Neden kaçıyorsun?

11.4K 1K 2K
                                    

"Siz salak mısınız yoksa salak rolü mü yapıyorsunuz gece ormana telefonunu almadan gidip kaybolmak ne? Ne kadar telaşlandık haberiniz var mı?"

Jisung'un müstakbel flörtünden yediğimiz azarı sineye çekip sehpanın üzerinde duran sürahiyi bardağa ihtiyaç duymadan kafama diktim. "Ne iğrenç bir insansın."  Chris'e göz devirip sürahiyi sehpaya geri bıraktım.

"Siz onu bunu bırakın da Minho dün gece burada kalmış." Hyunjin Minho'ya cazip bakışlarını atıp devam etti. "Kiminle uyudun gece?"

Jisung'un gözleri büyüyünce gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "K-koltukta yattı nerede yatacak?"

"Hmm inanalım bari." Hyunjin'in alaycı sesi kesinlikle inanmadığını gösteriyordu tabi.

Gece Minho Hyunjin'den haber alamayınca içip içip sızmasından şüphelenip sokağa çıkıp aramış ama bulamamış. O sırada Jisung Minho'yu arayınca Minho Hyunjin'i bulamadığını söylemiş. Jisung benim de ortalarda olmadığımı söyleyince Minho bize gelmiş ve sabaha kadar nerede olabileceğimizi konuşmuşlar.

"Jisung kaç randevu var ve ikincisi ne zaman?" Hyunjin'in seansını hallettiğim için direkt ikincisini sormuştum.

"Hyunjin dışında 4 seans kalmış yarım saat sonra." Hyunjin'in şu an bana olan bakışlarından ne kadar rahatsız olsam da çaktırmadım.

Minho'ya dönüp işleri olup olmadığını sordum. "Yok neden ki?"

"Benim işim 3 saate biter isterseniz burada kalın gelirken içecek bir şeyler alırım eğleniriz biraz." Herkes onaylar mırıltılar çıkartınca başımla Chris'e gel işareti yaptım.

"Jisung sen Minho ve Hyunjin'in yanında kal Chris de benimle gelsin." Chris ayağa kalkınca kapıya doğru yöneldim. Zaten üzerimiz giyimli olduğu için bir daha hazırlanma gereği duymamıştık.

Kapıyı açıp kendimi dışarı atınca derin bir nefes verdim. Hyunjin'in olduğu ortamda çok geriliyordum ama sürekli onunla aynı ortamda olmak istiyordum.
Neden?

***

Klinikte geçen zor bir günün ardından sonunda eve gelmiştik.  Chris'le elimizde bulunan alkol şişeleriyle birlikte kapıyı açtık. Çalsaydım kimse açmaya kalkmazdı bu yüzden elimdeki poşetlerle ne kadar zor olsa da çantamdan anahtarı bulup kapıyı açmayı başamıştım.

Chris'in elindeki poşetleri de alıp mutfağa gittim ve yemek masasının üzerine dikkatli bir şekilde bıraktım. Mutfaktan çıkıp oturma odasına yöneldim. Minho ve Jisung konuşuyor, Chirs kendini koltuğa atmış soluklanıyor, Hyunjinse telefonda oyun oynuyordu.

"Minho ve Jisung ikilisi siz şu içecekleri hazırlasanıza ben üzerimi değiştirip geliyorum." Hyunjin'in bakışlarını göz ardı ederek cevap beklemeden odama çıktım.

Hyunjinle göz göze gelmeye bile çekiniyordum neden bilmiyorum ama ona bakamıyordum. Utanmıyordum veya başka bir şey yoktu ama geriliyordum işte.

Dolabımdan siyah bir şort ve sıfır kol, bol bir üst alıp üzerime geçirdim. Deodorant ve parfümümü de tazeleyip hafif dağılmış olan saçlarımı düzelttim.

Tam aşağı inmek için odamdan çıkacaktım ki Hyunjin içeriye daldı. Şok olmamla birlikte çoktan giyinmiş olmama şükrediyordum. Bu patavatsız davranışlarından bir an önce arınsa iyi olurdu.

"Neden kaçıyorsun?" Anlamadığımı belli eden bakışlarımı Hyunjin'e gönderince üzerime gelmeye başladı. "Benden kaçıyorsun, görebiliyorum."

