlardı cama.

(Yanime mecazi anlamda melül melül bakmak, boş boş bakmak bilmeyenler için.)

Seungmin onların bu haline gülerek kapıya yaklaştı. Kilitli olup olmadığını kontrol etti. Değildi.

Heyecanla kapıyı açtığında yüzüne vuran rüzgarla gözleri doldu. Özlemişti bu hissi. Dışarıda olan her şeye özlem dolulardı. Hava koşullarına, denizlere, güneşe, aile ortamına, arkadaşlarına, günlük yaşamlarına.. her şeye.

"Nasıl ya?" sevgilisinin kısık sesini duyduğu zaman gözlerini silmiş, ona yaklaşmış ve elini tutmuştu. Diğer eliyle de yanındaki Felix'in elini tutarak hızla kapıya koşmuştu.

Teresa çıktıkları zaman korkuluğa iki elini yaslayarak dışarıya baktı. Önlerinde pek hoş bir görüntü yoktu ama yine de özlemişlerdi yeşillikleri. Özgürlükleri hâlâ sınırlıydı ama kimin umrunda, şimdilik bu da yeterdi.

Bulundukları alan tellerle çevriliydi ve alanın dışından biraz sonrası sık sık uzun ağaçlarla çevriliydi. Anladıkları üzere bir ormandalardı.

Jisung yanlarından geçip çıplak ayaklarıyla çimene inmiş ve zıplamaya başlamıştı. "Kokusunu unutmuşum! Hadi hadi gelin!"

Uzun çimleri kopararak havaya atmış ve etrafında dönmeye başlamıştı. Yüksek kahkaları geniş alanı doldurup yankı yapıyordu.

Changbin dört basamağın hepsini öylece atlamış ve son anda dengesini sağlayarak Jisung'a koşarak ellerini tutmuştu. İkisi birlikte dönerken diğerleri de inmişti yere.

Hep bir ağızdan şarkı söyleyip zıplıyor, zaman geçiriyorlardı.

Chan koştuğu zaman Minho'da arkasından koşmuş ve birbirlerini bir ebelemece oyununun içine çekmişlerdi. Sürekli oyun devam ediyor alanda kendi sesleri yankı yapıyordu.

Sabahlarını süslendiren gülüşler, kahkahalar, bağırışlar, neşe, mutluluk vardı. Hep birlikte coşup eğleniyorlardı.

Hyunjin Felix'i yakalamaya çalışmış ve tuttuğunda yere düşmüşlerdi. Acıyan yerleri unutup günlerine daha yüksek kahkahalar bırakırken yerde kalmaya devam etmişlerdi. Diğerleri de birbir yanlarına dökülüyordu.

Felix tekrar duvarlarını kırıp onlarla yakınlaşmaya başlamıştı. Onların kendisine olan tek kızgınlıklarının bunları yaptığı için değilde, geç söylediği için olduğunu biliyordu. Başını Hyunjin'in karnına koyup ayaklarını da diğer yanındaki Jisung'un üzerine uzatmıştı. Hyunjin saçlarıyla oynarken gözlerini kapattı.

Seungmin, Changbin ve Chan'de bulutları herhangi bir nesneye benzetmeye çalışıyorlardı.

"Hayır o bir koyun değil, kuzu. Baksanıza minicik." Chan, Changbin'in bu dediğine gülerken Seungmin göz devirmiş ve ona yattığı yerden bir tekme savurmuştu. Chan daha fazla gülmeye başlamıştı şimdi.

Minho gözlerini kapatmış tenine çarpan güneşi hissetmeye çalışıyordu. Eh, vücudunu yakan güneşten de bunu çok iyi hissediyordu. Gülümseyerek keyfini çıkarırken havaların ne kadar da ısınmış olduğunu fark etmişti. Evin içi havalandırmadan dolayı ideal sıcaklıktaydı dışarıya göre.

Yüzüne dökülen suyla derin bir nefes almış ve ağzına kaçan suyu tükürmüştü. Öksürükleri arasında yüzünü silmiş ve kendisine sırıtarak bakan Jeongin'e çatık kaşlarla bakıp yerinden kalkmaya yeltendiğinde Jeongin eve doğru kaçmış ve kaçarken de bağırmayı unutmamıştı.

"Habere bizimkiler çıktı, hadi gelin! Kahvaltıdan sonra tekrar çıkarız." arkasından diğerleri de gelmiş ve birkaç günün ardından ailelerini görmüşlerdi.

Özlemlerini çıkarmaya çalışırken ailelerini iyice izlemişlerdi. Haberin ardından dedikleri gibi hızla kahvaltılarını yapmış ve tekrar dışarı çıkmışlardı.

Güzelce vakit geçirmişlerdi sekizi birlikte. Bol bol eğlenmişlerdi. Bir günlüğüne içinde oldukları durumu unutmuşlar ve keyiflerine bakmışlardı.

Diğer günler bilinmezdi ama en çok eğlendikleri gün bugündü. Kahkahalar dinmemiş ve korkularını unutmuşlardı.

Unutmadan, Minho'da Jeongin'den intikamını almıştı. Minho bunu kimsenin yanına bırakmazdı. Onunla uğraşmak öyle kolay değildi. Jeongin'de onu ıslattığına bin pişmandı. Kendi sevgilisini ıslatmadığı için kendisini tokatlamak istiyordu ama onun yerine Minho yapmıştı. Hem zaten sevgilisine kıyamazdı ki.

En güzel bölümümüz :3 sekizini şöyle görmeyi özledim :''''

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

En güzel bölümümüz :3 sekizini şöyle görmeyi özledim :''''

Chronosaurus ≠ Stray KidsWhere stories live. Discover now