2. Kaçış

311 16 44
                                    


Marsel denen adamla bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğim konusunda düşünmeye başladım.  Adam iyi olana kadar ona bakmayı düşünüyordum ama arabayla  çarpmama rağmen benden daha sağlıklı görünüyordu. Tabi Kafam da bazı sorular da eksilmiyordu.

" Sormadan da edemeyeceğim . Sizin gecenin bir vakti ormanda ne işiniz vardı ?"

Evin içini her detayıyla inceleyen gözleri bunu bana bakarak sonlandırıldı .  Çıplak göğsünün kasılmasından ne kadar gerilediği gözler önündeydi...
Acaba yanlış bir şey mi sordum ?.

"Geceleri orman da dolaşmak hobimdir"

Ne değişik bir hobiymiş böyle . Şaşkınlığımı gizleyip ayağa kaktım.

"Yiğecek bir şeyler hazırlasam  iyi olacak " dedim ve mutfağa ilerledim .

Buz dolabını açtığım da soda ,kuru üzüm ve bir domatez dışında hiç bir şey yoktu . Hemen çekmeceği de yokladım . Bulduğum tek  şey bir yulaf paketiydi .

En son ne zaman alışveriş yaptım diye düşünmeye başladım ama hatırlamıyordum. Adama hem arabayla çarptım hem de ona vercek doğru düzgün yemeğim yoktu 
en iyisi dışarı çıkıp bir şeyler almaktı.

"Kusuruma bakmayın ev de bir şey yok o yüzden markete gideceğim "

"Buna hiç gerek yok aç değilim "

"Buna inanmamı  beklemiyorsunuz heralde. Dün kaza geçirdiniz bitkin olmalısınız. Bol bol vitaminli şeyler tüketip kendinizi toparlamanız gerek "

"Çok cömertsiniz ama hiç gerek yok . Ben iyim "

Ne nazlı adam çıktı bu da .

"Bana itiraz etmeyi bırakın çünkü kolay kolay söz dinleyen bir yapım yok "

Dediklerimi dikkat'te  alıp daha da bir şey dememişti.

Hazır o oturma odasındayken odama gidip temiz kıyafetler almam gerekiyordu.

Aynadan kendimi görünce yüreğim ağzıma gelmişti!.

Tıpkı cin çarpmış gibi bir halim vardı . Saçım başım dağınık, akan siyah rimelim, dudaklarım dışında her yere dağılmış kırmızı ruj ... jokerin kayıp ikizi olabilirim . Sabahtan beridir onun karşısında bu tipleydim kim bilir ne düşünmüştür.

Duş alıp kendimi toparlamam gerekiyordu ama evde bir yabancı varken bu ne kadar doğru bilemiyorum .

Kapıdan sesizce ne yaptığını izlemek için ilerledim . Öylece oturup hic bir şey yapmıyordu . Bu iyidi en azından dikkati üzerim de olmazı.

Hemen dolaptan temiz kıyafetler çıkarıp banyoya girdip kapıyı kapadım .

Sıcak suyun altında tum bedenim uyuşmuştu. Bu anın tadını çıkarıp hiç bitmesini istemiyorum ama evde biri varken bu doğru olmazdı. 

Sonunda duş almam bitmişti.
Küveten çıkıp asılı olan havluyu bedenime sararken artık ne kadar küçüldüğünü o an farkettim gerçi küçülen havlu değil benim uzayan bacaklarımdı.

Ayna karşısına geçip dişlerimi firçalayacağım an ayağım kayıp yere kapaklanmıştım.  Tam o esnada tiz bir çığlık atıp marselin banyoya dalması bir olmuştu.

Bana doğru telaşla gelip "iyimisin ? Bir yerine bir şey oldumu ?" Dedi.

Göğsümden düşmek üzere olan havluyu utançla düzeltip ayağa kalkmaya çalıştım lakin ayaklarımın tekrar kaymasıyla kendimi onun çıplak göğsüne yapışmış şekilde buldum ....

MARSEL( +18 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin