•Bölüm 7•

194 13 0
                                    

   Sesindeki kin dolu ton sadece Talat'ı değil onu yıllardır tanıyan Halide'yi de korkutuyordu. Talat elini kaldırdı ve adamlar ellerini Halide'nin kollarından çekip geriye çekildiler. Ardından hınçla solunda kalan duvara Talat'ı sürükledi. Acımadan duvara vurdu ve ayaklarını yerden kesti. Nefesinin git gide kesildiğine şahit olurken sinirden titreyen başını dikleştirdi Burak. Derince 2 soluk aldığında ise konuştu.

"Sana, 'ona dokunma' dedim!"

Bakışları git gide şeytanîleşiyordu. Sıktığı dişlerinin arasından bir cümle daha çıktı.

"Ölüsün artık!"

Halide ise olanları korkuyla izliyordu. Gözleri şoktan kocamandı. Kendine gelmeye çalışırken Burak'ın yanına koştu hemen. Omzuna dokundu. Omzunda hissettiği elin sahibini görmediğinden bağırdı güçlü bir sesle.

"Çekil!"

Halide irkilerek geriye sıçradı. Şaşkın gözlerle Burak'ı izliyordu. Nasıl birine dönüşmüştü böyle? Bir cesaret tekrar yaklaştı.

"Burak..."

Çatılan kaşları serbest kaldı, sesin geldiği yere döndü. Yine o gözleri gördü. Dünyanın en güzel bakan gözlerini.

"Burak, sakin ol... Bırak onu..."

Kendini sıkmayı bıraktı. Nefesi düzene girdi. Talat'ın boğazındaki eli gevşedi. Serbest bırakıldığı an yeri boyladı Talat. Derin nefesler alıyor, sinir bozucu şekilde gülüyordu.

"Gidelim. Lütfen." dedi Halide gözlerini gözlerinden ayırmayarak. Talat'a bakıp daha fazla sinirlensin istemiyordu çünkü. Elini tuttu ve korumaların içinden geçip arabaya doğru yürüdüler.

                           ▫️▫️▫️

Burak yol boyu konuşmamış, Halide ise sadece evin yerini tarif ederken konuşmuştu. Arabayı durdurdu. Sessiz sedasız inip evin kapısına geldiler. İçeri girip kapıyı kapattıkları an, Halide arkasını dönüp yaşlı gözlerle Burak'ın boynuna sarıldı. Bu ani hareketin şoku birkaç saniye içinde geçtiğinde serbest olan elleri Halide'yi sardı. Onun da gözleri dolmuştu. Yıllardır olduğu gibi. Halide ne zaman ağlamaklı olsa, Burak'ın da gözleri dolardı. Hıçkırıklarının arasından konuştu.

"Ben çok korktum..."

Sağ eli Halide'nin saçlarının arasında kaybolurken, gözyaşları akmasın diye etrafta gezindi gözleri. Kendini topladığında onun yüzünü avuçlarının arasına aldı, gözyaşlarını sildi.

"Korkma," dedi ve gülümseyerek devam etti.

"Senin saçının teline zarar gelmesine izin vermem ben..."

Gözyaşlarının arasından gülümsedi Halide.

"Biliyorum..."

Yanaklarında parlayan yaşları tekrar sildi Burak.

"Hadi, ağlama artık..."

Gözlerini kaçırdığında yanağına düşen son gözyaşlarını silip burnunu çekti çocuk gibi.

"Elimi yüzümü yıkayıp yanına geleceğim, sen salona geç."

Başıyla onayladı. Adım adım salona yürüdü. İçeri girdi. Etrafı inceliyordu. Gözü sehpanın üzerindeki fotoğrafa kaydı. Beş arkadaşın birlikte çekildiği son fotoğraf... En solda Ahmet, yanında Ali Kudret, ortada Halide ve Burak, yanlarında da Murat. Hepsi ağız dolusu gülüyordu. Fotoğrafı incelerken yüzüne çöken hüzün tarif edilemezdi. Gözlerini acıyla kapadı. Öldüklerini öğrendiği an geldi gözünün önüne. Bunu hatırlamak daha da kahretti kalbini. Bu anın etkisiyle cebelleşirken duyduğu ses onu çekip aldı.

KırağıWhere stories live. Discover now