Bölüm 2

994 77 60
                                    

Ertesi sabah Derek, yine erkenden uyandı. Onlar için gün, her zaman erken başlardı. Bazı hafta sonları fazla uyuduğu için hafta sonlarını severdi ancak bugün yola çıkacakları için erken kalkmıştı.

Yataktan kalkıp üstüne bir tişört geçirdi ve yaraya baktı. Artık canı fazla yanmıyordu. Zaten birkaç saate kadar iyileşmiş olurdu, ne de olsa kurt adamlar iyileşirdi. Aslında ağrı kesici içmeyecekti ama Anna, içmesi gerektiğini söylemişti. Hem Anna, şu kirli işleri bilse de kurt adamlığı bilmiyordu. Derek'in ağrı kesicisi genelde sarhoş olamasa da birkaç bardak içki olurdu.

Aşağı indiğinde Fred, yine takım elbisesiyle bekliyordu. Bu seferki lacivertti. Derek, ailesini görmeye gittiklerinde bile neden takım elbise giydiğini merak ediyordu.

Birkaç işi hallettikten sonra birlikte arabaya bindiler. Arabayı Derek kullanıyordu çünkü Fred, sürekli bir şoförünün olmasına alışmıştı. Ancak Derek, bindiği arabayı bir başkasının kullanmasından fazla hoşlanmıyordu. Derek, dikiz aynasından, her zamanki gibi arkasında kendilerini takip eden siyah aracı fark etti.

Derek: Adamlarının bizi her yerde takip etmesine gerek yok.

Fred: Güvenlik açısından.

Derek: Ben yanındayım, bana güvenmiyor musun?

Fred: Tabiki sana güveniyorum ama...geçen seferki çatışmayı hatırlıyorsun. Fazla güvenlikten zarar gelmez.

Derek, derin bir iç çekip gaza biraz daha yüklendi. Adamları atlatmak istiyordu çünkü takip edilmekten hoşlanmazdı. Birkaç arabaya makas atarak ilerledi. Fred, biraz yavaşlamasını söylese de Derek, git gide hızlanmaya devam ediyordu. Sonunda onları atlattı. Bu şekilde birlerini atlatmaya da alışkındı. Sonuçta peşine az düşen olmamıştı.

Varmaları fazla uzun sürmemişti ancak birkaç saat almıştı. Arabadan inip kendi evleri kadar büyük olmasa da oldukça büyük olan evin kapısını çaldılar. Sanırım evler, sahiplerinin kişiliklerini yansıtıyor olmalıydı ki Talia'nınki oldukça modern ve renkliydi. Derek ve Fred, kasvetli havaya alıştıklarından, her gelişlerinde bu evi biraz garipsiyorlardı. Herhangi bir bavulları yoktu çünkü zaten her iki evde de eşyaları vardı. Ayrıca çok da uzak sayılmazlardı.

Kapıyı, Talia açtı. Oğluna ve eşine olan özlemi, yüzünden okunuyordu. İkiliyi içeri alıp önce Derek'e sarıldı. Derek de onu özlemişti. Sarılmasına karşılık verip kollarını sardı. Daha sonra ise Fred'e sarıldı. Fred, her ne kadar Talia'yı sevdiğini belli etmese de o istedi diye kalbini söküp verebilirdi bile.

Biraz sonra Peter da odasından geldi. İlk yaptığı şey koşup Derek'e sarılmaktı. Aslında pek anlaşamazlardı ama uzun süre görüşmediklerinde birbirlerini özlerlerdi.

Peter: Nasılsın?

Derek: Umarım senden iyiyimdir.

İkisi de güldüler. Şimdiki tatlı hallerinden yarına eser kalmazdı. Yine kavgaya tutuşurlardı.

Talia, onları yemek masasına oturttu. Her zamanki gibi Fred'in telefonları susmak bilmiyordu. Derek ise genelde biri kendisini aradığında telefonu duvara fırlatırdı.

Derek, önündeki tabağa sadece bakıyordu. Fırında tavuk ve birkaç sebze yemeği yapmıştı. Aslında annesinin yaptığı yemekleri çok severdi ama şu an pek yiyesi yoktu.

Talia: Derek neden yemiyorsun? Beğenmedin mi?

Derek: Hayır hayır, çok güzel. Sadece...pek aç değilim.

Annesinin kırılmaması için tabağındakileri yemeye koyuldu. Genelde kendisini annesine karşı mahçup hissederdi. Daha dün, birini öldürmüştü ve bunu annesine söyleyemiyordu, bilse ondan nefret ederdi. Talia, Fred'in Derek'e bazı işlerini yaptırdığını biliyordu ama cinayet gibi şeyleri değil.

The Killer |SterekWhere stories live. Discover now