Yirmi dokuzuncu Bölüm

23.8K 1.9K 1.1K
                                        

Medya : Poyraz Çağlayan

•••

Sırıtarak telefonumun kamerasını açıp karşımda ki rönesans tablosunu her açıdan milyon tane karesini çekmeye başladım.

Gece saat 3:46'ydı ve ne kadar bir sağa bir sola dönsem de uykuya düşkün ben asla uyuyamamış hatta uykunun kıyısından bile geçememiştim.

Sabahtan beri aklımda olan şeyi gerçekleştirmek için beni dışlayıp bu gece Toprağın odasında takılan bitirim üçlünün yanına gelmiştim.

Pekala, şu an odanın haline bakınca iyi ki beni dışlamışlar diyorum çünkü odayı tam olarak bok götürüyordu.

Televizyon ve oyun konsolu hala açıktı. Joystick'ler ve sırf Poyraz abim fazla oynamasına kızıyor diye Toprağın gizli gizli aldığı PC oyunları dört bir tarafa saçılmıştı.

Bir dakika bu daha hiçbir şeydi. Odanın sağına soluna atılmış cipsler mi dersiniz, içecek paketleri mi dersiniz... lan şu perdeye takılı havada duran şey mısır tanesi mi?

Yüzümü buruşturdum. Allah belanızı vermesin sizin ya.

Elimde ki telefonla yerde ki dağınık abur cuburlara basmamaya dikkat ederek perdenin üzerinde ki mısır tanesini alıp paketin içine geri koydum. Zaten çöpe gideceklerdi.

Aslında oda benim olmadığı için odanın orta yerine sıçmış olsalarda pek umrumda sayılmazdı.

Şu an umrumda olan asıl komik şey Toprağ'ın büyük yatağında sarmaş dolaş yatan üçlüydü.

Toprak, Kuzey ve Güney'in ortasındaydı. Güney yüz üstü bir şekilde yatıyordu ve bir kolu Toprağ'in üzerindeydi. Toprağın'ın bir bacağı Güney'in diğer bacağı Kuzey'in üzerindeydi. Kuzey ise koala gibi Toprağa sarılı uyuyordu.

Ulan Toprak seni tanımasam iki çocuğu birden götüyorsun derdim de... Gülerek kafamı arkaya attım.

Bu fotoğraftan onlarca çıkartıp her odaya çerçeveletip koyacak ve ömrümün sonuna kadar dalga geçecektim.

Çünkü neden olmasın?

Sırıtarak birkaç milyon tane fotoğraf çektiğime emin olduktan sonda telefonu kapatıp cebimden siyah keçeli kalemimi çıkardım.

Güney ve Kuzey'in kulağının dibinde çığlık atsam yine götlerini döner uyumaya devam ederlerdi ama Toprak'tan emin değildim. Bu evde uykusu en ağır olan Ediz abim, ben ve Toprak'tı. Yine de umarım uyanmazdı.

Yavaşça Kuzey'in yanına dizlerimin üzerinde oturarak Toprağın kafasına yaklaştım. Boştaki elimle uzanarak alnına düşmüş saçlarını itekleyip büyük harfle 'Doğum günün kutlu olsun maymun surat' yazdım. Zar zor olsa da sığmıştı.

Sırıtarak saçlarını serbest bırakıp yanaklarına geçtim. Bir yanağına 'Top' diğer yanağına 'Toş' yazarak geri çekildim.

Abi insan az biraz hareket eder. Ayı gibi uyuyor ayı. Gülerek yataktan kalktım. Yalnız sanat eserim aşırı iyi olmuştu.

Gülmemi zar zor bastırarak yerdeki battaniyeyi üzerlerine örttüm. Televizyonu ve konsolu da kapatarak yavaş adımlarla odadan çıktım.

Birkaç saat önce doğum günümüze girmiş bulunmaktaydık. Hep ilk Toprak kutlardı bu sefer ben kutlamıştım.

Yes!

Sessiz adımlarla merdivenlere yöneldim. Evde çıt çıkmıyordu. Büyük ihtimalle abimler ve Çağdaş abi de uyuyordu. Halam eniştem ve amcam ise yan evdeydi.

𝗗𝗶𝗸𝗸𝗮𝘁: 𝗔𝗯𝗶𝗹𝗲𝗿𝗶𝗺 𝗩𝗮𝗿!Where stories live. Discover now