Bölüm 12:Yabancı?

577 64 48
                                    

Siyah saçlı genç göz kapaklarını ışgal eden güneşin rahatsız edici ışıklarıyla gözlerini araladı. Gözlerinin etrafında oluşan yapışkanlık hissini geçirmek adına birkaç kez göz kırptı. Büyük küreleri odanın içinde gezinip en sonunda kendi odasında olduğunu anlarken başının arkasında oluşan ufak sızı ona bayılmadan önce olanları hatırlatıyor gibiydi.

Hoseok oflayarak elini başının arkasına götürdü ve bedenini yumuşak zeminden ayırdı. Birkaç saniyelik baş dönmesinin ardından iyi olduğuna kanaat getirince kendini fazla zorlamamaya özen göstererek yataktan kalktı ve uyuşuk adımlarla odanın kapısına yöneldi.

Fakat biri ondan önce davrandı ve o daha yolun yarısına bile gelememişken kapıyı bile tıklatmadan içeri girdi.

Hoseok böyle bir şeyi ancak hyungunun yapacağını bildiğinden göz devirdi ve yatağına geri döndü.

Jin ise yüzünde tatlı bir gülümsemeyle ve elinde tuttuğu ve etrafa güzel kokular saçan çorbasıyla birlikte yatağa doğru yöneldi.

"Nasılmış benim minik bebeğim?"

Hoseok'un da yüzünde Jin'inkine benzer bir gülümseme oluşurken kucağına bırakılan tepsiyi memnuniyetle kabul etti ve kendini yemeye verdi.

"Yavaş ye ayı boğulacaksın."

Hoseok cevap vermek için ağzındaki ekmeği hızlı hızlı çiğnedi ve midesine gönderdi.

"Ya hyung, demin bebeğim diyordun şimdi ayı!"

Hoseok'un tatlı sızlanışıyla Jin ona kocaman sarıldı.

"Takıldığın şeye bak Hoseok. Bence benim gibi mükkemel biriyle konuştuğun için hergün tanrıya şükretmelisin."

Hoseok dudaklarını büzüp kendinden yapılı bedeni uzaklaştırmak adına hafifçe itekledi.

Jin bu cılız darbeden pek etkilenmese de Hoseok'un yaralı olmasından dolayı onu fazla uğraştırmadan geri çekildi.

"Hadi çorbanı bitir, sonra ağrı kesicini alır biraz daha dinlenirsin."

"Hyung, beni kim buraya getirdi?"

Jin Hoseok'un meraklı bakışları altında dün gece gelen o adamın adını söyleyip söylemediğini hatırlamaya çalışıyordu.

"Bilmiyorum Hoseok. Adını söylemedi. Sadece senin çok yakın bir arkadaşın olduğunu ve gece saldırıya uğradığını ve görünce yardım edip seni eve getirdiğini söyledi. Yanında da kısa boylu ve siyah saçlı bir adam vardı ama o maske takıyordu. Bu yüzden yüzünü pek göremedim."

Hoseok tam emin olmasa da gelen kısa boylunun dün onu çağıran kişi olduğunu düşünüyordu.

Yoongi...

Ama yanındaki o adam kimdi?

James olabilir miydi?

Ama James neden ona yardım etsindi ki?

Belki de Agustd onu tehdit etmişti.

"Hyung, yanındaki adam nasıl görünüyordu?"

Jin o adamın tipini çok net hatırlıyordu. Çünkü fazlasıyla incelemişti.

Yanlış anlamayın, mesleğinden ötürü, adamın çok yakışıklı olmasıyla alakası yok yani.

"Uzun boylu, mavi-siyah saçlı, yapılı, gözlüklü, esmer tenli ve gamzeli."

Jin'in sözleri Hoseok'un içine kuşku tohumları ekmeye yetmişti.

James'de saydığı özelliklerin hiçbiri yoktu.

O zaman o adam kimdi?

"Neden sordun?"

"Hiç, sadece merak ettim."

"Arkaşın değil miydi?"

Hoseok Jin'in kısık gözleri ve sorgular bakışları altında gerilirken aklıma gelen ilk şeyi söyledi.

"E-evet arkadaşım. Sadece uzun zaman oldu görüşmeyeli."

Jin istediği cevabı almanın verdiği mutlulukla ellerini birbirine çırptı.

"O zaman bana numarasını verebilirsin değil mi? Baya ilginç bir tipti ve onunla konuşmayı çok istiyorum. Projem için yardımcı olabilir."

Hoseok gergin bir şekilde başını olumlu anlamda sallarken aklında milyonlarca senaryo kurmaya başlamıştı.

Ya Yoongi ona numarayı vermek için uygunsuz bir teklifte bulunursa? Ya da onu ıssız bir yere götürüp öldürürse?

Hoseok ikinci fikri anında eledi.

Yoongi'nin üzerinde bıraktığı ilk izlenim her ne kadar bir seri katili andırsa da ona bakarkenki ifadesine bakılırsa küçük adam ona gerçekten değer veriyordu.

Bu yüzden Hoseok bir nebze olsa rahatladı.

En azından ölmeyeceği konusunda içi rahattı.

"Ben numarasını yanlışlıkla sildim ama ortak arkadaşımızda olması lazım."

"Peki. Sen numarayı al, bende sana ilaç getireyim."

Hoseok başını olumlu anlamda sallayıp hafiften soğumuş çorbasına geri döndü.

"Ah bu arada, kısa boylu olan sana bir de paket bıraktı. Çekmecede olmalı, bir bak istersen."

Hoseok Jin odadan çıkar çıkmaz bastıramadığı merakıyla çekmeceyi açtı ve içinden küçük bir paketle üzerine yapıştırılmış küçük not kağıdını aldı.

Notu nazikçe paketten ayırarak okudu. Ardından içinde büyüyen öfkeyle not kağıdını buruşturup odanın bir kenarına fırlattı.

'Paketin içinde yeni telefonun var. Umarım bunu da eskisi gibi beni sinirlendirecek işlerde kullanmazsın sevgilim ♡

Sevgilerimle,

Agustd..."

🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻🌻

Bölümü geç yazdığım için üzgünüm ama dediğim gibi yaoi çevirisine başladım ve ilk bölümünü düzenlemek ve editlemek için baya uğraştım. Neredeyse tüm vaktim ona gitti. Artı olarak bazı işlerim de vardı. Ancak gelebildim.

Bu arada bugün Lgs'ye girmiş herkese geçmiş olsun diyorum, umarım istediğiniz yerlere gelebilirsiniz. (Şahsen ben fen lisesi seçerek dört yılımı bok yoluna kaybettim. Neyse ki online eğitim var da kimsenin yüzünü görmüyorum.)

Umarım beğeniyorsunuzdur 💜

Diğer bölümde görüşmek üzere, sevgiyle kalın ♡

Saplantı -Sope-Where stories live. Discover now