          

Kaçmıyordum. Sadece geriliyordum. Hyunjin bana hem iyi hem de kötü geliyordu.

Bana daha çok yaklaşınca istemsizce geriye doğru gitmeye başladım. Ah dejavu. Neyse ki şu an lavaboda değildik. Daha fazla gidecek yer olmadığını ayağımın takılması ve hızlı bir şekilde yatağıma oturmamla anladım.

Hyunjin önümde durup beni yavaşça iterek yatağa uzanmamı sağladı. Kendisi de ağırlığını çok vermeden üzerime çıktı ve yüzüme eğildi. Şu an öyle bir pozisyondaydık ki odama biri girse aşırı yanlış anlardı. Aslında doğru anlardı ama yanlış anlardı.

"Benden kaçmana gerek yok. Beni istediğini biliyorum." Dudaklarını dudaklarıma sürtüp içimi kıpır kıpır edecek bir öpücük bıraktı ve devam etti. "Felix."

Şaşkınlıktan dolayı istemsizce gözlerim büyüdü. Bana ilk defa adımla seslenmişti. Hep doktor diye seslenirdi ama bu sefer adımı söylemişti.

Büyüyen gözlerimi görünce ağızından küçük bir kıkırdama çıktı. "Söylesene doktor beni gerçekten sadece hastan olarak görebiliyor musun?" Dudaklarıma doğru fısıldayarak konuşmuştu. Onu sadece hastam olarak göremiyordum ama onu başka ne olarak gördüğümü bilmiyordum.

Şu an bu durumdayken zaten sağlıklı düşünemiyordum ama bildiğim bir şey vardı. İkimiz de birbirimize karşı sadece cinsel arzu duyuyorduk. Aramızda başka bir bağ yoktu. Ne o benden hoşlanıyordu ne ben ondan buna emindim.

"Peki siz söyleyin bay Hwang." Hyunjin tek kaşını kaldırıp yandan bir gülüş atınca devam ettim. "Siz beni ne olarak görüyorsunuz?" Bu sefer dudaklarına fısıldayarak konuşan ben olmuştum. "Sadece cinsel istek duyduğunuz biri mi yoksa başka bir şey mi?"

Hyunjin kısık gözlerle bana bakınca alaycı bir gülüş attım. Resmen Hyunjinle yer değiştirmiş gibiydik. Ne diyeceğini bilemeyen o ve sözleriyle kenara sıkıştıran ben.

Hafifçe omuzundan itip üzerimden kalkmasını sağladım ve o yatakta oturmuş beni incelerken ben de gülümseyerek ona baktım. "Hadi gidelim bizi bekliyorlardır."

Kapıyı açıp son sözü söylemiş olmanın verdiği zafer sırıtışıyla birlikte çocukların yanına döndüm. Şimdi sen düşün bay Hwang.

Hyunjin

Yatakta öylece oturmuş Felix in söylediği şeyi düşünüyordum. Onu sadece cinsel arzum için mi istiyordum? Hiçbir fikrim yoktu. Onu herkesten fazla istiyordum. Belki de bir türlü ulaşamadığım içindir. Bu zamana kadar isteyip de ulaşamadığım kimse olmamıştı ama Felix'e ulaşamıyordum.

Kokusu, dudakları, konuşması, hareketleri her şeyiyle beni kendine çekmeyi başarıyordu. Ona sahip olmayı istiyordum ama ya sonrası? Ona sahip olduktan sonra başka biriyle görsem ne tepki verirdim ki? Ne hissederdim?

Düşüncelerimi bir kenara itmeye çalışıp ayaklandım. Biraz etrafı kurcalamaya karar vermiştim bakalım küçük doktorumuzun odasında neler vardı. Dolabının kapağını açtığımda Felix'in kokusu büyük bir huzurla burnuma doldu. Dolabı hemen kapatıp kendime iz çıkmasın diye yavaş bir tokat attım.

Kendine gel Hyunjin. Kendine gel. Odayı karıştırmaktan vazgeçip hızlı bir şekilde kapıyı açtım ve salona yöneldim.

Çocukların hepsi sehpanın başında toplanmış gülüşerek konuşuyorlardı. Yanlarına vardığımda benim için doldurdukları viski bardağını aldım. "HADİ CHEERS!"

Doctor | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin