11. KÜÇÜK TUZAKLAR

75 5 2
                                    


11. KÜÇÜK TUZAKLAR

Heyecanın en doruklarında bir kıvılcım gibi yanıp tutuştuğum o an kulaklarımda nabzımın sesi vardı. Güm, günlerdir ve belki de haftalardır gelen mektuplarla oyun oynamaya başladım. Güm, ayaklarımın izini bile belli etmeden kaçtığım onca şeyin karşısında dikildim. Güm, Sina'ya olan aşkımın acımı geçemediğini hissettim. Güm, gözlerimin önündeki ikinci intihara izin vermedim. Ve güm, güm, güm; dudaklarımdaki tadı oynadığım oyunun gerçekliğini yaşarttı. Bir kez daha Feda'nın küçük tuzakları kendi sonunu hazırladı.

"Evet?" dedi Kasım sanki yakınlığımız ona göre çok uzak gelmiş gibi bir de kafasını eğerek gözlerime daha yakından baktığında. Sorduğu sorunun cevabını istediğini görüyordum ama az önce yaşanan olayı hazırlayanın ben olduğum halde hazırlıksız kaldığıma inanamıyordum.

"Sana sonra anlatsam olur mu? Sadece su istiyorum. Lütfen, burası çok sıcak..."

Kasım'ın hafiften kaşları çatıldı, ardından geri çekildi ve bir barmene doğru giderek su istedi. Bu sırada Sina'yı olduğum yerde göremediğim gibi arka omzumdan birisi çarparak beni sendelettirdi. Sinirle ona döndüğümde Bahar olduğunu fark ettim ve kaşları kalkık, alaycı surat ifadesi beni daha çok sinirlendirdi. "Hoşlanmıyorum, ha Feda? Kendinle çelişiyorsun farkındasın değil mi? Sadece ben görmüyorum bunu. Bil sen de. Kendinle çelişiyorsun..."

"Sen de kulaklarına bir baktırman gerek," diye mırıldandım kendimden taviz vermezken. "Çünkü ben sana hoşlanıp hoşlanmadığımı söylemedim. Seni ne ilgilendirir, dedim. Ama sen o kadar acıya batmışsın ki istediğin şeyleri düşünmeye ve duymaya başlamışsın. Yazık... Yazık sana."

Bahar'ın o alaycı suratı usulca yüzünden süzüldüğünde yerini bir şaşkınlık ve sinir aldı. Ama ben durmayacaktım, madem her şeyi döküyorduk ortaya. Susmayacaktım. "Sabah aklın başına geldiğinde yine bana o sahte sarılmanı yapmazsın umarım. Öyle bir temas anca beni iğrendirir de. Ve ayrıca Bahar... Sina nerede? Sevgilin. Seni bir barda yalnız başına, sarhoş olduğunu bile bilmeden gitmiş olamaz değil mi?"

"Yarın sabah aklım başıma gelmiş olsa bile senin bu yaptığın onca şeyi unutmayacağım Feda... Bu bakışların, davranışların, sözlerin... Hepsi kafamda. Asıl yüzünü gördüm ben senin."

"Sen benim asıl yüzümü lisede beni bir gece boyunca hizmetli odasında kilitleyen Eda'nın okuldan atılmasını sağladığımda görmüştün zaten. Ama iyi bakmamış olmalısın ki o zaman yanımda dururken şimdi karşıma geçmişsin."

Bahar sadece bir hırsla bakarken bana ben öylece onu izliyordum, bu sırada Kasım elinde büyük bir bira bardağına doldurulmuş su ile yanıma geldiğinde bana değil yanımda duran Bahar'a bakıyordu. Suyu bana uzattı. Alıp doğrudan kafama diktiğimde Bahar kocaman bir gülümsemeyle hiçbir şeyin farkında olmayan sarhoş rolüne devam ediyordu. "Kasım buradasın!" dedi yüksek bir heyecanla. "Feda ile de sizden konuşuyorduk! Sizi ne kadar yakıştırıyorum bir bilsen..."

"Yaklaşık yarım saat önce Feda'nın benim için kör olduğunu ve onun kimseyi sevemeyeceğini söyledin." Dilini gergince dişlerinin üzerinde gezdirdi. "Sarhoş olup olmaman umurumda değil. Seni bundan sonra yanımda görmek istemiyorum."

Bardağı dudaklarıma yapıştırdım ve gülmemi gizledim. Kaşlarım havalanırken, gözlerim Bahar'ın değişen tavırlarındaydı. Az önce güller açan kız şimdi normale dönmüştü. "Ama Kasım biz arkadaşız. Öylece bitiremezsin!"

"Arkadaşız?" Kasım kaşlarını çattı. Oldukça iyi giyindiği sakinlik beni şaşırtıyordu. "Ben Sina ile arkadaşım. Seninle değil. Sen onun sevgilisin ve bu da bizi arkadaş yapıyorsa bile bitti. Bak, öylece bitirebiliyormuşum da."

GECENİN ORTASIWhere stories live. Discover now