Yazım hatalarını daha sonra düzelteceğim . Yorum yapıp bölümü oylarsanız çok sevinirim 🥰💖 iyi okumalar 🧚🏻♀️
Sahi gerçek sandığımız şeyler gerçekten öylemiydi ? Gerçeği gerçek yapan şeyler neydi ? . Tüm inanç kalıplarımın yıkıldığı dönem. Bu Marsel ile başlamıştı ama Damon ile devam ediyordu . Peki bunu sonlandıran kim olacaktı? . Ben mi ? Belki de kimse ....
"Ne düşünüyorsun vanessa? Lütfen böyle sesiz kalma " - Damon.
Yere sabitlediğim bakışlarımı bana endişeyle bakan yeşil gözlere çevirdim.
"Ben bu varlıkları biliyorum Damon ama ... senin bu tür şeylere karşı bu kadar yakın olacağın aklımın ucundan dahi geçmezdi "
Sözlerim onda şok etkisi yaratmamıştı . Sanırım o zaten benim bildiğimi biliyordu o yüzden bu sorunu tanışmamızdan yakın bir süre sonra söyledi yoksa kim iki hafta da tanıdığı birine böyle bir şeyi itiraf ederdi ki ..."Neler yaşadığını farkındayım ama Endişelenme yalnız değilsin. O şeytani varlıklara karşı beraber hareket edeceğiz " -Damon.
Damon'nın bu sözleri tıpkı geçmiş hayatımdaki katil avcıların sözleri gibiydi. Eğer gecmis hayatta onla öyle bir bağlantım olduğu ortaya çıkarsa hiç şaşırmam.
"Ben bilmiyorum... onlar çok güçlü Damon. Özelikle o ..."
"Kim ? Vlad mı ?" -Damon.
"O da kim ? İlk defa senden duyuyorum" Vlad neyin nesiydi oysa ben marsel i düşünmüştüm. Son yaşanan katliam da gücüne güç katılmıştı. Ondan daha güçlüsü mü vardı ?.
"Sana bunu uzun uzun anlatırım ama şuan gitmemiz gerek . Herkes bizi bekliyor . Ama merakını kısa süreliğine gidermek istiyorsan Eski Eflak Prensi Vlad Draculayı araştır. Bazı cevaplara ulaşacaksın " -Damon.
Vlad dracula ve Fatih sultan Mehmet ile arasında yaşananları en son lise zamanında okulda derste işlemiştik . Anlaşılan tarihi tekrar kurcalamak gerekiyordu.
Daha fazla konuşmayıp ikimizde gizli odadan ayrılıp misafirlerin yanına gittik .
...
Salona girdiğimizde tüm gözler üzerimizdeydi daha doğrusu Damon nın üzerindeydi çünkü bu gece onun gecesiydi .
Konuşma yapmak için yanımdan kısa süreliğine ayrılınca kendime bir içecek almak için içeceklerin olduğu masaya doğru gittim . Masa da bir bardak su ararken izlendiğimi hissediyordum . Başımı hızla kaldırıp durduğum masanın karşısında ki sütunların olduğu tarafa çevirdim. Ben bunu yaparken sütünün önündeki tül perde kıbırdamıştı . Hızlı adımlarla o tarafa doğru yürürken salonu aydınlatan görkemli ışıklar ve ses gittikçe azalıyordu. Ortada kimse yoktu belki de ben yanılıyorumdur . İyice kafayı yer oldum . Kalabalığın içine geri dönsem iyi olur .Geldiğim yöne doğru sakin adımlarla giderken koridorun sonunda duran boy aynasından yansımamı aniden görünce az daha korkudan dilimi yutacaktım. Ama dur ... o da neyjn nesiydi . Aynada sadece benim yansımam yoktu ... O vardı... siyah kapşonlu adam . Önceden dışarıda gördüğüm adam . Hızla bedenimi arkaya çevirirken yüzüm varlığını bile farketmediğim Damon'nın göğüsüne çarpmıştı. Korkudan kaslımış olan bedenim onu görünce rahatlamıştı. Farketmeden tuttuğum nefesi sakince geri vermiştim.
"Se- sen burdamıydın ? "
"Bu soruyu ben sana sormalıydım. Sen arıyorum ortalıkta göremeyince endişelendim " -Damon.
Şuanki ortam kelimelere dökemeyeceğim türden bir enerjiye sahipti ama bu daha çok beni etkiliyor gibiydi . Damon durumu farkeder etmez cevap vermemi beklemeden elimden tutup salona kadar eşlik etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARSEL( +18 )
Vampire"Canavarım . Bu senin için yeterli mi ?" "Yetmez marsel..." Ben daha cümlemi tamamlayamadan belimden sıkıca kavrayıp beni göğsüne bastırdı... ardından yağmur da ıslanan dudakları benim dudaklarıma götürdü ...Başta yumuşak olan dokunuşlarının yer...